Balkan ülkelerinden birisi olan Arnavutluk son yıllarda özellikle deniz Turizmi ile adını duyurmayı başarmıştır. Uçsuz bucaksız Adriyatik sahil şeridinde bulunan kumsalları ile son dönemin popüler ve ucuz tatil merkezlerinden birisi olmayı başarmıştır.
Tiran, Avrupa başkentleri içinde Vatikan ile beraber sınırları dahilinde Mcdonalds bulunmayan iki başkentten birisidir. Ülke genelinde birkaç tanesi müze haline çevrilmiş yaklaşık 750000 adet sığınak bulunmaktadır.
Özellikle Durres, Ksamil ve Vlaznia gibi turizm şehirlerine sahip Arnavutluk’un başkenti Tiran hakkında size bazı bilgiler vermek istiyorum.
Tiran, Arnavutluk’un başkenti ve aynı zamanda en büyük şehridir ve yaklaşık 800.000 nüfusa sahiptir.
Şehrin adı eski Yunanca’da mutlak bir güce sahibi yönetici anlamına gelmektedir. Tiran, Dalmaçya Kıyılarına bağlantısı olmamasına rağmen, Arnavutluk’un sahil kesimine ulaşmak için en uygun geçiş noktasıdır. Şehir kamu kurumları ve özel üniversitelere ev sahipliği yapmaktadır ve aynı zamanda ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel yaşam merkezidir.
Tiran Şehir merkezi oldukça küçüktür ve Gezilecek yerler görece olarak birbirine yakın mesafede yer almaktadır. VİZE
Arnavutluk TC vatandaşı Bordo (Umuma Mahsus), Yeşil (Hususi), Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşlarından Vize istememektedir. 90 gün süresince ülkeyi vizesiz olarak ziyaret edebilmeniz mümkündür. HAVALİMANI-ŞEHİR MERKEZİ ULAŞIM (TİRAN HAVALİMANI) OTOBÜS
Havalimanı Otobüsleri
Başkent Tiran’ın 11 km Kuzeybatısında bulunan ve merkeze 17 Km. uzaklıktaki Tiran Nene Tereza Uluslararası Havalimanından Şehir merkezine LU-NA Shpk firmasının Otobüsleri ile ulaşabilmeniz mümkündür.
Otobüsler Havalimanı çıkışınıda yer alan otobüs duraklarından Şehir merkezine ve Şehir Merkezinde yer Alan Opera ve Bale Tiyatrosunun Arka tarafından havalimanı istikametine hizmet vermektedir. Tek Yön Bilet ücreti 250 LEK’tir.
Otobüsler Şehir merkezi – Tiran Havalimanı arası 07:00-23:00 Saatleri arasında ve Havalimanı – Şehir Merkezi arasında 08-00-24-00 saatleri arasında her saat başı hareket etmektedir. TAKSİ
11 km uzaklıktaki Tiran Uluslararası havalimanından şehir merkezine ulaşım için bir başka yöntem İse Taksilerdir. Havalimanı şehir merkezi arası ortalama ücret 2500 Lek’dir. Arnavutluk’da taksiciler yüksek fiyat söylemeleri ile ünlüdür bu yüzden havalimanından şehir merkezine giderken mutlaka lisanslı taksiler ile yolculuk etmeli ve Taksimetre açılmasını talep etmelisiniz.
Tiran havalimanı Lisanslı Taksi şirketi Tiataxi firmasıdır.
Çağrı merkezi: + 355699999300 /
+ 355696065444 / + 355696065333
Email: info @ tiataxi.al / operation @ tiataxi.al
Web sitesi: tiataxi.al UBER VE BOLT (TAXIFY)
Tiran’da UBER ve Taxify Yok.
Tiran’da UBER ve TAXIFY (BOLT) uygulaması bulunmamaktadır. KONAKLAMA
Tiran’da Her Bütçeye Göre Konaklama Mevcut
Tiran’da Konaklama için merkezi konuma yakın birçok otel ve hostel bulunmaktadır. Ulaşım ücretleri çok ucuz olduğundan Tiran’da Şehir merkezinden uzakta bile kalabilmeniz mümkündür. Tiran’da konaklama için kıstas almanız gereken yer şehir merkezinde bulunan İskenderbey Meydanıdır. Konaklama seçimi yaparken bu bölgeye olan uzaklığı dikkate almanız yararınıza olabilir. Tiran’da çok sayıda kiralık ev mevcuttur. Konumu ve kalitesine göre gecelik 120-200 TL’ye çok güzel evlerde kalabilmeniz mümkündür. Hostellerin gecelik fiyatları ise 50-150TL, Otel fiyatları ise konum ve kalitesine göre gecelik 200 TL’den başlamaktadır. Benim size tavsiyem buraya tek yada arkadaşlarızla geldiğinizde kendi rahatınız için ev kiralamanız yönünde olacaktır. Ev kiralamadan önce mutlaka yorumları okuyunuz. ARNAVUTLUK PARA BİRİMİ
Arnavutluk Para Birimi LEK
Ülkenin ulusal Para birimi;
Arnavutluk Lek’i (LEK)’dir.
20 Lek = 3.73 TL ( Güncel Kur )
Bazı işyerleri Euro Kabul etmektedir. Fakat para üstünü genelde ülke para biriminde verilmektedir. TELEFON / SİM KART
Vodafone ve Türk Telekom hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması bulunmaktadır. Kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. Turkcell Şebekesinin hali hazırda Anlaşması bulunmamaktadır.
Arnavutluk’da Sim kart fiyatları oldukça ucuzdur. Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda Vodafone, Telekom Albania ve ALB Telekom şebekelerine ait 14 gün geçerli sim kartlar içinde 10 GB interneti ile ortalama 1300 LEK ( 10 Euro)’ya satılmaktadır. Tüm operatör fiyatları aşağı yukarı aynıdır. Daha düşük yada daha yüksek paketlerde mevcut olup kartı aldığınız yerden Kimlik veya Pasaportunuz ile aktivasyon yaptırmayı unutmamanız gerekmektedir.
Tiran’da bir çok Noktada WİFİ (Kablosuz Bağlantı) bulunmaktadır. MARKET – ALIŞVERİŞ
Çok sayıda Süpermarketin bulunduğu Tiran’da en uygun süpermarketler Carrefour, Conad ve Eko’dur. KREDİ KARTI
Tiran’da kredi kartının kabul edildiği yerler genelde üst sınıf alışveriş noktalarıdır. Alışveriş yapmadan kredi kartının geçip geçmediğini sormanız yararınıza olabilir. Havalimanı-Şehir merkezi arası çalışan taksiler Euro kabul etmektedir. RESMİ DİL VE HALK
İnsanlar size ilk bakışta soğuk gelebilmektedir. Fakat yardım istediğinizde sizi pek geri çevirmemektedirler. Arnavutluk’ta Resmi dil Arnavutça’dır. Balkan ülkelerinde konuşulan diğer dillere benzerliğinden dolayı Boşnakça, Sırpça, Slovence, Makedonca ve Hırvatça bilen biriside Arnavutlar ile kolay iletişim kurabilmektedir. Ayrıca Bazı Arnavutlar Türkçe konuşabilmektedir. Ülkede İngilizce eğitimi son yıllarda arttırılmıştır. Özellikle 25 yaş altı gençler ingilizce bilmektedir. DÖVİZ / PARA BOZDURMA
Döviz bozdurmak için hafta içi mesai saatlerinde bankaları ve Şehir merkezi çevresinde bulunan Döviz bürolarını tercih edebilirsiniz. Döviz büroları arasındaki kur farkları genel itibari ile oldukça azdır ve para bozdurma işleminizden genel olarak ortalama 20 LEK (2 TL) komisyon kesilmektedir. Nakit ihtiyaçları için ise 7/24 ATM’leri kullanabilirsiniz. Fakat paranızı bozdurmadan önce mutlaka daha yüksek komisyon olup olmadığını sormanız gerekmektedir. Havalimanlarda kur farkları çok yüksek olduğundan paranızın sadece küçük bir kısmını burada bozdurmanızı tavsiye ediyorum. GÜVENLİK
Tiran güvenli sayılabilecek bir şehirdir. Fakat özellikle Toplu taşıma araçlarında ve bazı ıssız sokaklarda hırsızlık ve gasp vakaaları yaşanmakta olup dikkatli olunması gerekmektedir. SAĞLIK
Ülkenin en büyük hastanesi, 500 civarındaki doktor kapasitesiyle Tiran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’dir. Anılan Hastane, QSUT adıyla da bilinmektedir. Arnavutluk özel ve devlet hastaneleri koşullarını düzeltme yolunda mesafe kaydetmektedir. En iyi seçenekler Medivia Hastanesi ve Özel Hygea (Yunan Hastanesi)’dir. Medivia Hastanesi bir Türk hastanesi olup Türk doktor ve sağlık görevlileri de çalışmaktadır. Tiran Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesindeki doğumevinin belli bir standardı yakalayabildiği ifade edilmektedir. Her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da özel kurumlar faaliyete geçmektedir. Çoğu poliklinik ve tahlil merkezi olan bu özel kurumlarda yetenekli doktorlar görev yapmaktadır. Türklere ait diş muayene ve laboratuvarları da mevcuttur. Bu özel kurumların koşulları devlet hastanelerininkine göre çok daha iyidir ve fiyatları oldukça makuldür.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
Ülkedeki altyapı ve temizlik koşulları giderek iyiye gitmektedir. İçme suyu tercihe göre piyasadan temin edilebilmektedir.
Tepelene, Lajhthiza, Qafshtama, Spring Arnavutluk’ta tercih edilen yerel su markalarından en önemlileridir. ARAÇ KİRALAMA
Tiran’da gezip görülebilecek tüm noktalar hemen hemen yürüme mesafesindedir. Yine de Tiran’a gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan çok sayıda kiralama şirketlerini düşünebilir yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Şehirde toplu taşıma ağı oldukça gelişmiştir. Ayrıca Tiran’da Park yeri bulmakta büyük sorun teşkil etmektedir. özellikle yaz aylarında ve mesai saatleri çıkışlarında Trafik çok yoğun olabilmektedir. Benim tavsiyem şehirde bulunan toplu taşıma sistemlerini kullanmanız yönünde olacaktır. HAVA DURUMU
Ülke genelinde Kışlar Ilıman ve Yağmurlu Yazlar ise Sıcak ve Kuru geçmektedir.
Özellikle kış aylarında buraya gelmeyi düşünenlerin Eldiven, Kazak, Bere, Bot ve Atkılarını getirmelerini tavsiye ediyorum. TİRAN’DA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
Tiran’da görülmesi gereken az sayıda tarihi ve turistik yapı bulunmaktadır ve bunların bir çoğu birbirine yakın mesafede bulunmaktadır. Görülmesi gereken en önemli yerler ise şunlardır; İSKENDERBEY HEYKELİ
Şehir merkezinde yer alan bu anıt aynı zamanda adınıda verdiği İskender Bey meydanında yer almaktadır. Burada bulunan anıt Arnavutluk’un ulusal kahramanı İskender Bey adına inşa edilmiştir.
Odhise Paskali tarafından tasarlanan ve 11 metre yüksekliğindeki bu anıt 1968’de İskender Bey’in 500. ölüm yıldönümünde dikilmiştir. TİRAN ULUSAL TARİH MÜZESİ
Ulusal Tarih Müzesi, Şehir merkezinde İskender Bey meydanında yer alan tarihi bir müzedir. 28 Ekim 1981’de açılmış ve 27.000 metrekarelik bir alana sahiptir. Ayrıca 18.000 metrekarelik kısmıda yıl içinde düzenlenen fuarlar için kullanılmaktadır.
Müzenin girişinin hemen üstünde, Arnavutluk tarihinin eski ve modern şahsiyetlerini betimleyen Arnavutlar başlıklı büyük bir duvar mozaiği bulunmaktadır. Müze Antik Çağ Eserleri, Orta Çağ, Rönesans, Bağımsızlık, İkonografi, Ulusal Kurtuluş Savaşında kullanışmış eserleri içermektedir.
Pazartesi günleri kapalı olan bu Müze Salı – Cumartesi günleri 10:00-17:00, Pazar günleri ise 09:00-14:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Müze giriş ücreti yetişkinler için 200 Lek’tir. ETHEM BEY CAMİİ
Hacı Ethem Bey Camii iskender Bey meydanında yer almaktadır. Komünist yönetim zamanında kapatılan cami 1991 yılında ibadethane olarak yeniden açılmıştır. Cami açılışına yaklaşık 10.000 kişi katılmıştır. Dışardaki ve revaktaki freskler, İslam sanatında nadir görülen motifleri, ağaçları, şelaleleri ve köprüleri göstermektedir.
İnşasına 1791 veya 1794’te Molla Bey tarafından başlatılmış ve 1819 veya 1821’de Süleyman Paşa’nın torunu olan oğlu Haxhi Ethem Bey tarafından bitirilmiştir.
Camiinin gezilmesine namaz vakitleri dışında izin verilmektedir. SAAT KULESİ
İskender Bey meydanında bulunan tarihi Saat Kulesi, 1822’de Başkent Tiran da, Saat kulesinin yanındaki Ethem Bey Camii’ni de bitiren bir Bejtexhinj şairi olan Ethem Bey tarafından yaptırılmıştır.
Saat kulesi Osmanlı Türkleri tarafından yaptırılmıştır ve ilk zamanlarda içerisinde Venedik’ten getirilmiş bir çan bulunmaktaydı ve her saat başı olarak bu çan çalmaktaydı.
Yapıldığı dönemde kentin en yüksek binası olan Saat kulesinde spiral şekilde 90 basamaklı bir merdiven bulunmaktadır. Saat kulesinin yüksekliği ise 35 metredir.
1928’de Tiran Belediyesi, mevcut olan saatin yerine Almanya’dan yeni bir saat almıştır. Saat, II. Dünya Savaşı sırasında bombalamalarla tahrip edilmiş ve ve bu saatin Kadranı 1946’da Shkodër’deki bir kiliseden gelen Romen rakamlarıyla değiştirilmiştir. 1970 yılında, Roma rakamlı saat, Çin üretimi bir saatle değiştirilmiştir. Kule 1981’de ve 1999’da da tadilattan geçirilmiştir. Kulenin tepesine erişim 1996’dan beri ücretsizdir. BUNKART YERALTI MÜZESİ -1- (SIĞINAK)
Bunk’art 1 Müzesi Şehirden 15 dk Uzaklıkta
Nisan 2016’da “Bunk’Art” yeraltı müzesi halkın ziyaretine açılmış ve uzun yıllar yeraltı sığınağı olarak kullanılmış Dajti dağı eteklerinde bulunan Tiran’ın en önemli ziyaret noktalarından birisidir.
1978 yılının Haziran ayında, diktatör Enver Hoca, O zaman komünist hükümet tarafından inşa edilen nükleer saldırılardan korunulması maksadıyla bu sığınağı açmıştır.
106 odalı 5 katlı bir yeraltı sığınağı olan bu yer şimdi ise “Bunk’Art” adı verilen tarihi-sanatsal bir merkeze dönüştürülmüştür.
“Bunk’Art” içersinde;
1) İtalya’nın Arnavutluk’a girişinden itibaren, Arnavut halkının direnişi ve İtalya’nın teslim olması. (1939-1943),
2) Savaş Sırasında Diplomasi (1941-1945),
3) Alman işgali ve Arnavut direnişi, Arnavutluk’un gücü ve kurtuluşu mücadelesi (Eylül 1943 – Kasım 1944),
4) Savaştan Sonra: Umut ve Hayal kırıklığı 1945 – 1947),
5) Kırmızı Arnavutluk (1945-1990).
6)Enver Hoca’nın Odası, 7) Mehmet Shehu’nun Odası, 8)Askeri İrtibat Müzesi, 9)Tabur Müzesi , 10) Memur Odası,11) Genel Merkez Personel Odası, 12) Telekomünikasyon Müzesi.
Şehir merkezinde Saat kulesi yanından (Saat kulesini karşınıza aldığınızda sola doğru 200 mt yürüdüğünüzde göreceğiniz otobüs durakları), 1 Numaralı Center-Porcelan otobüslerini kullanarak Bunkart 1 Müzesine ulaşabilirsiniz. (Müze Dajti Dağı Teleferiğine oldukça yakın konumdadır). Otobüs bileti ücreti ise 40 LEK’tir. Bileti otobüs Şoföründen alabilirsiniz.
Müze Pazartesi Hariç haftanın diğer günlerinde 09:00-16:00 arası açık olup ödemeler sadece Nakit olarak kabul edilmekte olup, Müze giriş ücreti ise Kişi başı 500 LEK’tir. BUNKART YERALTI MÜZESİ -2- (SIĞINAK)
Bunkart 2, Tiran’da Kurtuluş Günü kapsamında, 17 Kasım’da Tiran’da açılan en yeni müzedir. Bu çok gizli nükleer sığınak, şimdi Komünist dönem polisinin rejimin muhaliflerine nasıl zulmettiğini göstermek amacıyla Kamu Düzenleme Bakanlığı’nın arkasında Tiran’ın tam merkezinde yeni bir yer almaktadır (Saat Kulesinin Tam Arka Cephesinde). Nükleer bir saldırı durumunda elit polis ve içişleri bakanlığı görevlilerine sığınmak üzere 1981 ve 1986 yılları arasında 2,4 metre kalınlıkta beton duvarlara sahip 1.000 metrekarelik (1,077 metre kare) sığınak inşa edilmiştir. Daha sonra Müzeye dönüştürülen bu sığınak, 1945’ten 1991’e kadar 100.000 Arnavut’un siyasi zulmünü resmeden fotoğraf ve teçhizatı sergilemektedir.
Müze Pazartesi Hariç haftanın diğer günlerinde 09:00-16:00 arası açık olup ödemeler sadece Nakit olarak kabul edilmekte olup, Müze giriş ücreti ise Kişi başı 500 LEK’tir. DAJTI DAĞI TELEFERİĞİ
Tiran’da yapılabilecekler sınırlı olduğundan eğer zamanınız varsa size Dajti Dağında yürüyüş yapmanızı tavsiye ediyorum. Muhteşem bir Tiran Manzarasını seyredebileceğiniz bu nokta da gerçekten harika bir zaman geçirebilirsiniz.
Teleferik ile neredeyse Dajti Dağı’nın en tepesine kadar çıkabilmeniz mümkündür. Aynı zamanda Balkanlar’da bulunan en uzun teleferik buradadır ve 4,7 km uzunluğundadır. Tek tön yolculuk ortalama 15 dakika sürmektedir ve yolculuğunuz boyunca yemyeşil ormanları çiftlikleri ve tepeleri görebilmeniz mümkündür.
Teleferik Salı Günleri hariç haftanın tüm günlerinde hizmet vermekte olup, Gidiş-Dönüş yolculuk ücreti ise 800 LEK (42 TL)’dir.
Teleferik 01 Mayıs – 31 Ekim arası 09:00-21:00, 01 Kasım – 30 Nisan tarihlerinde ise 09:00-19:00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
1 Numaralı Center-Porcelan otobüslerini kullanarak teleferik’e ulaşabilirsiniz. Otobüslerin son durağı teleferik’dir. Otobüsler yıl boyu 05:30 -24:00 saatleri arasında hizmet vermekte olup tek yön otobüs bileti ücreti ise 40 LEK’tir. HEDİYELİK EŞYA
Tiran’da özellikle İskenderbey meydanı ve caddesi çevresinde çok sayıda hediyelik eşya alabileceğiniz dükkanlar ve Seyyar Tezgahlar bulunmaktadır. Pazarlık yapabilirsiniz. TİRAN GECE HAYATI
Tiran canlı sayılabilecek bir gece hayatına sahiptir. Özellikle hafta sonları eğlence sabahlara kadar devam etmektedir. Şehrin eğlence merkezleri ise Şehir merkezinde yer alan İskenderbey meydanı çevresinde toplanmıştır. Çok sayıda gece kulubü, Bar, Kafe ve Pub’lar bulunmaktadır. KOMITETI – KAFE MUZEUM
Komiteti – Kafe Muzeum (BP) – Komünist gereçlerle süslenmiş ve şehirdeki en büyük ve en lezzetli İçecek çeşitlerini bünyesinde barındıran aynı zamanda kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapan önemli bir Bar’dır. Tiran’da mutlaka görülmesi gereken bir yerlerin başında gelmektedir.
Adres : Rruga Fatmir Haxhiu
Çalışma Saatleri : 08:00 – 05:00 CHECKPOINT CHARLIE
Tiran’da bulunan en ünlü gece kulüplerinin başında burası gelmektedir. Özellikle hafta sonları aşırı kalabalık olmakta ve genel itibari ile yalnız erkeklerin girişine müsade edilmemektedir.
Adres : Brigada Tete
Çalışma Saatleri : 23:00 – 05:00 TİRAN MUTFAĞI
Tiran özellikle çok çeşitli ve lezzetli yöresel yemekleri ile dikkat çekmektedir.
1- Elbasan Tava
Arnavutluk’un en tanınabilir ve Bizim mutfağımızda da yer alan en meşhur yemeği olan Elbasan Tava, Kavrulmuş Dana etinin üzerinde eritilmiş Kaşar ile servis edilmektedir.
2- Gjelle
Kısık Ateşte pişirilmiş et ve taze sebzeler ile servis edilmekte olan ve özellikle Arnavut halkı tarafından öğle yemeklerinde sevilerek yenen bir çeşit salatadır.
3- Fergese
Fërgese ya da bilinen adıyla Fërgese Tirane; et içermeyen, geleneksel bir Arnavut yemeğidir. Kırmızı ve yeşil biberlerin ince dilimlenmiş domates ve soğanlarla beraber sunulduğu bu meze genelde ana yemeğin yanında servis edilir.
4- Japrak
Japrak; salamura yapılmış asma yapraklarının pirinç, soğan ve tercihe göre eklenen kıymayla hazırlanan bir iç malzemesiyle doldurularak sarıldığı bir atıştırmalıktır. Türk mutfağında yaprak sarma veya dolma adıyla yapılan bu yemek pişirilip sıcak servis edilebildiği gibi zeytinyağlı olarak soğuk bir şekilde de tüketilebilir. TİRAN’A NASIL GELİNİR?
Tiran’a Türk Hava Yolları ve Pegasus Havayollarının direk uçuşları ile yaklaşık 1 Saat 15 Dakika’da gelinebilmesi mümkündür.
Haftanın 7 günü karşılıklı seferler düzenlenmektedir. TİRAN’DA KAÇ GÜN KALINMALI?
Tiran’da ziyaret edilebilecek az sayıda yer bulunduğundan 1 tam gününüzü bu şehire ayırmanız yeterli olacaktır. Eğer yazın gelip Tiran gece hayatı ve güzel plajlarının tadını çıkarmak isterseniz buraya 3-4 gününüzü ayırabilirsiniz. Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Pazar günü dönülmesi yönündedir. TİRAN’A GELMEYE DEĞER Mİ?
Özel bir plan yapmak yerine mümkünse Planlı bir Balkan turu esnasında buraya bir gününüzü ayırmanız size tam anlamıyla yeterli olacaktır.
Tiran,dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook Seyahat Fırsatları grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
Akdenizin incisi bu güzel ada; Turizm, Canlı gece hayatı ve Dil okulları ile ün kazanmış ve 21 Aralık 2007 tarihinde AB üyesi olmuştur. Malta ya da resmî adıyla Malta Cumhuriyeti, Güney Avrupa’da, Orta Akdeniz’de yer alan, Sicilya’nın güneyindeki adalar devletidir. Malta takımadaları 3 büyük, 2 küçük adadan oluşur. Büyükleri: Malta, Gozo ve Comino’dur. Takımadalar arasında en büyüğü olan Malta 237 km², Gozo 68 km² ve Comino 2 km² yüzölçümüne sahiptir.
Uzun yıllardır gitme planı yaptığım fakat bir türlü fırsat bulamadığım bu güzel adaya artık gitme vaktinin geldiğini düşünerek yaz aylarının sonuna yaklaştığımız bu dönemde yola koyuluyorum, Türk Hava Yollarının yapmış olduğu güzel bir promosyon ile İstanbul’dan yaklaşık 2 saatlik bir uçuşla Malta’ya merhaba diyorum.
Malta, 1964’te bağımsızlığını kazanmasının ardından Milliyetçi Parti yönetimine geçmiş, aynı yıl İngiliz’lerle yapılan bir anlaşmayla, İngiltere’nin askerlerini beş yıl içinde geri çekmesi kararlaştırılmış, 1965’te de Avrupa Konseyine üye olmuştur.
Malta ekonomik olarak sıkıntı çekmeyen bir ülkedir. Ülkede evsiz bulunmamaktadır. Nüfusun yoğun olmaması sebebiyle halkın refah düzeyi normaldir.
Ülkenin gelirlerinin yaklaşık %97 sini turizm oluşturmaktadır. Özellikle dil okullarının bundaki etkisi büyüktür. Ülkede 50 den fazla dil okulu bulunmaktadır.
Malta’da hiç dağ ya da akarsu bulunmamaktadır ve adanın karakteristik özelliğini teraslanmış alanları ve bir dizi alçak tepeleri teşkil eder. 137 kilometre uzunluğundaki kıyılarında ise güzel kumsallara sahip pek çok koyları ve limanları vardır.
Bir Avrupa Ülkesi olmasına karşın Malta’da elektrik Prizleri 3 Dişli’dir. Yani İngiltere’de kullanılanlar ile aynıdır. O yüzden burada zorluk yaşamamanız adına Türkiye’den bir çevirici temin etmeniz gerekmektedir.
Malta’da gezebileceğiniz yaklaşık 25 civarında müze ve ören yeri bulunmaktadır. Yazının ilerleyen kısımlarında bazı önemli noktalara değineceğim.
VİZE
Ülkeye Giriş için Schengen Vizesi Gerekmektedir.
Malta TC vatandaşı Bordo (Umuma Mahsus) pasaport sahiplerinden vize istemektedir. Ülkeye giriş için geçerli bir Schengen vizenizin bulunması gerekmektedir. Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşları ülkeye vizesiz olarak giriş yapabilmektedir. Malta AB üyesi ve Schengen üye devletidir. Bu nedenle Malta vizesi ile diğer Schengen üye ülkelerine de girilebilmektedir.
Şehir Merkezine 9 km uzaklıkta bulunan Malta Luqa Uluslararası havalimanından çıkış kapsının hemen karşı tarafındaki otobüs duraklarından X1, X2, X3 ve X4 numaralı otobüsleri kullanarak Adada ki istediğiniz herhangi bir noktaya ulaşabilirsiniz (Valetta’ya Gitmek isteyenlerin X4 numaralı otobüsü kullanması gerekmektedir). Yolculuk süresi yaklaşık 35 dk sürmektedir. Bilet ücreti tek yön 15 Haziran – 15 Ekim arası 2.00 Euro, Diğer tarihlerde ise 1.50 Euro’dur. Gece otobüslerinin tek yön ücreti ise 3.00 Euro’dur. Biletlerinizi Otobüs şoförlerinden satın alabilirsiniz. Otobüs şoförleri size bir fiş vermektedir bu fişler ile 120 dk boyunca istediğiniz kadar ücretsiz transfer yapabilirsiniz. Bu yüzden otobüs şoförlerinin size vereceği fişleri saklamanız gerekmektedir!
İsterseniz 7 gün geçerli Tallinja Kartları 21 Euro ödeyerek satın alabilirsiniz ve süre ve zaman sınırı olmaksızın geçerli olduğu süre içinde istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Öğrenciler için kart ücreti 15 Euro’dur. Üstelik bu kartlar gece otobüslerinde de geçmektedir.
Bir diğer alternatif ise 12 kullanımlık Tallinja Kartı 15 Euro ödeyerek satın almaktır. Bu kartlarda 120 dk boyunca ücretsiz transfer hakkınızda bulunmaktadır. Yani kartı kullandığınız dakika itibari ile 120 dk boyunca ücretsiz olarak istediğiniz kadar transfer sağlayabilirsiniz.
Gelen Yolcu Katı Çıkış Kapısı Karşısı Kart Satım NoktasıGelen Yolcu Katı Çıkış Kapısı Karşısı Kart Satım Noktası
Bu kartları havalimanı gelen yolcu katı çıkışında bulunan Malta Public Transport veya WHS Express mağazalarından satın alabilirsiniz. Tallinja kart ödemeleri sadece nakit olarak kabul edilmektedir.
Konaklama için oldukça fazla alternatif bulunan Malta’da Otelleri ve Kiralık evleri tercih edebilirsiniz. Her ne kadar Turistik bir Ada olsa da Malta’da her bütçeye göre konaklama bulabilmek mümkümdür.
Aşağıdaki linkler yardımı ile Malta otel tercihlerinizi yapabilirsiniz.
Malta Avrupa Birliği üye ülkesi olduğundan ulusal para birimi olarak Euro (EUR) kullanmaktadır.
CEP TELEFONU / SİM KART
İsterseniz Sim Kart Satın Alabilirsiniz.
Öncelikle Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz.
(Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan
Vodafone, Go ve Melita şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 6 GB’lik sim kartlar 20 Euro’dur. Ortalama tüm operatör fiyatları aynı sayılır, daha düşük paketlerde mevcut, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmayınız!
Çok sayıda Süpermarketin bulunduğu Malta’da en uygun süpermarketler Lidl, Pavi, Valyou ve Smart Süpermarketleridir.
Ayrıca çok sayıda küçük market ve büfeler bulunmaktadır.
KREDİ KARTI
Bazı Yerlerde Alt Limit Uygulanmaktadır.
Hemen heryerde kredi kartı geçerli olsada bazı yerlerde geçmemekte veya alt limit uygulaması bulunmaktadır. Bazı marketlerde 5 Euro altında kredi kartı kullanılamamaktadır. Bu yüzden alışverişleriniz öncesinde bu durumu çalışanlara sormanız gerekmektedir.
HALK
Malta Halkı Genel İtibariyle Sıcakkanlıdır.
Malta’da İnsanlar oldukça Sıcakkanlı yardımsever kişilikleri ile öne çıkmaktadırlar, Malta 2007 yılında AB üye ülkesi olmuştur, Resmi dil Maltaca olmasına rağmen İngilizce’de yaygın olarak konuşulmaktadır. Ülkede ingilizce ikinci resmi dil olarak kabul görmektedir.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
Türkiye’den Euro Alabilirsiniz.
Malta Resmi para birimi Euro olduğundan buraya gelmeden Türkiye’den Euro alabilmeniz mümkündür. Farklı bir döviz bozdurmak için hafta içi mesai saatlerinde bankaları, mesai saatleri dışında ise ATM’leri kullanabilirsiniz, Döviz bozdurmak için en iyi kurlar Şehir merkezi çevresinde bulunan Döviz bürolarıdır. Çok zorda kalmadıkça yüksek kur farklarından dolayı havalimanında döviz bozdurmayınız.
Döviz bürolarının çoğunda Sıfır komisyon uygulanmaktadır. Ayrıca döviz bürolarının bazıları Türk Lirasıda bozmaktadır. Döviz bozdurmadan önce güncel döviz kurlarını ve Komisyon durumunu mutlaka döviz bürosu yetkililerine sorunuz.
GÜVENLİK
Malta Güvenli Bir Ülkedir.
Malta oldukça güvenli bir Ülkedir. 2018 yılı Küresel Barış Endeksi verilerine göre bu ülke 163 ülke içinde 17. Sıradadır. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür, Bayanlar günün her saati tek başına güvenle cadde ve sokaklarda dolaşabilmektedir. Nadirende olsa çeşitli hırsızlık olaylarına karşı özellikle toplu taşıma araçlarında değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.
SAĞLIK
Malta’da Sağlık Hizmetleri Yeterli Seviyededir.
Malta’da devlete ait ve özel hastaneler mevcuttur. Devlet Hastanesi Mater Dei Üniversite hastanesi olup tam teşekküllüdür. Doktorların tamamına yakını ingilizce bilmektedir.
Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden Malta’ya gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.
Malta için herhangi bir zorunlu aşı bulunmamaktadır.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayınız.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
İÇME SUYU
Malta’da Musluklardan Su İçilememektedir!
Malta’nın su kaynakları bulunmamaktadır. Deniz suyu arıtılarak şehir suyu olarak evlere dağıtılmaktadır. İçme suyu yurtdışından sağlanan şişe ve damacana suları ile temin edilmektedir.
Size tavsiyem eğer bagaj hakkınız bulunuyorsa buraya birkaç şişe su getirmenizin yararınıza olacağıdır.
ARAÇ KİRALAMA
Malta’da Trafik Tersten Akmaktadır!
Malta’ya gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilirsiniz yada gelmeden online olarak araç kiralayıp Malta havalimanlarından teslim alabilirsiniz…
Malta’da trafik tıpkı İngiltere veya Kıbrıs gibi ülkelerde olduğu gibi tersten akmaktadır. Bu nedenle ülkemizden buraya geldiğinizde bu duruma alışmanız zaman almaktadır. Ayrıca Park yeri bulmakta sıkıntı yaratabilmektedir.
HAVA DURUMU
Malta Yıl Boyu Ilıman Ve Sıcak Bir İklime Sahiptir.
Malta Adaları, yumuşak geçen kışları ve sıcak yaz sezonuyla ılıman bir iklime sahiptir. Soğuk rüzgarlar, kar, don ve sis Malta’da bilinmeyen terimlerdir. Nisandan sonra seyrek olmakla birlikte yazın neredeyse hiç rastlanmayan yağışlar en çok Eylül ile Nisan ayları arasında görülür.
Sıcaklık kış aylarında (Kasım – Nisan) ortalama 14.3 °C, yaz aylarında (Mayıs- Ekim) ise ortalama olarak 32.6 °C civarındadır. Malta adaları, sıcak yaz günleri ve gecelerinde denizden esen serin meltemlerle, Temmuz ayı ortalarından Eylül ayı ortalarına kadar devam eden sıcaklığın yüksek olduğu dönemlerde bile, nadiren aşırı sıcaklara maruz kalır.
MALTA MÜZE KART (MULTISITE PASS)
Müze Kart İle Tüm Müzeler Gezilebilir.
Heritage Malta MULTISITE PASS (Müze Kart)
50 Euro ödeyerek satın alabileceğiniz ve 30 gün boyunca kullanabileceğiniz Malta’da bulunan 22 müze ve Site alanlarını (Hypogeum hariç), Malta Ulusal Akvaryumunu ve Citadel Ziyaretçi Merkezi’ni gezebilmenizi sağlayan bir Karttır.
Medina Şehri Ücretsiz Gezilebilir!Medina Şehri Malta’nın En Güzel Yerlerinden Birisi!Medina Şehri Malta’nın En Güzel Yerlerinden Birisi!Medina Şehrinin Girişi.
Mdina, Antik dönemde orta çağa kadar adanın başkenti olarak görev yapan Malta’nın kuzey bölgesinde bulunan tarihi bir şehirdir. Şehir günümüzde hala daha şehir surları ile sınırlıdır ve nüfusu 300’den az olan bir nüfusa sahiptir, Adını banliyö için kullanılan Arapça kelimeden alan ve 11.000’in üzerinde nüfusa sahip olan Rabat kenti ile bitişiktir.
Şehir, Fenikeliler tarafından M.Ö. 8. yüzyılda Maleth adı ile kurulmuş ve daha sonra Romalılar tarafından Melite olarak değiştirilmiştir. Eski Melite bugünkü Mdina’dan daha büyüktü ve Malta Bizans veya Arap işgali sırasında bugünkü boyutuna indirgendi. İkinci dönemde, şehir Arapça adını medina kelimesinden türeyen bugünkü ismini benimsemiştir. Şehir, Birgu’nun adanın idari merkezi haline geldiği 1530’da Aziz John dönemine kadar Orta Çağ boyunca Malta’nın başkenti olarak kaldı. Mdina, 18. yüzyıl başlarında bir canlanma görmesine rağmen, sonraki yüzyıllarda bir düşüş dönemi geçirdi. Bu noktada, ortaçağ karakterini kaybetmemiş olmasına rağmen, birçok Barok özellik kazandı.
Mdina, Malta soylularının ve dini otoritelerin merkezi olmaya devam etti (ve mülkler günümüzde de ailelerden ve nesilden nesile aktarılmaya devam etmektedir), ancak şehir 1530 öncesi önemini asla geri almadı ve halk dilinde “Sessiz Şehir” olarak telaffuz edilmeye devam etmektedir. Mdina, UNESCO Dünya Mirası Alanları’nın geçici listesinde ve şu anda Malta’nın en önemli turistik merkezlerinden birisi olma özelliğini korumaktadır.
Mdina ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Mdina antik şehrine havalimanından X3 ve 201 numaralı otobüs hattı ile, Valetta şehir merkezinden X3 numaralı ve Sliema şehir merkezinden ise 203 numaralı otobüsler ile ulaşabilirsiniz.
VALETTA
Başkent Valetta’nın Ünlü Alışveriş CaddesiValletta’da Çok Sayıda Dar Sokak Mevcut.Valetta Kıyı Şeridinden Bir Akşam Manzarası.
Adını Osmanlıların saldırı girişimlerini geri çeviren Malta Şövalyesi Jean de Valette’den alan ve aynı zamanda ülkeninde başkenti olan Valetta, 7650 kişilik nüfusu ile adanın en önemli Turizm ve Ticaret merkezlerinden birisidir.
1980 yılında UNESCO dünya kültür mirası listesine dahil edilen Valetta, Ülkeyi oluşturan adaların en büyüğü olan Malta’da yer alır. Marsamxett ve Grand Harbour (Büyük Liman) adları verilen iki doğal limana sahip Valletta yarımadası aynı zamanda Malta’nın başlıca liman şehridir.
SLİEMA
Sliema Malta’nın En Canlı Bölgelerinden.
Adanın Eğlence merkezlerini barındıran Sliema ayrıca sayısız kayalık plajı, su sporları ve otelleri ile de tanınan önemli bir yer olma özelliğini taşımaktadır.
‘Barış, rahatlık’ anlamına gelen Sliema, Başlarda Valletta’nın Marsamxett Limanı’nın karşısındaki yarımadanın sakin bir balıkçı köyü idi ve başkentin güzel bir manzarasına sahipti. Nüfusu 1853’te hızla büyümeye başlayan Sliema git gide adanın en canlı bölgelerinden biri haline gelmiştir.
Sliema yaşamak için arzu edilen bir yer olarak kabul edilir ve ülke ortalamasına göre oldukça yüksek mülk fiyatları ile nispeten zenginlerin yaşadığı bir kasabadır. Tarihsel olarak, şık villalar ve geleneksel Malta şehir evleri, Sliema sokaklarında sıralanmıştır. Sliema, bazıları Malta’daki en yüksek binaların arasında yer alan modern apartman bloklarıyla da çevrelenmiştir.
BÜYÜK ÜSTATLAR SARAYI
Malta Büyük Üstatlar Sarayının Avlusu
Başkent Valetta’da bulunan Büyük Üstatlar Sarayı 16. ve 18. yüzyıllar arasında Malta’yı yöneten Büyük Üstadı Aziz John’un sarayı olarak inşa edilmiştir ve aynı zamanda Magisterial Palace olarak da bilinmektedir. Şu anda Malta Cumhurbaşkanına ev sahipliği yapmaktadır. Binanın bazı bölümleri, müze olarak halka açıktır.
Aynı zamanda, aslen Aziz John Düzeni Şövalyeleri tarafından yaptırılmış ve yüzyıllar boyunca genişletilmiş ve süslenmiş büyük bir tarihi değere sahip bir sitedir. Sarayın kendine özgü tabloları, halıları ve 400 yıldan fazla süredir Malta adalarının siyasi tarihi olan etkileyici devlet odaları vardır.
Salonları resimlerle kaplı, karmaşık bir şekilde döşenmiş mermer zeminler ve boyalı tavanlar ile bina çevresinde dolaşırken çok etkileyici görünmektedir.
Sitede ayrıca, Adalar ve Akdeniz’in tarihini şekillendiren bir savaş zamanıyla ilgili nefes kesici bir ortaçağ eserleri koleksiyonu içeren bir eser de bulunmaktadır.
ÇALIŞMA SAATLERİ
Pazartesi’den Cuma’ya: 10:00-16:30,
Cumartesi-Pazar: 09:00-16:30,
GİRİŞ ÜCRETLERİ
Büyük Üstadlar Sarayı içerisindeki müzenin giriş ücreti yetişkinler için 10 Euro’dur.
POPEYE KÖYÜ EĞLENCE PARKI
Popeye Eğlence Köy Parkı Girişi 13 Euro
Sweethaven Köyü olarak da bilinen Popeye Köyü, şimdilerde çok sayıda ahşap binadan oluşan ve 1980 yılında çekilen Popeye filminden sonra küçük bir eğlence parkına dönüştürülen bir eğlence köyüdür. Malta, Mellieha kasabasının merkezine 3 km uzaklıkta Anchor Koyu’nda yer almaktadır.
Popeye Köyü’ne Toplu Taşıma ile seyahat etmek isteyenler, Valletta’dan: 41 ve 42 Sliema’dan: 222, Bugibba’dan: 221 Numaralı Otobüsleri kullanıp Ghadira’ya (Mellieha Körfezi) gelip buradan Popeye Köyü eğlence parkı için 101 numaralı otobüsü kullanmaları gerekmektedir.
İsterseniz bu linki kullanarak 15 Euro (Temmuz -Ağustos 17 Euro) karşılığında plaj ve şezlong kullanımları dahil eğlence paketi satın alabilir ve tüm aktivitelerden yararlanabilirsiniz. Aynı zamanda bu link üzerinden Kredi kartınız ile bilette alabilirsiniz.
Popeye Köyü Eğlence Parkı Giriş ücreti Yaz döneminde 13.50 Euro, Kış Döneminde ise 10.00 Euro’dur.
MOSTA DOM KİLİSESİ
Malta’da Hemen Hemen Tüm Kilise Girişleri Ücretli
Valetta şehir merkezinden 41-42 veya 44 Numaralı otobüsleri kullanıp gidebileceğiniz Mosta Dom Kilisesi bi Roma Katolik kilisesidir. Azize Mary’nin Varsayımına ithaf edilen bu kilise, 1833 ve 1860 yılları arasında, eski bir Rönesans kilisesinin yerine inşa edilmiştir.
Mevcut kilisenin tasarımı Roma’daki Pantheon’a benzer ve bir noktasında bir zamanlar dünyanın en büyük üçüncü desteksiz kubbesi yer almaktaydı. Kilise, II. Dünya Savaşı sırasında yıkıma uğramaktan kurtulamadı,
9 Nisan 1942’de bir Alman hava bombardımanında kubbe ağır hasar aldı fakat Kiliseye düşen Bomba patlamadı ve daha büyük bir yıkımdan böylece kurtulmuş oldu. Bu olay Maltalılar tarafından bir mucize olarak yorumlanmaktadır.
Kilise giriş ücreti 2 Euro olup, Barınak ve Kubbe kısımlarıda ziyaret edilmek istenirse ilave olarak 3 Euro daha ödenmesi gerekmektedir.
Kilise, Pazartesi’ den Cuma’ya, 09:30 – 17:00
Cumartesi Günleri, 09:30 – 16:30
Pazar Ayininden sonra Saat 16:00’a kadar ziyaret edilebilmektedir.
HAGAR QIM TAPINAKLARI
Valetta Merkezden 30 dk içinde Ulaşılabilir.
Malta Luqa havalimanına 7.5 km uzaklıkta bulunan Hagar Qim Tapınakları Tarihi (M.Ö.3600-3200)’lere dayanan tarihlenen eski bir tapınak kompleksidir. Malta’da bulunan bu tapınaklar Dünya Miras Komitesi tarafından “eşsiz mimari başyapıtlar” olarak tanımlanan en eski dini mekanlar arasında yer almaktadır. 1992’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilen Hagar qim Malta’da ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerden birisidir.
Buraya Başkent Valetta’dan 74 Numaralı otobüsleri kullanarak ortalama 1 saat içinde ulaşabilirsiniz.
ÇALIŞMA SAATLERİ
Haftanın Tüm Günleri: 09:00-17:00
GİRİŞ ÜCRETLERİ
Hagar Qim ve Mnajdra Tapınakları Giriş ücreti Yetişkinler için 10.00 Euro’dur.
ST JOHN KATEDRALİ
Katedral Giriş Ücreti 10 Euro
Aziz John’un Katedrali, Valletta’da bulunan ve Vaftizci Yahya’ya adanmış bir Roma Katolik katedralidir. Büyük Usta Jean de la Cassière tarafından 1572-1577 yılları arasında yapılmıştır.
Kilise Valletta’daki seçkin binalardan birkaçını tasarlayan Maltalı mimar Girolamo Cassar tarafından tasarlanmıştır. 17. yüzyılda, iç kısmı Barok tarzında Mattia Preti ve diğer sanatçılar tarafından yeniden dekore edilmiştir.
Kilisenin iç mekanı, Avrupa’daki yüksek Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
ÇALIŞMA SAATLERİ
Kilise, Pazartesi’ den Cumartesi’ye
09:30 – 16:30
Cumartesi Günleri, 09:30 – 12:30
Pazar günleri Kapalı
GİRİŞ ÜCRETLERİ
Aziz John Katedrali Giriş ücreti Yetişkinler için 10.00 Euro’dur.
ÜÇ ŞEHİR (BİRGU-SENGLEA-COSPICUA)
Üç Şehir Malta’nın En Tarihi Bölgelerinden.
Üç Şehir, Malta’daki üç müstahkem Birgu, Senglea ve Cospicua kentinin toplu açıklamasıdır. Üç Şehrin en büyüğü Orta Çağ’dan beri var olan Birgu’dur. Diğer iki şehir, Senglea ve Cospicua’dır. 16. ve 17. yüzyıllarda Saint John tarafından kurulmuştur. Üç Şehir, Cottonera Lines tarafından ve surlarla çevrelenmiştir. Cottonera terimi Üç Şehir ile eş anlamlıdır, Üç şehir Yakındaki Kalkara kasabasını da bünyesinde barındırmaktadır.
Birgu, Fenikelilerin zamanından beri varlığını sürdürmektedir ancak mevcut şehir, Aziz John tarafından Düzenlenmiştir. Birgu, 1530’da Mdina yerine Malta’nın başkenti olmuştur. 1551 saldırısından sonra, Senglea L’Isola olarak bilinen yarımada üzerine inşa edilmiştir. Birgu’da, Saint Castles Kalesi antik Castrum Maris’in arazisine, Fort Saint Michael ise Senglea’ya inşa edilmiştir.
1565 Malta Büyük Kuşatması sırasında kentler kuşatıldı ve kuşatma yapıldıktan sonra Birgu’ya Città Vittoriosa ve Senglea’ya Città Invicta ünvanı verilmiştir. Kuşatmanın ardından Valletta şehri inşa edilmiştir ve 1571’de yeni şehir Birgu yerine başkent olmuştur.
MARSAXLOKK
Marsaxxlokk Oldukça Şirin Bir Balıkçı KasabasıMarsaxlokk Balıkçı FigürüKasaba’da Yürüyüş Çok Keyifli.
Valetta şehir merkezinde bulunan A6 Numaralı Otobüs durağından 81 ve 85 Numaralı otobüslerden birini kullanarak ulaşabileceğiniz bu şirin balıkçı kasabası Malta‘nın en önemli ziyaret noktalarından birisidir.
Marsaxlokk, Ülkeyi oluşturan adaların en büyüğü olan Malta’da yer almaktadır. 3.205 nüfuslu bu kasabada güzel bir yürüyüş yapabilir. Kasabaya özgü deniz ürünlerini tadabilir ve muhteşem Akdeniz manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Kasabanın Adı marsa ile Arapça’da, liman anlamına gelen xlokk dan gelmektedir.
BLUE GROTTO (MAVİ MAĞARA)
Blue Grotto Fotoğraf Severlerin Buluşma Noktası
Mavi Mağara (Blue Grotto), Malta’nın güney doğu kıyısında Malta’nın Wied iŻ-rieurrieq sınırındaki balıkçı limanına kısa bir mesafede bulunan birkaç deniz mağarasının ortak adıdır.
Hem Wied iz-Zurrieq limanı hem de Blue Grotto deniz mağaraları, sahil şeridi üzerinde, ıssız küçük Filfla adacıklarının hemen karşısında yer almaktadır. Ada şimdi kuş barınağı olarak hizmet vermektedir.
Mağaraların yeri, güneş ışınlarıyla birlikte, deniz suyunun yansıtılmasına ve mağara duvarlarında ve tavanlarında mavi renk tonları göstermesine nedeniyle bu isimle anılmaktadır.
Buraya Valetta’dan 38 Numaralı otobüsler ile ulaşabilirsiniz.
HYPOGEUM (HAL SAFLIENİ)
Hypogeum’da Bireysel Tur’a İzin Verilmiyor!
1902 yılında bir inşaat yapımı sırasında tesadüfen işçiler tarafından keşfedilen Safal Saflieni Hypogeum, Malta’nın Paola kentinde bulunan ve tarihi (M.Ö 3300 – 3000)’lere kadar uzanan Neolitik bir yeraltı mağarasıdır. Yunanca’da “yeraltı” anlamına gelen Hypogeum olarak adlandırılır. Hypogeum’da arkeologlar tarafından yapılan kazılarda 7.000’den fazla kişinin kalıntılarına rastlanmıştır ve burasının kutsal bir nekropol olduğu düşünülmektedir ve aynı zamanda Malta tapınak bina kültürünün en iyi korunmuş örnekleri arasındadır.
Hypogeum’a Valetta’dan 81-82-83-84 veya 88 numaralı otobüsleri kullanarak gelebilirsiniz.
Hypogeum’da bireysel tura izin verilmemektedir. Gün içerisinde sadece 10 kişilik 8 Grup turuna izin verildiğinden buraya gelmeden önce mutlaka online rezervasyon yaptırmanız tavsiye edilmektedir.
09:00 – 17:30 saatleri arasında Ziyaret edilebilir.
GİRİŞ ÜCRETLERİ
Hypogeum Giriş ücreti Yetişkinler için 40.00 Euro’dur.
TARXIEN TAPINAKLARI
Malta Tarxien Tapınakları
1913 yılında yerel çiftçiler tarafından keşfedilen Tarxien Tapınakları’nın alanı, 1915-1919 yılları arasında, 1920’lerde o sırada Müzeler Müdürü Sir Themistocles Zammit tarafından yürütülen birkaç küçük müdahale ile yoğun bir şekilde kazılmıştır.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu site, MÖ 3600 ile 2500 arasında inşa edilmiş ve MÖ 2400 ile 1500 arasında yeniden kullanılan dört megalitik yapıdan oluşan bir kompleksten oluşmaktadır.
Alanın en doğu ucunda bulunan ve bir zamanlar M.Ö 3600 ile 3200 yılları arasında inşa edilen dört yapının en erken dönemleri, beş basamaklı planı hala açıkça görülebilmesine rağmen, yalnızca yer seviyesine yakın bir yerde kalmaktadır. Güney Tapınağı, kabartma heykeliyle ve büyük bir etekli figürün devasa bir heykelinin alt kısmı ile süslüdür. Güney Tapınağın merkezinde bulunan ölü yakma kalıntıları, sitenin M.Ö 2400 ile 1500 yılları arasında Bronz Çağı ölü yakma mezarlığı olarak yeniden kullanıldığını ortaya koymaktadır. Doğu Tapınağı, iyi kesilmiş döşeme duvarları ve ‘oracle“ delikleriyle, M.Ö. 3150 ile 2500 arasında inşa edildi. Merkez Tapınak benzersiz altı apsis planı ile inşa edilmiştir ve kemerli çatıya ait kanıtlar içermektedir.
Tarxien tapınaklarına Valetta’dan 81-82-83-84 ve 88 Numaralı otobüsler ile, Sliema’dan ise 14 Numaralı otobüsle ulaşabilirsiniz.
ÇALIŞMA SAATLERİ
Tapınak, Haftanın Tüm Günleri
09:00 – 17:30 saatleri arasında Ziyaret edilebilir.
GİRİŞ ÜCRETLERİ
Tarxien Tapınağı Giriş ücreti Yetişkinler için 6.00 Euro’dur.
GOZO ADASI
Gozo Adası Malta’nın İkinci Büyük Adası
Gozo, Malta Cumhuriyeti’nin ikinci büyük adasıdır. Güneydoğusundaki Malta Adasına 5,25 km uzaklıktadır. Uzunluğu 14,5 km, genişliği 7,2 km olan adanın yüzölçümü 67 km²’dir. En önemli kenti eskiden Rabat olarak bilinen Victoria’dır. Nüfusu 31.053’dür.
Mart 2015 itibariyle, adanın nüfusu 37.342 civarındadır ve sakinleri Gozitans olarak adlandırılmaktadır. Malta’nın diğer Megalitik Tapınakları ile birlikte dünyanın en eski bağımsız yapıları arasında yer alan Ġgantija tapınakları gibi tarihi mekanlar bakımından zengindir.
Ada karakter bakımından kırsaldır ve Malta ana adasına kıyasla daha az gelişmiştir. Gozo, 2017’de bir fırtına nedeniyle çöken ve ada ile özdeşleşmiş doğal bir kireçtaşı kemeri olan Azure Window nedeniyle bir hayli popüler bir bölgeydi.
Ada, İç Denizi ve Wied il-Mielaħ Penceresi de dahil olmak üzere diğer önemli doğal özelliklere sahiptir. Adada pek çok plajın yanı sıra; Marsalforn ve Xlendi olan hem yerel halk hem de turistler arasında popüler sahil beldeleride bulunmaktadır. Gozo, Akdeniz’deki en iyi dalış noktalarından biridir ve çok sayıda dalış okullarınada sahiptir.
Adanın en önemli yerleri Misrah it tokk ve Bağımsızlık meydanıdır. Burada çok sayıda mağaza ve hediyelik eşya dükkanları yer alır.
Gozo adasına Cirkewwa veya Mgarr limanından 4.65 Euro ödeyerek 25 dk içinde ulaşabilirsiniz. Giderken herhangi bir ücret ödemiyorsunuz dönüşte ise 4.65 Euro ödemeniz gerekmektedir.
Victoria Gozo Adasının En Önemli Ziyaret NoktasıVictoria Kalesine Çıkan Yol.Victoria Kalesinin İç KısmıKale İçindeki Dar Sokaklar
Eski adı Rabat olan Victoria şehri, Malta’nın en büyük ikinci adası Gozo’nun başkentidir. Kentin toplam nüfusu yaklaşık 7.000’dir. Nüfus itibariyle Gozo’daki en büyük bölgedir.
Kasabanın etrafındaki alan, adanın merkezine yakın bir tepe üzerinde yer almakta olup Neolitik zamanlardan beri yerleşim olduğu tahmin edilmektedir.
AZURE WINDOW (AZURE PENCERESİ)
Azure Penceresi Yıkılmadan Önce Buradaydı.Azure Penceresinin Bulunduğu Nokta.Azure Penceresi Yakınında Yer Alan İnland PlajıAzure Penceresi Yakınında Yer Alan İnland Plajı
Aynı zamanda Dwejra Penceresi olarak da bilinen Azure Penceresi Malta’daki Gozo adasında 28 metre yüksekliğinde doğal bir kemerdi. Fakat 8 Mart 2017’de fırtınalı havalarda yıkılıncaya kadar adanın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biriydi. Kemer, bölgedeki diğer doğal özelliklerle birlikte Çok sayıda uluslararası filmde ve medya yapımında yer almıştır.
Burada aynı zamanda inland plajı adında bit plajda bulunmaktadır ve bir iç plaj olması nedeniyle Rüzgarlara veya Dalgalara maruz kalmamaktadır. Burada mutlaka birkaç saat geçirin ve güzel ve masmavi denizin tadını çıkarın.
BLUE LAGOON
Blue Lagoon Comino Adasında Yer Alıyor.Blue Lagoon’de Yer Alan Küçük Bir Plaj.
Blue Lagoon Muhteşem Bir Denize Sahip.
Malta’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden birisi olan Blue Lagoon, Malta adası ve Cominotto arasında, Comino’nun batı kıyısında bulunan sığ, masmavi renkli suya sahip küçük bir koydur.
Mavi Lagün, yoğun yaz aylarında her gün yüzlerce turist çeken Malta takımadalarının en muhteşem manzaralarından birini sunmaktadır.
Eğer sizde Masmavi denizde ve Turkuaz renkli sularda Rahatlamak, yüzmek ve şnorkelle dalış yapmak ve ve harika manzaranın tadını çıkarmak için mutlaka burayı ziyaret etmelisiniz.
Buraya günlük 30-35 Euro’ya tekne turları ile gelebileceğiniz gibi, Cirkewwa’dan feribot kullanarak da gelebilirsiniz (Malta ana adasının kuzey uç noktası) Blue Lagoon’a gelmenin en ucuz yöntemi budur. (Kişi başına gidiş dönüş ücreti 10 Euro). Feribotlar Düzenli şekilde kalkmaktadır. Genel itibari ile akşam dönüş feribotları Akşam 5 ila 7 arasında kalkmaktadır.
Bir başka yöntem ise Chirkewwa limanından kalkan küçük teknelerle 13 Euro ödeyerek buraya ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda akşam saat 17:00’a kadar her saat başı Gozo adasına buradan tekneler ile ücretsiz transfer sağlayabilirsiniz. Bilet alırken Nereye dönmek istediğinizi belirtmeniz gerekmektedir. Çünkü size ona göre bir bilet verilmektedir. Buradan Gozo adasına geçmek isterseniz Malta adasına dönüşte ilave olarak 4.65 Euro feribot ücreti ödemeniz gerekmektedir.
HEDİYELİK EŞYA
Malta’da çok sayıda hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır. Özellikle şehir merkezlerinde bulunan dükkanlardan çok sayıda hediyelik eşya satın alabilmek mümkündür.
Magnet fiyatları 1.5-2 Euro arası kalitesine göre değişmektedir.
MALTA GECE HAYATI
Malta çok canlı bir gece hayatına sahiptir ve Bu özelliği ile Avrupa’da büyük ün yapmıştır. Özellikle Sliema ve St Julian çevresinde çok sayıda Gece Kulubü, Pub, Bar ve Restorant’lar hizmet vermektedir. Malta’da eğlencenin her türlüsünü bulabilmek mümkündür.
NUMERO UNO
Numero Uno, Ta’nali’nin köyünün merkezinde yer almaktadır. Kulübü ve Tai dekorunu çevreleyen ağaçlar, insanların harika bir gece geçirebilecekleri bu açık hava kulübünde büyülü bir atmosfer yaratmaktadır.
Numero Uno, dört büyük boy barıyla Malta’nın en büyük dans pistlerine sahiptir ve aynı anda 4000 kişiyi ağırlayabilmektedir, Malta’da gidilecek en iyi yerlerden birisidir. Hem turistler hem de yerli halk, Malta’nın her yerinden parti yapmak ve eğlenmek için buraya gelmektedir.
Adresi: Ta’ Qali Crafts Village, Ta’ Qali, Malta
Email: info@clubnumerouno.com
AÇILIŞ SAATLERİ
Cuma, Cumartesi ve Pazar 21:00-04:00, Diğer günler Kapalı.
LEVEL 22 BAR
Level 22, St. Julian’s’taki Portomaso Business Tower’ın 22. katında, Malta’nın muhteşem panoramik manzarasını sunan çok şık ve seçkin bir gece kulübüdür. Hafta içi ve Hafta sonu muhteşem manzarasının tadını çıkararak eğlenebilirsiniz.
İsteyenler için bir aperatif menüsüde mevcut olan Level 22 Bar’a kalabalık gelecekler için rezervasyon yaptırılması önerilmektedir.
Adresi: Portomaso Business Tower, St. Julian’s, Malta
Sky Club, Paceville semtinde yer alan büyük bir kapalı kulüptür ve Adadaki en iyi kulüp sahnelerinden birine sahiptir. Sky Club 2000 metrekare alana sahiptir ve 3400 kişiye aynı anda hizmet verebilmeltedir. Harika bir ses ve ışık sistemi, 330 metrekare dans pisti bulunan bu kulüp Malta’da eğlenceli bir geceyi garanti eden en iyi mekanlardan biridir.
Adresi: Dragonara Road, Paceville, St. Julian’s, Malta
Havana, Malta’nın gece hayatı merkezi Paceville’de yer alan Soul, Hip Hop ve RnB müziklerinin ağırlıklı olarak çalındığı önemli bir gece kulübüdür. Havana iki kata yayılmıştır ve altı lüks bar, geniş dans pistleri ile 3000 kişiyi aynı anda ağırlama kapasitesine sahiptir. Maltanın en ünlü kulüplerinden birisi olması nedeniyle özellikle hafta sonları oldukça kalabalıktır. Havana’nın ayrı bir bölümü olan Flashback ise 60’ların, 70’lerin, 80’lerin ve 90’lara ait en güzel müzikleri çalmaktadır. Bu nedenle bu kulüp 7’den 70’e herkese hitap etmektedir.
Adres: St. George’s Road, Paceville, St. Julian’s, Malta
Telefon: +356 2137 4500
AÇILIŞ SAATLERİ
Haftanın Tüm günleri: 21:00-04:00
RYAN’S IRISH PUB
Ryan’ın Irish Pub, St. Julian’da körfeze bakan Spinola Koyu’nda bir tepede yer almaktadır. Ryan’s Malta’daki ilk İrlanda pub’larından biridir. Bu pub hem yabancıların hem de yerlilerin çok dostça bir atmosferde birşeyler içtikleri çok popüler bir mekandır.
Ryan’s ayrıca geniş menüsünden bir şeyler yerken çeşitli spor müsabakalarını seyredebileceğiniz bir spor barına da sahiptir. Hafta sonu yerel DJ’ler ve canlı müzik grupları bu pub’ı gençlerin iyi vakit geçirdiği çok canlı ve kalabalık bir yere dönüştürmektedir.
Adres: Wied l-Ghomor Street, St. Julian’s, Malta
Telefon: +356 2135 0680
Email: andre.mifsud@gmail.com
AÇILIŞ SAATLERİ
Haftanın Tüm günleri: 21:00-04:00
MALTA MUTFAĞI
Malta bir ada ülkesi olduğundan çok zengin bir deniz mutfağına sahiptir. Aynı zamanda Bir çeşit turunçgil ve Çeşitli otların karıştırılması ile yapılan Kinnie içeceği Maltalılar tarafından çok sevilmektedir. Bir çeşit hamurişi olan Pastizzi (Boyoz) ise görüntüsü ile İzmir Boyozunu andırır ve sabah kahvaltılarında sıklıkla tüketilmektedir. Diğer denemeniz gerekenler ise Gbejniet (Peynir)’i ise birçok çeşidi bulunan küçük yöresel bir tattır. Bunun dışında Zeytinyağlı Ekmek, Makarna Böreği, Fenkata (Tavşan Yemeği), Fitira (Bazlama) ve Sebze çorbası’dır.
MALTA’DA KAÇ GÜN KALINMALI?
Malta’da yorulmadan 4 veya 5 gün kalarak her yerini gezip görebilirsiniz, Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Salı günü dönülmesi yönündedir. Dört veya Beş günde adanın tüm önemli noktalarını görebilirsiniz.
MALTA GELMEYE DEĞER Mİ?
Evet kesinlikle en azından Bir haftasonu bu güzel Ada’ya gelinmelidir.
Akdeniz’in bu güzel Adası Malta’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook SEYAHAT FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
Eski Yugoslavya Topraklarından olan Hırvatistan’ın başkenti ve en büyük şehri olan Zagreb özellikle ülkenin 2013 yılında Avrupa Birliği üyesi olmasıyla turizmde çağ atlamıştır. Slovenya Seyahatim esnasında planlarım arasına aldığım Hırvatistan’ın bu güzel başkenti Zagreb ile Ljubljana arası sadece 2 saat sürmekte, Balkanlarda bulunan en modern başkentlerden olan Zagreb aynı zamanda tarihsel dokusuylada ziyaretçilerine hitap etmektedir. Son Dünya Kupasında aldığı ikincilik sayesinde ülke turizm potansiyelini hergeçen gün hızla arttırmakta, Çok pahalı olmaması, Güzel gece hayatı, Dar sokakları ve Alışveriş bölgeleri ile Zagreb görülmesi gereken önemli bölgelerden birisidir.
Zagreb’in 1,1 milyonun üzerinde olan nüfusunda 2018 verilerine göre yüzde 91.94 ile Hırvatlar çoğunluktadır. Zagreb’de dört mevsim yaşanır. Kışları ortalama sıcaklık 1 C°, yazları ise 20 C°’dir.
Zagreb’in ulaşım bağlantıları, ticaret hacmi, endüstrinin yoğunluğu, bilimsel ve araştırma merkezleri şehrin Hırvat ekonomisinde lider konuma ulaşmasını sağlamıştır.
Zagreb tarihine şöyle kısaca göz atmamız gerekirse; Şehrin bulunduğu alandaki ilk yerleşim 1. yüzyılda gerçekleşmiş ve Tarihî kayıtlarda “Zagreb” ismine ilk defa 1094 yılında rastlanmıştır.
Şehir, Kaptol ve Gradec (okunuşu Gradets) şehirlerinin 1851 yılında birleşmeleriyle oluşmuştur. Bundan önce bu iki şehir arasında, neredeyse savaşa dönen gerginlikler yaşanmıştır. 1242 yılında ise her iki şehir de Cengiz Han’ın saldırıları nedeniyle büyük zararlar görmüş ve Kentte 1699 yılında ise bir üniversite açılmıştır. 17. ve 18. asırlarda kent, veba salgınları nedeniyle büyük acılar çekmiştir.
20. yüzyılda ise, sanayi ile birlikte kentin nüfusu artmaya başlamış ve I. Dünya Savaşı’nda bu artış duraklamaya girmiştir.
Kent, Yugoslavya’nın dağılması ile birlikte, kendini yine savaşın içinde bulmuştur. Ancak bu savaşın neden olduğu zarar, Yugoslavya topraklarının kalanıyla karşılaştırılınca, pek de önemli değildir.
Şehir ile ilgili biraz daha ayrıntıya girecek olursak; Zagreb, iki bölümden oluşmaktadır, bunlar: Gornji grad (Upper Town), Donji grad (Lower town)’dur. Bahsettiğimiz Kaptol ve Gradec bölgeleri de Gornji grad bölümünde bulunmaktadır ve Bu bölge kentin Orta Çağ’dan kalan eserlerinin yoğunlaştığı yerdir.
Gezinize, kentin merkezi olan Trg Bana Jelacica’dan başladığınızda ilk göreceğiniz Meydanın ortasında at üstündeki heykel aynı zamanda meydana ismini veren büyük asker Josip Jelačić’dir. Kendisi bir dönem ülkesini Osmanlı tehdidinden de korumuştur.
Meydandan Aziz Stephen Katedrali’ne doğru yöneldiğinizde: 1899 yılında yapılmış olan bu katedralin iki gotik kulesini göreceksiniz. Yakınlarda ise, kentin en renkli noktalarından biri olan Dolac Pazarı bulunmaktadır. Tezgahlar arasında biraz turladıktan sonra, Tkalciceva Ulica sokağına doğru girdiğinizde Burada 13. yüzyıldan kalmış bir kent kapısı göreceksiniz. Kapının üzerinde de, Meryem’in bir resmi bulunmaktadır.
Donji grad tarafına geçtiğinizde ise devlet başkanının makamı olan Banski Dvori binasını görmeniz mümkündür. Sonrasında da St. Mark Kilisesi’ni göreceksiniz. Kilisenin tavanındaki resimlere özellikle dikkat etmenizi tavsiye ediyorum.
Zagreb’e yukarıdan bakmak istiyorsanız Lotrscak Kula (Kule)’ya çıkabilirsiniz. İnişinizi de, isterseniz yürüyerek, isterseniz de tarihi füniküleri kullanarak yapabilirsiniz. Bu füniküler tam yüz yıllık. Ama bu sizi korkutmasın, tıkır tıkır çalışıyor…
Eğer yorulduysanız ya da sandiviçinizi yemek için sakin bir yer arıyorsanız, gitmeniz gereken yer Maksimir Park. Ama uyaralım, park şehir merkezine biraz uzak. Parka ulaşmak için 4, 7, 11, 12 numaralı tramvayları kullanabilirsiniz. İnmeniz gereken durak ise Bukovačka. Parkın içinde bir de hayvanat bahçesi bulunuyor.
Buralarla ilgili ayrıntıyı yazımın kalanında bulabilirsiniz.
VİZE
Hırvatistan AB Üyesi Fakat Schengen Üyesi Değildir!
Hırvatistan TC vatandaşı Bordo (Umuma Mahsus) pasaport sahiplerinden vize istemektedir, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşları ülkeye vizesiz olarak giriş yapabilmektedir, Hırvatistan AB üyesi ve Schengen üye devletidir. Geçerli bir schengen vizesi olanlar ilk girişi almışöoldukları ülkeye gerçekleştirdikten sonra Hırvatistan’ı da ziyaret edebilirler.
Hırvatistan Vizesi hakkında ayrıntılı bilgi ve Hırvatistan vize başvuru formu için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
HAVALİMANI-ŞEHİR MERKEZİ ULAŞIM
OTOBÜS
290 Nu’lı Otobüs ile Şehir Merkezine Ulaşabilirsiniz
ZET (Zagreb Elektrikli Tramvay) ve 290 numaralı otobüslerle şehir merkezinden 35 dk içerisinde Zagreb Havalimanına ulaşabilmeniz mümkündür.
19 kilometre uzunluğundaki bu rotalar iki tarife bölgesini kapsamaktadır ve toplam 20 istasyonda durmaktadır.
Kalkışlar her 35 dakikada bir yapılmaktadır. Kvaternik Meydanı’ndan hafta içi ve cumartesi günleri ilk hareket saat 04: 20’de, Pazar günleri 05:20’de, Velika Gorica’dan ise son hareket saati 00: 15’tedir.
Otobüs saatleri için web sitesini inceleyebilirsiniz.
OTOBÜS TERMİNALİ-ŞEHİR MERKEZİ ULAŞIM
Zagreb Otobüs Terminalinden (Zagreb Autobusni Kolodvor) Şehir merkezine Ulaşabilmeniz için hemen otobüs terminalinin karşısından kalkan 6 Nu’lı Tramway’ı kullanabilirsiniz. Tramway ile gideceğiniz yön Črnomerec’dir ve 5 durak sonra Ben Jelacic meydanında inmeniz gerekmektedir.
Zagreb 6 Nu’lı Tramway30 Dk Geçerli Biletler 4 Kuna (HRK)
Tramway biletlerini tüm büfelerden, Kitapçılardan, Kiosklardan ve marketlerden 4 Kuna (HRK) karşılığında temin edebilmeniz mümkündür. Biletleriniz 30 dk boyunca tüm yolculuklarınız için geçerlidir.
Tramway biletlerini sürücülerden almak isterseniz 15 Kuna ödemeniz gerekmektedir.
Zagreb Tramway Haritasına Buradan ulaşabilirsiniz.
TAKSİ
Taksi ile Ulaşım Ortalama 100 Kuna ( HRK)
Havalimanı şehir merkezi arası Taksi ücretleri ise 100 Kuna (HRK) civarındadır.
UBER VE TAXIFY
Zagreb’de UBER yaygın Olarak Kullanılmakta
Zagreb’de UBER ve TAXIFY uygulamaları sorunsuz olarak kullanılmaktadır. Havalimanı şehir merkezi arası ücret ortalama 95 HRK’dir.
KONAKLAMA
Oteller Konum Olarak Ortalama Gecelik 200 Kuna Civarındadır.
Konaklama için merkezi konuma yakın birçok otel ve hostel bulunmaktadır. Zagreb’de konaklama için Ana Meydan ve civarı merkezi konum açısından güzeldir. Hostellerin gecelik fiyatları ise 45-100 TL arasında değişmektedir. Zagreb’de otel fiyatları özellikle yaz aylarında biraz yüksektir.
Hostel’de kalmayı düşünürseniz benimde oradayken konaklamış olduğum Chillout Hostel’i tercih edebilirsiniz… Şehir merkezine 10 dk’lık bir yürüme mesafesinde bulunan bu hostelde gönül rahatlığı ile konaklayabilirsiniz.
Otel seçimleriniz için buraya tıklayarak inceleme ve karşılaştırma yapabilirsiniz.
HIRVATİSTAN PARA BİRİMİ
Hırvatistan Para Birimi Kuna (HRK)
Hırvatistan her ne kadar AB üyesi bir ülke olsada hali hazırda Euro kullanımına geçmeyip kendi para birimi olan Kuna (HRK)’yi kullanmaktadır.
Hırvatistan’ın Euro para birimine geçişi için öngörülen yıl 2025’dir.
Ülkenin ulusal Para birimi
KUNA (HRK)’dir.
1 HRK= 2.75 TL ( GÜNCEL KUR )
TELEFON / SİM KART
Hırvatistan’da Hazır Sim Kart Fiyatları Uygun
Öncelikle Turkcell günlük (34,90 TL), Vodafone (29,90 TL) ve Türk Telekom (34,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz.
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda A1 , Hrvatski Telekom, T2 şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 2 GB’lik sim kart 30 HRK (25 TL)’dir. Ben 30 gün geçerli A1 operatörünü tercih ettim. İçinde 2 GB İnterneti olan bu sim kartın ücreti ise 30 HRK (25 TL)’dir. Ortalama tüm operatör fiyatları aynıdır. Daha düşük yada daha yüksek paketlerde mevcut olup sim kart alacağınız yerden Pasaportunuzla aktivasyon yaptırmanız gerekmektedir.
Sim kart fiyatları ve Tarifeler ile ilgili ayrıntılı bilgi için burayı tıklayabilirsiniz.
Zagreb’de bir çok yerde WİFİ (Kablosuz Bağlantı) bulunmaktadır.
MARKET – ALIŞVERİŞ
Zagreb’de Lidl Marketleri Oldukça Uygun
Çok sayıda Süpermarketin bulunduğu Zagreb LIDL, Konzum ve Kaufland en uygun olanlarıdır.
KREDİ KARTI
Kredi Kartı Hemen Heryerde Kullanılmakta
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar vardır.
HALK VE RESMİ DİL
Son Dünya Kupası İkincisi Hırvatistan
İnsanlar ilk bakışta size soğuk gibi görünsede genelde yardımsever kişilikleri ile öne çıkmaktadırlar, Hırvatistan 1 Temmuz 2013 yılında AB üye ülkesi olmuştur, Resmi dil Hırvatça’dir. Ayrıca diğer balkan dilleri (Slovence, Sırpça, Makedonca, Boşnakça) bilen bir kişide Hırvatlarla oldukça kolay bir şekilde iletişim kurabilmektedir. İngilizce özellikle genç nesil tarafından bilinmektedir. Orta yaş üstü insanlar pek ingilizce bilmemektedir.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
Bazı Döviz Büroları Türk Lirasıda Bozmakta
Döviz bozdurmak içim Ana meydan civarındaki döviz bürolarını yada bankaları tercih edebilirsiniz. Özellikle İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde Döviz bürolarından Hırvat Kunası (HRK) bulabilmeniz mümkündür. Zagreb’de bazı döviz büroları Türk Lirasıda bozmaktadır. Fakat döviz bürolarındaki komisyon durumlarına dikkat etmeniz ve para bozdurmadan önce mutlaka sormanız gerekmektedir.
SAĞLIK
Sağlık Hizmetleri Orta Düzeyde…
Zagreb’de Hastaneler, gerek donanım, gerek personel nitelik ve sayısı bakımından uygun koşullara sahiptirler.
Ülke için herhangi bir zorunlu aşı uygulaması yoktur.
Hangi ülkeye giderseniz gidin mutlaka Seyahat sağlık sigortası yaptırın! Yurtdışında tedavi masrafları oldukça yüksektir.
Bu aşılar ile ilgili ayrıntılı bilgi ve tedavi olabileceğiniz hastane listesine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
İÇME SUYU
Ülkede Musluk Suyu İçilebilmekte.
Ülkenin genelinde musluk suyu içilebilmekte olup, doğal kaynak suları da geniş ürün yelpazesiyle mevcuttur. Şehir şebeke suyunun temiz olduğu söylenmekle birlikte, ambalajlı su tercih edilebilmektedir. Marketlerden ve su dağıtım firmalarından damacanayla su temin etme imkanı da bulunmaktadır.
GÜVENLİK
Toplu Taşıma Araçlarında Dikkatli Olunmalı.
Hırvatistan her ne kadar dünyanın en güvenli 33. Ülkeside olsa ülkede özellikle Issız bölgelerde ve toplu taşıma araçlarında bazı hırsızlık/Gasp vakalarına az da olsa rastlanabilmektedir. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca Şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Akşam saatlerinde özellikle ıssız bölgelerde dolaşılmaması tavsiye edilmektedir.
ARAÇ KİRALAMA
Araç Kiralama Fiyarları ortalama Günlük 100 Kuna
Zagreb’de gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan çok sayıda kiralama şirketlerini düşünebilir yada gelmeden online olarak araç kiralayıp havalimanından teslim alabilirsiniz… Şehirde toplu taşıma ağı oldukça gelişmiştir. Ayrıca Zagreb’de Park yeri bulmakta büyük sorun teşkil etmektedir. Özellikle yaz aylarında Trafik çok yoğun olabilmektedir. Benim tavsiyem şehirde bulunan toplu taşıma sistemlerini kullanmanız yönünde olacaktır. Benzin 1 Lt 8 HRK (6 TL) civarındadır.
HAVA DURUMU
Hırvatistan için En Uygun Dönem Nisan-Ekim Arası
Karasal iklim mevcuttur, Ülkenin güney kesimlerinde Akdeniz ikliminin etkileri görülmektedir. Yazları sıcak, Kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Akşamları bazen serin olabilmektedir. Bunu bilerek gelmenizi tavsiye ederim…
ZAGREB’DE GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
Zagreb’de görülmesi gereken birçok tarihi ve turistik yapı bulunmaktadır ve bunların bir çoğu birbirine yakın mesafede bulunmaktadır. Görülmesi gereken en önemli yerler ise şunlardır;
BAN JELACIC MEYDANI
Zagren Ban Jelacic MeydanıZagren Ban Jelacic Anıtı
Her şehrin bir merkezi ve kalbinin attığı bir noktası vardır Zagreb kent merkezinde bulunan Ben Jelacic meydanı için de bunu söylememiz mümkündür. Günün her saati Yerel halk ve turistler tarafından ziyaretçi akınına uğrayan meydan Zagreb’de görülmesi gereken bir çok noktaya da oldukça yakın konumdadır.
Zagreb’in eski şehir merkezlerinden Gradec ve Kaptol’un altında ve Dolak Pazarı’nın hemen güneyindeki Ilica ile kesişim noktasında, kuzeyden Radićeva Caddesi, kuzeyden Splavnica ve Harmica, kuzeydoğudan Bakačeva, Jurišićeva caddelerinin ortasında yer alan bu cadde şehrin kalbi olarak nitelendirilmektedir.
Meydanın Tarihine şöyle bir gözatmamız gerekirse: 17. yüzyıldan beri var olan bu meydanın İlk adı Harmica idi. 18. yüzyıldan kalma en eski ve ayakta kalan bina, Ban Jelačić Meydanı’nda yer almaktadır.
1848’de, meydan bugünkü adıyla yeniden adlandırılmıştır. Avusturyalı heykeltıraş Anton Dominik Fernkorn tarafından yapılan at üstündeki Josip Jelačić heykeli, Zagreb konseyinin büyük protestolarına rağmen 19 Ekim 1866’da Avusturyalı yetkililer tarafından bugünkü yerine konumlandırılmıştır.
1946’da meydanın adı Trg Republike (Cumhuriyet Meydanı) olarak değiştirildi. Jelačić’in heykeli, 1947’de Yugoslavya’nın yeni Komünist hükümetinin kendisini “yabancı çıkarların hizmetçisi” olarak kınadığı için kaldırılmıştır ve tekrar konana kadar Gliptoteka Antun Bauer galeri mahzeninde tutulmuştur.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra meydandan geçen araba trafiği yoğunlaşmıştır ve 1975 yılı itibari ile meydana arabaların girişi yasaklanmıştır.
1987 Yaz Universiade (Dünya Üniversite Oyunları) Zagreb’de yapılmıştır. Şehir bu etkinliği kenti yenilemek ve canlandırmak için kullanmıştır. Meydan taş bloklarla restore edilmiş ve şehir merkezindeki yaya bölgesinin bir parçası yeniden yapılmıştır.
11 Ekim 1990’da, Yugoslavya’nın dağılması sırasında ve 1990’da Hırvatistan’da yapılan seçimler sonrasında ve Jelačić’in tarihi rolü yine olumlu olarak kabul edilmiş ve heykel meydana tekrar monte edilmiştir, Josip Jelačić’ten sonra meydanın adı ikinci adıyla tekrar değiştirilmiştir.
Jelačić Meydanı, Zagreb’deki insanlar için en yaygın buluşma yeridir. Yaya bölgesinin bir parçası olarak, arabaların girişi yasaktır ancak tramvayların ana merkezidir. ZET tramvay hatları 1, 6, 11, 12, 13, 14, 17, gündüz, 31, 32 ve 34 gece geçmektedir.
Günümüz meydanında klasisizm, ayrılık ve modernizmden farklı mimari üsluplara ait binalar bulunmaktadır. Birçoğunda yenileme gerektiren antika cepheler vardır. Bu, yapımcıları büyük afişlerle kapsayan reklamverenler için ortak bir hedef haline getirmiştir.
Meydan, doğu kısmında yer alan Manduševac çeşmesine sahiptir.
ZAGREB KATEDRALİ
Zagren Katedrali Balkanların En Büyüklerinden.Zagreb Katedrali
Şehir merkezindeki Kaptol’de bulunan Zagreb Katedrali Roman Katolik kilisesidir ve yalnızca Hırvatistan’daki en yüksek bina değil, aynı zamanda Alpler’in güneydoğusunda bulunan Gotik tarzdaki en anıtsal binadır. Mary’nin Varsayımına göre, Saint Stephen ve Saint Ladislaus krallarına adanmıştır. Katedral tipik olarak Gotiktir, kutsallığı olduğu gibi, mimari değeri de yüksektir. Önde gelen kuleleri, şehrin çoğu yerinden görülebileceği için simge yapılar arasında kabul edilmektedir.
1093’te Kral Ladislaus (1040-1095), piskoposun sandalyesini Sisak’tan Zagreb’e getirdiğinde, mevcut kiliseyi bir katedral olarak ilan etmiştir. Katedraldeki inşaat ölümünden kısa bir süre sonra başlamış ve 1217’de tamamlanmıştır ve Macaristan Kralı Andrew II tarafından kutsanmıştır. Bina, 1242’de Moğollar tarafından tahrip edilmiş, ancak birkaç yıl sonra piskopos Timotej (1263-1287) tarafından yeniden yapılmıştır. 17. yüzyılda, güney tarafına kuvvetlendirilmiş bir rönesans gözetleme kulesi inşa edilmiştir ve Osmanlı tehdidi nedeniyle askeri bir gözlem noktası olarak kullanılmıştır.
Katedral 1880 Zagreb depreminde ağır hasar görmüş ve Ana nef çökmüştür. Neo-Gotik tarzdaki katedralin restorasyonu, katedrali bugünkü haline getiren Hermann Bollé tarafından yönetilmiş ve tamamlanmıştır.
Katedral, 1993 yılında verilen Hırvat 1000 kuna banknotunun arka tarafına tasvir edilmiştir.
Kapıya bakıldığında, bina 46 metre genişliğinde ve 108 metre yüksekliğindedir. Katedral, Hırvat heykeltraş Ivan Meštrović tarafından yapılan Mesih ile Kardinal Aloysius Stepinac kabartmasını içermektedir. Katedral, 5 Haziran 2011 tarihinde Papa Benedict XVI tarafından ziyaret edilmiş ve burada Pazar Vespers’ı kutlanmıştır ve Kutsal Aloysius Stepinac’ın mezarı önünde dua etmiştir.
ST. MARK’S KİLİSESİ
Zagreb St. Marks Kilisesi
13. yüzyıldan kalma San Marco Kilisesi, San Marco meydanında bulunan Zagreb’in en sembolik yapılarından biridir. 1880 yılında inşa edilen renkli çinili çatısında, sol tarafta Hırvatistan, Dalmaçya ve Slavonya ortaçağ arması ve sağda Zagreb amblemi bulunmaktadır. Sığ nişlerde 15 figürden oluşan Gotik portal, 14. yüzyılda yontulmuştur. İç kısımda İvan Meštrović tarafından yapılan heykeller yer almaktadır. Kilise yalnızca İbadet zamanlarında açıktır.
DOLAC PAZARI
Pazar Öğleden Sonra Saat 3 Civarında Dağılıyor.
Dolac, Hırvatistan’ın Zagreb kentindeki Medveščak şehir bölgesi Gornji Grad’da bulunan bir çiftçi ve köylü pazarıdır. Dolac, geleneksel açık pazarın tezgahlarla ve aşağıda korunaklı bir pazarla birleşmesiyle tanınan, Zagreb’de en çok ziyaret edilen ve en iyi bilinen çiftçi pazarıdır. Zagreb, Gradec ve Kaptol’ün en eski bölgeleri arasında, ana şehir meydanı Ban Jelačić Meydanı’na sadece birkaç yüz metre uzaklıktadır. Dolac pazarı kentin ana meydanının hemen arkasında merkezi bir konumda yer almaktadır.
Şehrin en eski pazarlarından olan dolac, günlük pazar olarak 1926’dan beri kentin en önemli ticaret bölgesi olmuştur. Çevredeki köylerden çiftçiler, ev yapımı yiyeceklerini ve çok taze meyve ve sebzelerini satmaya başlamıştır. Alt kattaki kapalı pazarda kasaplar, balık satıcıları ve yaşlı bayanlar özellikle şehrin en ünlü yiyeceği olan bay i vrhnje (peynir ve krema) satmaktadır. Çiçekler ve danteller de yaygın olarak satılmaktadır. Yenilenmiş balık pazarı olan ribarnica’da, pazartesi hariç her gün taze ürünler satılmaktadır.
LOTRSCAK KULESİ
Kule Size Muhteşem Zagreb Manzarası Sunuyor.Kuleye Çıkmak isterseniz Funikülerde Mevcut.Kulenin Bulunduğu Nokta
Lotrščak Kulesi, Gradec veya Gornji grad (Yukarı Şehir) olarak adlandırılan eski bir kesiminde bulunan bir kuledir. 13. yüzyıla inşa edilen kule, Gradec şehir duvarının güney kapısını korumak için inşa edilmiştir. Adı, 1646’da kasaba kapılarının kapandığını bildirmek için kuleye asılmış bir zile atıfta bulunan “hırsızlar zili” anlamına gelen Latin campana latrunculorum’dan türetilmiştir.
Efsaneye göre; Yüz on yıldan fazla bir süredir kule içerisinde bulunan top, Lotrščak kulesinin tepesinden, tam da öğle saatlerinde, Zagreb tarihinin bir olayının anısına her gün ateşlenmektedir. Efsaneye göre, tam öğle vakti, Grič canonu Lotrščak’tan Sava’nın karşısındaki Türk kampına bir top ateşlemiş ve aşçının bir tepside Paşa’ya götürdüğü bir horozu (ya da hindiyi) havaya uçurmuştur. Bu olaydan sonra Türkler dağılmış ve Zagreb’e saldırmamıştır.
Bir zamanların ana kent kulesi, şimdi Zagreb’in ticari markalarından birisi halini almıştır. Kentin savunma sistemi içinde en iyi korunmuş yapı olan Kule Zagreb ve yakın çevresinin harika manzarasını sunmaktadır. Kale, 18. yüzyılın ortalarında inşa edilmiştir ve şehir kapıları kapanmadan önce her gece çalan “içerdeki çan,“ campana latrunculorum ”ya da“ hırsızların çan ”olarak adlandırılmıştır.
GORNJI GRAD (YUKARI ŞEHİR)
Zagreb Yukarı Şehir (Gornji Grad)
Gornji Grad – Medveščak çok sayıda tarihi mekan ve turistik atraksiyona sahip bir bölgedir. İki ayrı ortaçağ Zagreb’i olan Gradec ve Kaptol, günümüzün Yukarı Şehri’ni oluşturmaktadır ve her ikisi de bu bölgenin bir parçasıdır. Kentin Katedrali, San Marco Kilisesi ve Hırvat Parlamentosu, popüler yaya caddesi Tkalčićeva’nın olduğu Gornji Grad’da bulunmaktadır. Ayrıca, 1876 yılından bu yana inşa edilen ve kentin kuzeyindeki anıtsal mezarlık Mirogoj gibi en eski tarihi şehirlerin dışında kalan diğer önemli nesneler de vardır.
Diğer dört ilçe ile sınırlandırılmıştır bunlar: güneyde Donji Grad, batıda omeromerer, doğuda Maksimir ve kuzeyde Podsljeme’dir.
DONJI GRAD
Zagreb Aşağı Şehir
Donji grad, Zagreb’in 17 şehir bölgesinden biri. Şehrin orta kesiminde yer almaktadır ve 37.024 nüfusu bulunmaktadır. İlçenin resmi adı nadiren kullanılmaktadır çünkü “centar”, Gornji Grad-Medveščak ilçesinin bazı güney bölgelerini içermesine rağmen, çoğu Zagreb halkı tarafından centar (merkez) olarak adlandırılmaktadır.
Şehir bölgesi, 14 Aralık 1999’da Zagreb Şehri Şehir meclisi tarafından kurulmuştur ve önceden aynı isimde bir belediye de bulunmaktaydı ve daha sonra kentin en uzun kısmı Centar ve Medvescak belediyeleri arasında bölünmüştür. Bu alan hala Zagreb’in en yoğun yerleşim yeri olmasına rağmen, son nüfus sayımı verileri bu alanın yerleşim işlevini kaybettiğini göstermektedir. Zengin iş, kültürel ve çeşitli kamusal durunlar nedeni ile bu bölge her geçen gün özelliğini kaybetmektedir.
Bölge, Yukarı Şehir’in güneyinde demiryolu hattına, batıda Avusturya tarafına, doğuda Heinzelova’ya kadar uzanmaktadır. Geleneksel merkez, Tren istasyonunun yanında bulunan Ban Jelačić Meydanı’dır.
Çoğu yapılar 19. yüzyılda inşa edilmiş ve 20. yüzyılın ilk yarısında Drašković’in doğusunda yer almaktaydı. Batı kısmı çok kentleşmiş ve doğudan inşa edilmiştir. Kenarlarda yavaş yavaş kaybolan endüstrinin kalıntıları bulunmaktadır. Zagreb’deki önemli toplama, ticaret, kurum ve müze yerlerinin çoğunu içermektedir.
TKALCICEVA CADDESİ
Zagreb Tkalciceva Caddesi
Tkalčićeva Caddesi, Zagreb şehir merkezinin merkezi aynı zamanda en kalabalık caddesidir. Merkez Ban Jelačić Meydanı’nın çevresinden, Küçük Sokak (Mala ulica)’nın kuzey ucuna kadar uzanan cadde, batıdaki Gornji Grad ile doğudaki Nova Ves arasında kalmaktadır.
Bugünkü caddenin ortaya çıkmasından yüzyıllar önce, Tkalčićeva Caddesi’nin güzergahı Medveščak deresi tarafından çevrelenmekteydi. Medveščak (o dönemde Crikvenik veya Cirkvenik olarak da adlandırılır), kentin ilk günlerinden beri sayısız su değirmeni bulunan Zagreb endüstrisinin merkezi olmuştur. Su değirmenleri, Zagreb’in ilk kumaş, sabun, kâğıt ve likör fabrikalarının ve daha sonra hayvan derisi endüstrisinin inşasına yol açan Zagreb endüstrisinin gelişmesine neden olmuştur. Su değirmenleri genellikle ikiz şehirler olan Kaptol ve Gradec arasındaki davalara konu olmuştur. 1392 barış antlaşması, bugün Medvedgradska Sokağı’nın güney ucu ile Ban Jelačić Meydanı arasında kalan ve şehir içinde sadece iki değirmen bırakan ortak şehir sınırı boyunca yeni su değirmenlerinin kurulmasını yasaklanmasıyla bu davalar ortadan kalkmıştır. Her iki değirmen de bir Cistercian manastırına aitti. Ancak, her ikisi de 1898’in derenin kaplanması sırasında dağılmışlardır.
Günümüzde şehrin en önemli caddesi konumunda olan bu yer sağlı sollu kafelere, Restoranlara, Barlara ve Mağazalara ev sahipliği yapmaktadır.
MAKSIMIR PARK
Zagreb Maksimir Park GirişiZagreb Maksimir ParkZagreb Maksimir Park
Maksimir Park, Zagreb’de bulunan en eski parktır. Kentin kültürel mirasının bir bölümünü oluşturur ve birçok farklı bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır.
1787 yılında kurulan Maksimir Park, Güney-Doğu Avrupa’daki ilk halka açık park olma özelliğini taşımaktadır ve Park, 1794’te adını aldığı Maksimir’in, Zagrebli Piskopos Maksimilijan Vrhovac (1752-1827) inisiyatifi ile açılmıştır. O zamanlar park, kentin eteklerinde bulunmaktaydı ancak bugün şehrin pek çok mahallesini çevrelemektedir. Eskiden yoğun bir gürgen ormanı ve meşe ağaçları ile çevrili olan bu parkta günümüzde çok sayıda farklı ağaç ve endemik bitki türleri bulunmaktadır. Toplamda 1.005 dönümden daha büyük bir alana sahiptir.
Şehir merkezinden biraz uzakta kalan bu Parka ulaşmak için 4, 5, 7, 11, 12 numaralı tramvayları kullanabilirsiniz. İnmeniz gereken durak ise Bukovačka’dır. Parkın içinde bir de hayvanat bahçesi bulunmaktadır.
ZAGREB KIRIK KALPLER MÜZESİ
Zagreb Kırık Kalpler MüzesiZagreb Kırık Kalpler Müzesi
Zagreb Kırık Kalpler Müzesi
Bugüne kadar bu formatta bir müzeyi ilk kez ziyaret etme fırsatı yakaladım. Kırık İlişkiler Müzesi Zagreb şehir merkezinde başarısız aşk ilişkilerine adanmış bir müzedir. Sergide eski sevgililerden kalan kişisel nesneler bulunmaktadır.
Müze, önceleri bağışlanan eşyalar ile gezici bir koleksiyon olarak hizmet verdi. Belirli bir zamandan sonra Zagreb’de bugünkü yerine taşındı. 2011’de Avrupa’nın en yenilikçi müzesi Kenneth Hudson Ödülü’ne layık görüldü.
Müze, Zagreb merkezli iki sanatçı, bir film yapımcısı Olinka Vištica ve bir heykeltraş olan Dražen Grubišić tarafından kuruldu. Dört yıllık aşk ilişkileri 2003’te sona erdikten sonra, iki kişi, kişisel eşyalarını barındıracak bir müze kurma konusunda birbirine şaka yaptı. Grubišić, üç yıl sonra, bu kez ciddi anlamda Vištica ile temasa geçti. Arkadaşlarından parçalanmalarından geride kalan nesneleri bağışlamalarını istedi ve koleksiyon doğdu. İlk defa 2006 yılında, 41. Zagreb Salonunun bir parçası olarak Glyptotheque Zagreb’de sergilenmiştir.
Müze hergün 09:00-21:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Zagreb’de ki Hırvat Ulusal Tiyatrosu, genellikle HNK Zagreb olarak da adlandırılan, bir tiyatro, opera ve bale binasıdır.
Tiyatro, 1836’da inşa edilen ve bugünkü Eski Belediye Binası içersine yerleştirilen ilk şehir tiyatrosundan evrimleşmiştir. Tiyatro, ilk olarak 1860’ta Hırvat Ulusal Tiyatrosu olarak kurulmuş ve 1861’de, devlet desteği almaya başlamıştır. 1870’de tiyatroya bir opera gösterileride eklendi ve 1895’te bugün bulunduğu Zagreb’in Aşağı Mahallesinde Hırvatistan Cumhuriyet Meydanında bulunan yeni amaçlı binasına taşındı.
Avusturya-Macaristan imparatoru Franz Joseph, 1895’te kenti ziyareti sırasında bu yeni binanın açılışını yapmıştır. Binanın kendisi ünlü Viyana mimar Ferdinand Fellner ve firması Viyana’da birkaç tiyatro inşa etmiş olan Herman Helmer’ın projesiydi. Binanın 100. yıldönümü kutlamaları 14 Ekim 1995 tarihinde yapıldı.
Tiyatronun girişinde, 1905 yılında Hırvat sanatçı ve heykeltıraş Ivan Meštrović tarafından tasarlanan duvar çeşmesi The Life of Source (Zdenac života) bulunmaktadır.
Hırvatistan’ın önde gelen sanatçılarının çoğu bu tiyatroda çalışmıştır. İlk menajeri ve oyun yazarı, ilk milli şef olarak Ivan Zajc ile birlikte Hırvat ulusal canlanma hareketinin önde gelen bir aktivisti olan Yunan-Hırvat şair Dimitrija Demeter’di. Jakov Gotovac, 1923’ten 1958’e kadar Tiyatronun opera şefliğini yaptı. Ünlü Hırvat tiyatro yönetmeni Branko Gavella, ilk Hırvat balerin Mia Čorak kariyerine bu tiyatro’da başlamıştır.
Tiyatro ayrıca Franz Liszt, Sarah Bernhardt, Franz Lehár, Richard Strauss, Gérard Philipe, Vivien Leigh, Laurence Olivier, Jean-Louis Barrault, Peter Brook, Mario Del Monaco, José Carreras gibi birçok uluslararası sanatçının sahne performanslarınıda izleyicileri ile buluşturmuştur.
Split, Rijeka, Osijek, Varaždin ve Zadar’da da Hırvat Ulusal Tiyatroları bulunmaktadır.
PLITVİCE GÖLÜ ULUSAL PARKI
Plitvice Gölü
Plitvice Gölleri Milli Parkı, Hırvatistan’daki en eski ve en büyük milli parklardan biridir. Ayrıca bu milli park, 1979’da UNESCO Dünya Mirası listesine Eklenmiştir.
Milli park 1949’da kurulmuştur ve Bosna-Hersek sınırında, orta Hırvatistan’ın dağlık karstik bölgesinde yer almaktadır. Milli park alanından geçen önemli kuzey-güney yolu, Hırvat iç kesimlerini Adriyatik kıyı bölgeleriyle birleştirmektedir.
Korunan alan 296.85 kilometrekare (73.350 dönüm) üzerindedir. Bu alanın yaklaşık% 90’ı Lika-Senj İlçesi’nin bir kısmı, geri kalan% 10’u ise Karlovac İlçesi’nin bir parçasıdır.
Her yıl 1 milyondan fazla ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir. Giriş ücreti yetişkinler için 60 Kuna – 250 Kuna arasında mevsimine göre değişmektedir.
Mimara MüzesiMimara Müzesi Önünde Bir de Park VarMüzede Çok Sayıda Sanat Eseri Var
Mimara Müzesi, Başkent Zagreb kentinde bulunan bir sanat müzesidir. Roosevelt Meydanı’nda, Wiltrud ve Ante Topić Mimara’nın koleksiyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. Resmi adı, Ante ve Wiltrud Topić Mimara’nın Sanat Koleksiyonu’dur.
Thomas Hoving’e göre, ” Mimara’nın başyapıtları, kendisi ve kiraladığı sahte kişiler tarafından üretilen yüzde 95’i sahte eserlerdir.”
Toplam 3.700 değişik sanat eserinden 1.500’den fazla sergi, tarih öncesi dönemden 20. yüzyıla kadar kalıcı eserlerden oluşmaktadır. En ünlü sergilerden bazıları Lorenzetti, Giorgione, Veronese, Canaletto, Hollandalı ustalar Van Goyen, Ruisdael’in 60 resmi, Flaman ustaları Van der Weyden’in 50 eseri, Bosch, Rubens, Van Dyck’ın 30 eseri. İspanyol ustalar Velázquez, Murillo, Goya, Alman ustalar Holbein, Liebermann, Leibl’den 20 tabloya, İngiliz ressamlar Gainsborough, Turner, Bonington’a 30 tablo ve Fransız ustalar Georges de La Tour, Boucher, Chardin’den 120’den fazla tablo , Delacroix, Corot, Manet, Renoir, Degas. Çizim koleksiyonunda Bronzino, Guardi, Claude Lorrain, Le Brun, Oudry, Greuze, Géricault ve Friesz’den 200 çizim yer almaktadır. Müze 1987 yılında açılmıştır. Binanın kendisi 19. yüzyıldan kalma olup, bir Zagreb mimarı Kuno Waidmann tarafından denetlenen bir müzeye dönüştürülmüştür; Daha önceleri ise bir spor salonuydu.
Kamenita Vrata Kapısı (Taş Kapı)Kamenita Vrata Kapısı (Taş Kapı)
Türkçe anlamı Taş kapı olan Kamenita Vrata, Zagreb’in en iyi korunmuş ve en eski anıtlarından biridir. Geçişli dikdörtgen şeklinde bir yapıdır. Zagreb’in savunma sisteminin bir parçası ve bugün hala var olanlardan sadece birisidir. 13. yüzyılda inşa edilmiş ve 1760 yılında bugünkü halini almıştır. Kapının geçişinde, bozulmamış görüntüye göre, kentin koruyucusu Taş Kapının Annesi imgesiyle bir şapel bulunmaktadır. 1731 yılında büyük bir yangında büyük hasar görmüştür.
Taş kapı, Seno’nun romanı Zlatar’ın altınına (1871), Zagreb’deki kuyumcu Krupic’e ve Kamenita Caddesi’nde yaşayan kızlarına karşı kapatılmıştır. Bu tarihi romanın yapıtının yeri, batı cephesindeki niş içinde yer alan bir kadın heykeli “Zlatar’ın altını” ile işaretlenmiştir. Heykel, Ivo Kerdić’in (1881 – 1953) modern bir heykeltraşın eseridir. Taş kapılar, Hırvatistan Cumhuriyeti’nin kültürel mirasıdır.
ST. FRANCIS KİLİSESİ
St. Francis KilisesiSt. Francis Kilisesi
Aziz Francis Kilisesi, Kaptol Meydanı’nın kuzey-batı tarafında, meydanın kuzeye giden bir caddeye daraldığı yerde bulunmaktadır.
Bu büyük kilisenin 13. yüzyılda inşa edilmiş olmasına rağmen, Fransiskanların daha önce bu bölgede yaşadıkları düşünülmektedir.
Orta Avrupa’nın en kaliteli Fransisken sakral binalarından biri olarak kabul edilmektedir ve Gotik tarza sahiptir. Çapraz kemerli bir tavana sahiptir.
St.Frances Şapeli, St.Frances’in ömrünü gösteren boyalı kartonlarla ve plastik olarak ifade edilen bitki motifleri ve meleklerle süslenmiştir. Tuhaflık unsurları ile birlikte alçı bezemelerinin erken barok çevrimi 1683 yılına aittir. Kilise ve manastır, 1880 depreminden sonra, bina orijinal Gotik tarzında tamamen yenilenmiştir. Daha sonra kiliseye yeni bir yüksek çan kulesi eklenmiştir. Yeniden yapılanma sırasında, kilisenin Kaptol tarafına bir Çarmıha Gerilmiş İsa Şapeli inşa edilmiştir.
1936’da günümüzün Komedija Tiyatrosu adı verilen Fransiskanlar Holü’nün inşası manastırın güney tarafında, Kaptol ve Opatovina arasında başlamıştır. Kilisenin ana neo-gotik sunağı, Celestin Medoviç’in eseri olan St.Francis adlı resmi içermektedir. Apsis’teki vitray pencereler, St.Francis Çiçekleri’nden esinlenilen motiflerle ressam Ivo Dulcic’in (1960) eseridir.
STROSSMAYER GEZİNTİ BÖLGESİ
Strossmayer Gezinti Bölgesi Tam Lostrack ÖnündeZagreb ManzarasıGezinti bölgesinde Küçük Bir Mola Verilebilir
Strossmayer gezinti bölgesinde, Zagreb’in muhteşem manzarasının tadını çıkaracak ve barışı ve sevgiyi yeniden keşfedeceksiniz.
Zagreb’in ortaçağ savunma duvarlarının kalıntıları boyunca uzanan bu yer Muhteşem Zagreb manzarası ile ün kazanmıştır. Lotrščak Kulesi’nin hemen altından başlamaktadır. Öğlenleri Grič Cannon top atışları icra edilmektedir.
Yürürken sonsuza dek Zagreb’e bakan bir bankta oturan bir Hırvat şair Anton Gustav Matoš’a’da rastlayacaksınız.
Strossmayer mesire kestane ağaçları ile dolu, güzel yemyeşil bir bölgedir. Bu nedenle sıcak yaz gecelerinde harika bir serinlik sağlamaktadır.
HEDİYELİK EŞYA
Zagreb Doğal Balları ile ünlü
Zagreb’de özellikle Ana meydan ve Tkalciceva Caddesi çevresinde, Çok sayıda hediyelik eşya alabileceğiniz dükkanlar ve Seyyar hediyelik eşya satıcıları bulunmaktadır. Hırvatistan’ın ünlü çiçek ballarından alabilirsiniz.
Magnetler 10 Kuna ( 8.5 TL) arası kalitesine göre değişmektedir.
ZAGREB GECE HAYATI
Zagreb Hafta Sonları Çok Canlı Bir Şehir
Zagreb oldukça canlı sayılabilecek bir gece hayatına sahiptir. Özellikle hafta sonları eğlence sabahlara kadar devam etmektedir. Zagreb’de eğlence merkezleri Tkalciceva Caddesi çevresinde toplanmıştır. Çok sayıda gece kulubü, Bar, Kafe ve Pub’lar bu bölgelerde bulunmaktadır. Zagreb’de ortalama Club giriş ücretleri 50 HRK (41 TL)’dir. Ayrıca Kulüplerinden birçoğunda sıkı kıyafet kontrolleri yapılmaktadır. Erkekler için gömlek, Pantolon ve Çok spor olmayan ayakkabılar ile girişlere müsaade edilmektedir. Tişört, Şort, Terlik vb. İle girişlere müsaade edilmemektedir. Ayrıca Kulüp girişlerinde bazen çok uzun sıralar olabilmektedir.
ZAGREB ÖNEMLİ GECE KULUPLERİ
DEPO CLUB
Depo Klub Daha Çok Gençler Tarafından Tercih Ediliyor
Çok büyük olmasada Zagreb halkının hafta sonları yoğun ilgi gösterdikleri klubların başında gelmektedir. Çoğu Cuma ve Cumartesi günleri sabah saat 6’ya kadar Ağırlıklı olarak tekno müzikler çalmaktadır.
Tren istasyonunun güneyinden 15 dakikalık yürüme mesafesindeki Boogaloo, 1980’lerin ortalarında Laibach ve Einstürzende Neubauten tarafından yapılan, seminal gösteriler sahnesi bulunan eski bir sinema ve kültür merkezinde açılmış canlı bir mekandır. Çeşitli retro parti programları, ev veya tekno DJ’leri ve canlı uluslararası Metal Müzik gecelerine ev sahipliği yapmaktadır.
Pazartesi’den Perşembe’ye 9.00-16.00, Cuma ve Cumartesi günleri ise 23.00-07:00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Adres: Vukuvora 68
Ayrıntılı bilgi ve Online rezervasyon için https://www.yaltaclub.com web sitesini inceleyebilirsiniz.
TABOO CLUB
Eğlence için İdeal Bir Klub
Taboo Club, Oldukça güzel bir ambiansı olan Zagreb’in en ünlü mekanlarından birisidir. Hotel Esplanade ve tren istasyonuna komşu olan, şehrin ortasında yer alan bu mekan size Kusursuz ses sistemleri ve göz kamaştırıcı ışık gösterileri ile sınırsız bir eğlenceyi vaad etmektedir. Sadece Cuma ve Cumartesi geceleri açık olan bu yer sabaha kadar açıktır.
Adresi: Grgura Ninskog 2
THE GARDEN BREVERY
Zagreb’de Bar Tarzı Sevenler için Hoş Bir Mekan
Eğer çok gürültülü yerlerden ve Klublardan hoşlanmıyorsanız burası tam size göre, Zagreb’in sanayi merkezinin doğusundaki eski bir kırmızı tuğla fabrikasında bulunan The Garden, hip-hop efsanelerini ve uluslararası DJ’lerin her hafta sonu sahne aldığı hoş bir mekan.
Adresi: Slavonska avenija 22f
Önemli etkinlikler dışında Gece 02:00’a kadar açık.
ZAGREB MUTFAĞI
Zagreb, Balkan kültürünün etkisi ile çok sayıda lezzetli yemeklere ev sahipliği yapmaktadır. Hırvatistan’ın yerel tadlarını bulabileceğiniz çok sayıda restorant bulunmaktadır.
1. SIR I VRHNJE
Bir Çeşit Ekşi Peynir
Süzme Peynir ve Ekşi Kremanın karışımı ile yapılan bir çeşit yöresel lezzet olan bu peyniri tatmak için tek yapmanız gereken; İki malzemeyi karıştırmak, biraz sarımsak, tuz ve öğütülmüş tatlı kırmızı biber eklemek ve yemektir.
Zagreb yakınlarındaki bir Hırvat bölgesi olan Zagorje İlçesinden Janko adında bir çiftçi ile ilgili gerçekten eğlenceli ve popüler bir şarkı vardır. Şarkı acele edip Zagreb’e giden bir köylünün trene binmesini ve şehre gitmesi gerektiğini anlatmakta ve tesadüf eseri bu lezzeti nasıl bulduğunu anlatmaktadır.
Bu peyniri şehir merkezinde bulunan halk pazarları ve marketlerden temin edebilirsiniz.
2. ŠTRUKLI
Biraz Su Böreğini Andırmakta
Süzme peynir ve Ekşi krema ile doldurulmuş hamur İle yapılan bu yöresel lezzet bir nevi krep gibi gözüksede tadındaki ekşilik ile sizde farklı hisler bırakmakta.
Süzme peynir ve ekşi kremadan bahsetmişken, bu iki bileşenin bir karışımı da diğer yemeklerin temeli olarak işlev görmektedir. Štrukli onlardan biridir ve Süzme peynir ve ekşi krema ile doldurulmuş özel bir hamur türüdür. Genelde Hırvatların evde hazırlamayıp dışarıda tüketmeyi tercih ettiği Štrukli’nin tatlı ve tuzlu olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Fakat Pek çok restoran bunu tatlı olarak sunmaktadır bunlardan en meşhuru “La Struk” adında şirin bir yerdir. Burada štrukli’den başka bir şey bulunmamaktadır.
Adres: Skalinska ul. 5 10000, Zagreb
Telefon:+385 1 4837 701
Çalışma Saatleri: Haftanın 7 Günü, 11:00-22:00
3. CUSPAJZ
Bizim Yemekleri Andırıyor
Cuspajz; Bizdeki gibi et ve sebzelerin karışımı ile hazırladığımız bir çeşit güveç içinde pişirilen ve hırvat mutfağının en önemli yemekleri arasında bulunan bir çeşit et yemeğidir. Genelde Domuz ve Sığır eti ile pişirilen bu yemek Zagreb’de denenmesi gereken önemli bir lezzettir.
4. KNEDLI
Patates içerisine Çeşitli Meyveler Konarak Pişiriliyor
Tatlı patates içerisine erik veya kayısı konarak hazırlanan şekerli hamur tatlılarıdır. Bunu tadabileceğiniz restoran sayısı oldukça azdır ve bulunması nispeten zordur. Çünkü genellikle evde hazırlanırlanan bir tatlıdır. Knedli’nin yapması oldukça kolaydır ve bu bir Tatlı olmasına rağmen insanlar bunu bazen öğle yemeklerinde tüketmektedir.
ZAGREB’E NASIL GELİNİR?
Zagreb’e THY’nin İstanbul’dan hergün Seferleri Var
Zagreb’e Türk Hava Yolları havayollarının direk uçuşları ile yaklaşık 2 Saat’te gelinebileceği gibi Ayrıca Slovenya’nın Başkenti Ljubljana’dan Otobüs ile de buraya yaklaşık 2 saatte gelinebilmesi de mümkündür. Ljubljana-Zagreb arası yaklaşık 144 km’dir. Otobüs Biletleri tek yön 9 Euro’dan başlamaktadır.
ZAGREB’DE KAÇ GÜN KALINMALI?
Zagreb için 2 Tam Gün Yeterli
Zagreb’de ziyaret edilebilecek yerler için 2 tam gün ayırmanız yeterli olacaktır. Gece hayatıylada ünlü bu Başkent için Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Pazar günü dönülmesi yönündedir.
ZAGREB GELMEYE DEĞER Mİ?
Zagreb’e en azından 2 günlük bir plan yapılıp gelinebilir ve her yönüyle bu güzel başkenti görmeye değerdir. Özellikle Eski ve modern mimarinin örnekleri aynı anda sizlere sunulmaktadır.
Zagreb’den sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook Seyahat Fırsatları grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
Sofya Bulgaristan’ın başkenti aynı zamandada en büyük şehridir. Yaklaşık 1,3 milyon nüfusa sahiptir. Balkan yarımadasının merkezinde Bulgaristan’ın batısındaki Sofya Havzasında yer almaktadır. İstanbul-Sofya arası mesafe ise yaklaşık 551 Km’dir.
Daha önce ziyaret etme şansı bulamadığım Bu güzel başkente artık bir hafta sonu ayırmanın vaktinin geldiğine inanarak yola koyuluyorum. İstanbul’dan Sofya’ya gelebilmeniz için Tarifeli uçak seferlerini yada Otobüs yolculuklarını tercih etmeniz gerekiyor ki ben bulmuş olduğum güzel bir kampanya neticesinde Otobüs bileti Fiyatına gidiş-dönüş uçak biletlerimi alıyor ve akşam saatlerinde yola koyuluyorum. Yolculuğum Atatürk Havalimanından yaklaşık 45 dk. sürüyor…
Aziz George Kilisesi
Sofya tarihine şöyle kısaca göz atmamız gerekirse; tarihi eski çağlara uzanan bu başkent’te 7 ve 8. yüzyıllarda, bugünkü merkezin bulunduğu yerde Serdi (Sardi) adında bir Trak kabilesi yaşamıştır. Balkan yarımadasında art arda zaferler kazanan Roma İmparatorluğu Traklar’ın bağımsızlığına son vermiş. Hakimiyetleri altına aldıkları yerlerde idarî ve askeri düzen oturtmaya özen göstermişlerdir ve bu şehre Serdika adını vermişlerdir. Böylece Serdiler’in şehri anlamına gelen Serdika, önemli ticarî ve idarî bir merkez olmuştur.
Doğu Roma İmparatorluğunun kavşak şehri olması itibarıyla Serdika, hep akınlara ve saldırılara maruz kalmıştır. Bu akınlar esnasında şehre büyük ölçüde zarar verilmiştir. Şehir bir daha eski büyüklüğünü elde edememiş, yalnız kale ve bugün başkentin de adı olan Aya Sofya Kilisesi çeşitli tamiratlar görerek ayakta kalabilmiştir.
VI. YY’da Kral Justinianus zamanında, Serdika tekrar Doğu Roma İmparatorluğunun önemli bir şehri haline gelmiştir. Bundan hemen sonra şehir, Balkan yarımadasına hücum eden Slavların akınlarına maruz kalmış ve tamamıyla Slavlaşmıştır. 9. YY’da Serdika adını bir slav ismi olan Sredets’e bırakmıştır. Bu tarihten itibaren Serdika geniş bir alana yayılmış olan Ortaçağ Bulgar Devleti’nin önemli askerî, siyasî ve kültür merkezi haline gelmiştir. Kent 1018’den 2. Bulgar Devleti’nin kurulduğu 1185’e değin Bizans egemenliği altında kalmıştır.
14. yüzyılda Bulgar Devleti’nin Osmanlı hakimiyeti altına girmesiyle, Sofya da 1382’de Osmanlıların eline geçmiş ve Rumeli beylerbeyi buraya yerleşmiştir. Sredets şehri, 14. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın sonuncu çeyreğine kadar Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında kalmıştır. Bu arada 14. yüzyılın sonlarında şehir Sofya ismini almıştır.
Bazı belgelere göre Osmanlılar’ın eline geçtiği yıllarda şehir güzelliğiyle meşhur olup Osmanlı’nın büyük hayranlığını kazanmıştır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda 4 Ocak 1878’de Rus orduları tarafından Osmanlı egemenliğinden kurtarıldıktan sonra, 3 Nisan 1879 tarihinde Bulgaristan’ın başkenti olarak ilan edilmiştir. O dönemde Sofya, savunma tesisatı kuvvetlendirilmiş, meslek ve ticarî bakımdan iyi gelişmiş, zengin bir şehir olmuştur.
Osmanlı hakimiyetinin sona ermesinden sonra, coğrafi konumundan ve ekonomik gelişmeye elverişli olduğundan dolayı, Bulgaristan’ın başkenti ilan edilen şehrin altyapısının gelişmesine ulusal önem verilmiştir. Şehirde çok sayıda bulunan arkeolojik anıtlar, sanat eserleri ve savunma tesislerı, eski Serdika’nın önemli ve gelişmiş bir merkez olduğunu ispatlamaktadır.
Sofya, II. Dünya Savaşı sırasında, Almanların işgal ettiği kent, 1943 yılının sonlarında ve 1944 yılının ilk zamanlarında Müttefik uçakları tarafından bombalanmıştır. 1944’te Sovyet Kızıl Ordu birlikleri tarafından kurtarılmıştır. Sovyet işgalinin bir sonucu olarak, Nazi Almanyasının müttefiki olan Bulgaristan hükümeti devrilmiştir.
Bulgaristan’da 1946 yılında bir Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Bulgaristan Cumhuriyeti’nde kentin görünümünde önemli değişiklikler olmuştur. Sofya’nın nüfusu ülkenin diğer kesimlerinden aldığı göçler nedeniyle artmıştır. Tüm yeni yerleşim alanları Druzhba, Mladost ve Lyulin gibi kentin eteklerinde inşa edilmiştir.
Avrupa Birliğinin en fakir ülkelerinden birisi olan Bulgaristan, Son yıllarda ekonomik anlamda gelişme göstermeye başlamıştır.
VİZE
Bulgaristan veya Schengen Vizesi Gerekmekte.
Bulgaristan TC vatandaşı Bordo (Umuma Mahsus) pasaport sahiplerinden vize istemektedir, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşları ülkeye vizesiz olarak giriş yapabilmektedir, Bulgaristan AB üyesidir. Fakat Schengen üyesi bir ülke değildir. Bu nedenle Bulgaristan vizesi ile sadece Bulgaristan’a ve diğer Schengen üyesi olmayan AB ülkelerine seyahat edebilmeniz mümkündür (Hırvatistan ve Romanya). Geçerli bir Schengen vizeniz olması durumunda Bulgaristan’da vize süreniz kadar giriş yapabilme ve kalma hakkınız bulunmaktadır.
Sofya’ya şahsi aracınızla gelmeyi planlıyorsanız öncelikle yeni tip ehliyetinizin olması gerektiğini size hatırlatmak istiyorum. Yeni tip ehliyetlerinizle AB sınırlarına ilk giriş anından itibaren 6 ay boyunca araç kullanabilme hakkınız bulunmaktadır.( Eski tip ehliyeti olanların Sınır kapılarında bulunan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Bürolarından ücreti karşılığında Uluslararası geçerliliği bulunan Beynelmilel Uluslarası geçerli Sürücü sertifikası alması gerekmektedir).
Buna ilave olarak ayrıca Sınır kapılarından araçlarınız için “Yeşil Sigorta” yaptırmanız gerekmektedir. Yeşil Sigorta (Yeşil Kart Sertifikası), Türk Hükümeti’nin de imzaladığı 1959 tarihli Strasbourg Anlaşması çerçevesinde, yeşil kart sistemi dahilindeki ülkelere, Mali Mesuliyet Poliçesinin uluslararası uzantısı şeklinde, kaza mahalli ilke mevzuatı ve limitleri dahilinde teminat veren, uluslararası, yeşil renkli ve tek formatla düzenlenen bir belgedir.
Poliçenizin düzenlenebilmesi için Taşıt Ruhsatı ve geçerli Türk Trafik Sigortası fotokopilerinin ibraz edilmesi yeterlidir.
Bir diğer husus ise eğer aracınızın geçerli bir kaskosu varsa bunu yurtdışına açtırmanız gerektiğidir. Ayrıca Türkiye’de geçerli trafik sigortanızın Yurtdışında bulunacağınız süre içerisinde geçerli olduğuna dikkat etmeniz gerekmektedir. Yurt dışına çıkmak istediğiniz araç size ait değilse araç sahibinden noter tasdikli bir onay belgesi almanız gerekmektedir.
Araç Avadanlıkları Tam Olmalı!
Yolculuğa çıkmadan önce araçlarınızın tüm bakımlarının eksiksiz olmasına, Yedek Lastiklerinizin bulunmasına, Sağlık çantanızın eksiksiz olmasına, yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında, Trafik ışıklarına, Yayalara, Hız limitlerine ve Park yerlerine dikkat etmeniz sizin ve sevdiklerinizin adına oldukça önemli olacaktır.
HAVALİMANI-ŞEHİR MERKEZİ ULAŞIM
Sofya Havalimanı
Sofya havalimanı şehir merkezinden 33 km uzaklıkta yer almaktadır ve Terminal 1 ve Terminal 2 olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Her iki terminal arasında ücretsiz olarak ring servisler düzenlenmektedir.
METRO
M1 Hattı Kullanılmalı
1 Numaralı metro hattını kullanarak, Sofya Havaalanından şehir merkezine gitmeniz mümkündür. Şehir merkezinde bulunan- “Druzhba” ve “Mladost”, istasyonlarına bu hat ile ulaşabilirsiniz.
Sofya Havalimanı’ndan şehir merkezine yolculuk süresi yaklaşık 18 dakika sürmektedir.
Serdika Metro İstasyonu’ndaki Hat 1’den Hat 2’ye aktarma yaptığınızda yarım saatten daha kısa bir sürede havaalanından Sofya Merkez Otobüs ve Tren İstasyonlarına gidebilirsiniz.
Sofya’dan demiryolu bağlantısı ile Karlovo veya Plovdiv şehirlerine gitmek için Havalimanından iki durak uzaklıktaki Iskarsko Shosse istasyonunda inebilirsiniz.
Sofya metrosu genel olarak haftanın 7 günü 05:30-23:59 saatleri arasında hizmet vermektedir. Sofya metrosu ile ilgili ayrıntılı bilgi ve çalışma saatleri için https://www.metrosofia.com/en/ web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Metro Bileti 1.60 Leva
Metro bilet ücretleri tek yön 1.60 BGN (4.95 TL)’dir. Ayrıca biletlerinizi 10 kullanımlık, 24 saatlik ve 72 saatlik alabilmeniz mümkündür.
Bilet almak için havalimanı çıkışındaki bilet makinelerini veya Bilet gişelerini kullanabilirsiniz. Makineler Bulgar Levası (BGN) ve Kredi kartı kabul etmektedir.
OTOBÜS
84 VE 184 NO’LU OTOBÜS HATLARI
84 ve 184 No’lu otobüsleri kullanarak şehir merkezine (General Gurko Caddesine) Sofya Havalimanı Terminal 2 ve Temrinal 1’den ulaşabilmeniz mümkündür. Otobüsler Christopher Columbus Bulvarı. – Tsarigradsko Shose Bulvarı ve General Gurko Caddesinden geçmektedir.
Şehir merkezinden de havalimanına ulaşabilmek için aynı rotayı kullanabilirsiniz.
Her iki otobüs güzergahı da tüm gün hizmet vermektedir. 84 ve 184 otobüs güzergahlarının ilk duraklarından son duraklarına yolculuk süresi yaklaşık 35-45 dakika sürmektedir.
Sofya’da belirli aralıklarla bilet kontrolleri yapılmaktadır. Biletsiz yada Biletinizin gideceğiniz Zone (Bölge) dışında olması nedeniyle ödeyeceğiniz ceza 40 BGN (123.5 TL)’dir.
TAKSİ
Havalimanı Resmi Taksi Şirketi OK Taksi
Havalimanı şehir merkezi arası Taksi ücretleri ise 14-15 BGN civarındadır. Havalimanından şehir merkezine gitmek için havalimanının resmi ve denetimli taksi şirketi olan OK Taksi’yi kullanabilirsiniz… Terminal 1 ve 2 binasında bulunan ofislerden gideceğiniz mesafe ücretini ödeyip bir fiş aldığınızda havalimanı çıkışında bulunan sıradaki taksiye fişinizi verip yolculuk yapabilmeniz mümkün olacaktır.
Bulgaristan’da taksiler ile ilgili maalesef pek hoş şeylerden bahsedilmemektedir. Özellikle turistlerden günün her saati yoğun şikayetler alınmaktadır. Taksi ihtiyacınız olduğunda öncelikle konaklayacağınız yerden taksi istemeniz yararınıza olacaktır.
UBER VE TAXIFY
Sofya’da UBER Uygulaması Kullanılmıyor!
Bulgaristan’da UBER ve TAXIFY uygulaması kullanılmamaktadır.
TAXIME
Taxime Uygulamasını Kullanabilirsiniz!
Sofya’da UBER uygulamasına benzeyen TAXIME uygulamasını güvenle kullanabilirsiniz… Ödemelerinizi Kredi kartı yada nakit olarak yapabilirsiniz… Aşağıdaki Link ile kayıt yaptırdığınızda ilk yolculuğunuzda 2 Leva indirim alabilirsiniz…
Konaklama için merkezi konuma yakın birçok otel ve hostel bulunmaktadır. Sofya’da konaklama için Vitosha caddesi ve civarı merkezi konum açısından güzeldir. Hostellerin gecelik fiyatları ise 45-100 TL arasında değişmektedir. Sofya’da otel fiyatları özellikle yaz aylarında biraz yüksektir.
Hostel Mostel Konaklama için İyi Bir Alternatif!
Hostel’de kalmayı düşünürseniz benimde oradayken konaklamış olduğum Hostel&Mostel’i tercih edebilirsiniz… Şehir merkezi Vitosha caddesine 10 dk’lık bir yürüme mesafesinde bulunan bu hostelde ayrıca ücretsiz kahvaltı, Akşam yemeği, Çay ve Kahve’de bulunmaktadır.
Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.
İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.
BULGARİSTAN PARA BİRİMİ
Bulgaristan Para Birimi Leva (BGN)
Bulgaristan her ne kadar AB üyesi bir ülke olsada hali hazırda Euro kullanımına geçmeyip kendi para birimi olan Leva (BGN)’yi kullanmaktadır.
Bulgaristan’ın Euro para birimine geçişi için öngörülen yıl 2022’dir.
Ülkenin ulusal Para birimi
LEVA (BGN)’dir.
1 BGN = 3.10 TL ( GÜNCEL KUR )
TELEFON / SİM KART
A1 Operatörüne Ait Sim kart, 10 Gün Geçerli
Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (24,90 TL) ve Türk Telekom (24,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz.
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda A1 Bulgaria, Telanor, Vivacom, Maxtelecom (4G destekli) ve Bulsatcom (4G destekli) şebekeleri için ortalama fiyat 10 gün geçerli 6 GB’lik sim kart 10 BGN (31 TL)’dir. Ben 10 gün geçerli A1 operatörünü tercih ettim. İçinde 6 GB İnterneti olan bu sim kartın ücreti ise 10 BGN (31 TL)’dir. Ortalama tüm operatör fiyatları aynıdır. Daha düşük yada daha yüksek paketlerde mevcut olup sim kart alacağınız yerden Pasaportunuzla aktivasyon yaptırmanız gerekmektedir.
Sofya’da bir çok yerde WİFİ (Kablosuz Bağlantı) bulunmaktadır.
MARKET – ALIŞVERİŞ
Çok Sayıda Süpermarket Bulunmakta!
Çok sayıda Süpermarketin bulunduğu Sofya’da LIDL, Fantastico ve T-Market en uygun olanlarıdır.
KREDİ KARTI
Kredi Kartı Hemen Heryerde Geçmekte!
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar vardır.
HALK VE RESMİ DİL
Sofya’da Çok Sayıda Türk Yaşamakta!
Bulgaristan’ın resmi Dil’i Bulgarca olup benzerliğinden dolayı rusça bilen insanlarında bulgarlarla anlaşabildiği bilinmektedir. Çok sayıda Türk’ün yaşadığı Sofya’da İnsanlar ilk bakışta soğuk görünselerde genel itibari ile yardımseverdir. İngilizce konuşma oranı özellikle gençler içinde bir hayli fazladır. Orta ve Üst yaş grubu pek ingilizce bilmemektedir.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
Sofya’da Çok Sayıda Döviz Bürosu Bulunmakta!!
1 Leva (BGN) : 3,10 TL, Döviz bozdurmak içim Vitosha caddesi civarındaki döviz bürolarını yada bankaları tercih edebilirsiniz. Özellikle İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde Döviz bürolarından Bulgar Levası (BGN) bulabilmeniz mümkündür. Sofya’da bazı döviz büroları Türk Lirasıda bozmaktadır. Fakat döviz bürolarındaki komisyon durumlarına dikkat etmeniz ve para bozdurmadan önce mutlaka sormanız gerekmektedir.
SAĞLIK
Sofya’da Sağlık Hizmetleri Orta Düzeyde!
Bulgaristan’da sağlık koşulları orta düzeyde olmakla beraber AB’nin desteklediği yatırımlar ile sağlık hizmet alanı daha da gelişmektedir.
Acil sağlık hizmet hattı numarası bizdeki gibi 112’dir. Kendi sağlığınız açısından Hepatit A, Hepatit B ve Kuduz aşılarını yaptırmanız tavsiye edilmektedir.
Ulusal İstatistik Enstitüsü verilerine göre Bulgaristan’da 48.308 yatak kapasiteli 342 Hastane, 986 yatak kapasiteli 1.886 Poliklinik ve 3.132 yataklı 145 Sağlık Ocağı bulunmaktadır. Sofya’da bir Japon yatırımcı tarafından kurulan TOKUDA özel hastanesi ile yeniden yapılandırılan Lozenetz Hastanesi, Askeri Hastane’de yabancı dil bilen doktorlara muayene ve tedavi olunabilmektedir. Pirogov Acil Yardım Hastanesi her koşulda hasta kabul etmektedir. Sofya’da özel hastanelerin dışındaki hastanelerin genel durumu iyi değildir.
Hangi ülkeye giderseniz gidin mutlaka Seyahat sağlık sigortası yaptırın! Yurtdışında tedavi masrafları oldukça yüksektir.
Ülkenin genelinde musluk suyu içilebilmekte olup, doğal kaynak suları da geniş ürün yelpazesiyle mevcuttur. Şehir şebeke suyunun temiz olduğu söylenmekle birlikte, ambalajlı su tercih edilebilmektedir. Marketlerden ve su dağıtım firmalarından damacanayla su temin etme imkanı da bulunmaktadır.
GÜVENLİK
Özellikle Toplu Taşıma Araçlarında Dikkatli Olunmalı!
Bulgaristan her ne kadar dünyanın en güvenli 26. Ülkeside olsa ülkede özellikle Issız bölgelerde ve toplu taşıma araçlarında bazı hırsızlık/Gasp vakalarına az da olsa rastlanabilmektedir. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca Şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Akşam saatlerinde özellikle ıssız bölgelerde dolaşılmaması tavsiye edilmektedir.
ARAÇ KİRALAMA
Her Bütçeye Göre Araç Kiralanabilir!
Sofya’ya gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan çok sayıda kiralama şirketlerini düşünebilir yada gelmeden online olarak araç kiralayıp havalimanından teslim alabilirsiniz… Şehirde toplu taşıma ağı oldukça gelişmiştir. Ayrıca Sofya’da Park yeri bulmakta büyük sorun teşkil etmektedir. Özellikle yaz aylarında Trafik çok yoğun olabilmektedir. Benim tavsiyem şehirde bulunan toplu taşıma sistemlerini kullanmanız yönünde olacaktır. Benzin 1 Lt 1.94 BGN (6 TL) civarındadır.
HAVA DURUMU
Kışları Soğuk ve Yağışlı, Yazları Ilık ve Serin Geçmekte!
Karasal iklim mevcuttur, Yazları sıcak, Kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Akşamları bazen serin olabilmektedir. Bunu bilerek gelmenizi tavsiye ederim…
SOFYA’DA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
Sofya’da görülmesi gereken birçok tarihi ve turistik yapı bulunmaktadır ve bunların bir çoğu birbirine yakın mesafede bulunmaktadır. Görülmesi gereken en önemli yerler ise şunlardır;
ALEXANDER NEVSKI KATEDRALİ
Aleksandr Nevski KatedraliAleksandr Nevski Katedrali
Aleksandr Nevski Katedrali Sofya’nın merkezinde bulunan bir Bulgar Ortodoks katedralidir. Neo – Bizans mimarisinde inşa edilen katedral Bulgaristan Patriği’ne de ev sahipliği yapmaktadır ve kentin simgelerinden olduğu kadar dünyanın en büyük Doğu Ortodoks katedrallerinden biridir.
Aleksandr Nevski Katedrali 3170 metrekarelik bir alanı kaplar ve aynı anda yaklaşık 10.000 kişiyi içine alabilmektedir. Belgrad’daki Aziz Sava Katedrali’nden sonra Balkanlar’daki ikinci büyük katedraldir.
1982 yılına kadar Koca Mustafa Paşa Camiisi olarak bilinen bu tarihi yapı daha sonra Bulgar Arkeoloji müzesi olarak hizmet vermektedir. Bu caminin inşası Vezir Mahmut döneminde 1451 yılında başlanmış ancak paşanın ölümünden 20 yıl sonra 1494 yılında bitirilebilmiştir.
Camii yapısı içerinde Medrese, Su Sarnıcı ve Çeşme bulunmaktadır. Caminin bulunduğu mahalleye halk arasında Büyük Camii mahallesi denilmekteydi.
Osmanlı Rus Savaşı 1877-1878 yıllarında Camii hastaneye dönüştürülmüştür. Daha sonraki yıllarda ise camii kütüphaneye dönüştürülmüştür.
Müze giriş ücreti Yetişkinler için 10 BGN (31 TL) olup, Pazartesi hariç haftanın diğer günlerinde 10:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.
Sofya Tarih MüzesiSofya Tarih MüzesiSofya Tarih Müzesi
Sofya’daki Ulusal Tarih Müzesi Bulgaristan’ın en büyük müzesidir. 5 Mayıs 1973’te açılmıştır. 2 Mart 1984’te Adalet Divanı’nın binasında Bulgar devletinin 13. yüzyılın anısına yeni bir temsil sergisi açılmıştır.
Müze 2000 yılında Boyana’daki diktatörün ve son komünist lider Todor Zhivkov’un eski ilk ikametgahına taşınmıştır. Hali hazırda arkeoloji, güzel sanatlar, tarih ve etnografya ile bağlantılı 650.000’den fazla kalıcı eser bu müzede sergilenmektedir.
Müzede bir vestiyer, kafe, kütüphane ve hediyelik eşya dükkanı da bulunmaktadır. Koleksiyonlarında tarih öncesi çağlardan günümüze kadar bulunan eserler sergilenmektedir.
Müze giriş ücreti Yetişkinler için 10 BGN (31 TL) olup, Pazartesi hariç haftanın diğer günlerinde 10:00-17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.
Her Ayın son pazartesi günü müze girişi ücretsizdir.
İsterseniz 20 BGN ( 62 TL) ödeyerek 1 yıl geçerli 8 Giriş hakkı bulunan Müze Kart veya 10 BGN (31 TL) ödeyerek 1 yıl geçerli ve 4 Giriş hakkı bulunan müze kart satın alıp Sofya’da bulunan Tüm müzeleri bu kart ile gezebilirsiniz. Müze kartlarınızı herhangi bir müzenin gişesinden temin edebilirsiniz. Bu kart ile aynı zamanda 3 gün boyunca toplu taşımalardanda ücretsiz olarak yararlanmanız mümkündür.
Buraya 63 veya 111 numaralı otobüsler ile, yada 2 Numaralı Troleybüsler ile ulaşım sağlayabilirsiniz.
Adresi: 1618 Sofia, Vitoshko lale 16 Str.
BOYANA KİLİSESİ
Boyana KilisesiBoyana KilisesiBoyana Kilisesi
Sofya’ya 8 km. Uzaklıktaki bu kilise 1979’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. Farklı dönemlerde inşa edilmiş üç ayrı yapıdan oluşan kilisenin en önemli özelliği, iç duvarlarındaki fresklerdir. Duvarlara işlenmiş 80 sahnede 240 insan figürü yer almaktadır. Bu freskler, 14. ve 16. yüzyıllarda Sırbistan, Rusya ve Athos Dağı’ndaki manastırlarda yaygın kullanılmaya başlanan dini duvar resimlerinin kaynağı kabul edilmektedir.
Kilise, üç aşamada inşa edilmiştir: doğu kanadı 10.yüzyıl sonu-11. yüzyıl başında; ona bitişik olan, dışı seramik kaplı iki katlı kilise yapısı 13. yüzyıl ortasında ve kilisenin batıya doğru genişletilmesi ile oluşan üçüncü kısım 19. yüzyıl ortasında inşa edilmiştir.
Boyana Kilisesi’nin ilk yapısı 10. yüzyıl sonu 11. yüzyıl başında Aziz Nikola’ya adanmış tek apsisli küçük bir şapel olarak inşa edilmiştir. İkini Bulgar İmparatorluğu’nda Sredets (Sofya) sebastokratörü olan Kaloyan ve eşi Desislava’nn emri ile ilk kilisenin batı duvarına iki katlı yeni bir kilise inşa edilmiş ve Dış cephesi seramiklerle süslenmiştir. Aile mezarının yer aldığı alt kattan eski kiliseye geçiş yapılabilmekte, üst katta aile şapeli yer almaktaydı. 1259 yılında Kilise yenilenmiştir. Yeni kilisenin iç duvarları bir grup sanatçı tarafından fresklerle süslenmiştir.
19. yüzyılda yerli halkın bağışlarıyla üçüncü kısım inşa edilmiş ve 1912 yılında Avusturyalı restorasyon uzmanı Jozef Bala, Bulgar Kralı Ferdinand’ın eşi Kraliçe Eleonora’nın siparişi üzerine birkaç önemli düzenleme yapmıştır.
1917 yılında ise kilisenin etrafında bir park oluşturulmuştur.
1976-2008 yılları arasında kilise ziyaretçilere kapalı kalmıştır. 1979 yılında UNESCO’nun Mısır toplantısında Dünya Kültür Mirası listesine girmiştir. 2011 yılında kilisede duvar fresklerinin 750. yılına adanan uluslararası konferans düzenlenmiş ve kiliseye ilgi çok artmıştır.
Sofya merkezinden 64 ve 107 Numaralı otobüsler ile buraya ulaşabilmeniz mümkündür. Adres:3 Boyansko Ezero Str.
Sofia 1616’dır. Kilise her gün 09:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. (01 Nisan – 31 Ekim arası 09:30-17:30)
Sofya Sinagogu Güneydoğu Avrupa’daki en büyük sinagog’dur. Bulgaristan’da ikinci, Avrupa’nın ise üçüncü en büyük sinagogudur.
Avusturyalı mimar Friedrich Grünanger’in yaptığı bir projenin ardından Bulgaristan’ın başkenti Sofya’nın başlıca Sefarad Yahudi topluluğunun ihtiyaçları için inşa edilmiş, Viyana’daki eski Mağribi Leopoldstädter Tempel’i andıran ve resmen 9 Eylül 1909’da Bulgaristan’ın Çar Ferdinand I huzurunda açılan bir sinagogdur. Sinagogun inşası için ilk hazırlıklar 1903’e tarihlenirken, inşaatın kendisi 13 Kasım 1905’te başlamıştır. Yeni ve büyük bir sinagogun inşası, Bulgar Yahudi cemaatinin, Lemberg doğumlu Şef Haham Marcus Ehrenpreis ve yerel yönetim altındaki yeniden örgütlenme çabalarının bir parçası olmuştur. Liderleri Ezra Tadjer ve Avram Davidjon Levy’dir. Yeni sinagogun kurulmasından önce, Sofya’nın merkezinde daha eski bir sinagog bulunmaktaydı.
Merkez Pazar Meydanı yakınlarındaki kentin tam merkezinde bulunan bu sinagog Sofya’nın en etkileyici mimari anıtlarından biridir ve aynı anda 1300 ibadetçiyi ağırlayabilmektedir. Sofya Sinagogunun ana avizesi 1,7 ton ağırlığında ve ülkenin en büyüğü olma özelliğini taşımaktadır.
Mimari tarz, esasen Viyana Ayrılığının unsurları ve cephesinde Venedik mimarisinin bulunduğu Mağribi Canlanma’dır. Ana bina 20 m çapındadır ve 31 m yüksekliğindedir. Sekizgen bir kubbe ile tepesinde. İç mekanlar, Carrara mermeri ve çok renkli Venedik mozaikleri sütunlarının yanı sıra dekoratif ahşap oymacılığı sütunlarıyla zengin bir şekilde dekore edilmiştir. Binanın tamamı 659 m²dir. Balkanlar’daki en büyük avize burada bulunmaktadır.
8 Mayıs 1992’den bu yana, Sofya Sinagogu ayrıca Bulgaristan’daki Yahudi Toplulukları ve Bulgaristan’daki Yahudi Soykırımı ve Yahudilerin Kurtuluşu’nu içeren Yahudi Müzesi’ni de barındırmaktadır. Ayrıca bir hediyelik eşya dükkanı da işletilmektedir.
2006 yılında, Morgan Freeman ve John Cusack’in oynadığı The Contract (2006 filmi) filminede ev sahipliği yapmış Zlatnite Mostove Bulgaristan Vitosha Dağının en büyük taş nehridir.
Bu özellik, Vladayska Nehri vadisinde yer almakta olup, 2,2 km genişliğinde ve 150 metreye kadar genişlikte olup, birkaç “tributtary” taş nehirle donatılmıştır. Taş nehir, Boeritsa Chalet bölgesindeki deniz seviyesinden 1800 m yüksekliğinden Zlatnite Mostove sahasında 1410 m yüksekliğe kadar inmektedir. Taş nehrin alt ucunda, Sofya’dan karayoluyla ulaşılabilen popüler bir turistik yer olan Zlatnite Mostove alanı olarak bilinmektedir.
“Altın Köprüler” ismi taş kayalar yüzeyinde yetişen likenlerin altın renginden gelmektedir.
Yerel halk ve Turistler için vazgeçilemez bir doğal parkur olan Zlatnite Mostove yürüyüşü yaklaşık 3 saat sürmektedir.
Bu bölgeye merkezden 61 ve 63 numaralı otobüslerle ulaşabilirsiniz.
Rotunda Sveti George KilisesiRotunda Sveti George KilisesiRotunda Sveti George Kilisesi
Aziz George Kilisesi Sofya’daki en eski bina olarak kabul edilen kırmızı tuğladan inşa edilmiş Sofya şehrinin kalbinde yer alan bir kilisedir.
Dördüncü yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş, kare bir üs üzerine inşa edilmiş silindirik kubbeli bir yapıdır. Binanın asıl amacı halka açık kullanım için olmasına rağmen, bir pagan tapınağının bulunduğu yere inşa edildiğine inanılmaktadır. Bina, merkezi kubbe içindeki 12., 13. ve 14. yüzyıl freskleriyle ünlüdür. En erken 10. yüzyıldan kalma üç fresk tabakası tespit edilmiştir. Kubbenin 2 metre yüksekliğindeki 22 peygamberin muhteşem freskleri göz alıcıdır. Burası Osmanlı döneminde boyanmış ve bir dönem cami olarak kullanılmış bu freskler 20. yüzyılda ortaya çıkarılmış ve restore edilmiştir.
SOFYA AMFİ TİYATROSU
Sofya Amfi TiyatrosuSofya Amfi Tiyatrosu
Serdica Amfi tiyatrosu Sofya’daki Kent merkezinde yer alan antik Roma kenti Ulpia Serdica’da bir amfitiyatro idi. 2004 yılında keşfedilen ve 2005 ve 2006 yıllarında yapılan kazılara dayanan amfitiyatro kalıntıları, modern Sofya’nın merkezinde iki bitişik alanda yer almaktadır. Amfitiyatro, MS 3. yüzyılda, Gotlar tarafından perişan edilen 2. yüzyıldan kalma bir tiyatronun tepesine inşa edilmiştir. Ancak, amfitiyatro bir yüzyıldan daha az bir süre kullanılmaya devam etmiştir ve 5. yüzyılda terk edilmiştir.
Serdica Amfitiyatrosu, Roma İmparatorluğu’nun doğu bölgesindeki en büyüğüdür ve aynı zamanda bugün Bulgaristan’ın en büyükleri arasındadır. Serdica şehir surlarının dışında uzanmakta ve kentin girişinde ilan edilen gladyatörlerle vahşi hayvanlar arasındaki kavgalara ev sahipliği yapmaktaydı.
VİTOSHA CADDESİ
Vitosha CaddesiVitosha Caddesi
Vitosha Caddesi
Vitosha Bulvarı, Sofya’nın merkezinde, lüks mağazalar, restoranlar ve barların bol miktarda bulunduğu en meşhur caddedir. St Nedelya Meydanı’ndan Güney Parkı’na kadar uzanır. Birçok üst düzey moda markası Vitosha Bulvarı ve komşu caddelerde satış noktalarına sahiptir: Versace, Escada, Bulgari, D&G, La Perla, Lacoste, Van Laak, Ermenegildo Zegna, Tru Trussardi, Moreschi, Marella, Max Mara, Gianfranco Ferré, Emporio Armani , Tommy Hilfiger, Patron, Baldinini bunlardan bazılarıdır. Bulvarın üzerinde yer alan dikkate değer yapılar arasında: Ulusal Kültür Sarayı, Mahkemeler Sarayı ve Ünlü Bulgar şair Peyo Yavorov’un yaşadığı ve öldüğü evdir.
Bulvar adını Sofya’nın hemen yanındaki dağ olan Vitosha’dan almıştır. Bulgaristan’ın Osmanlı egemenliği sırasında düzeltilmemiş bir cadde olan Vitosha, 1883’te Kurtuluş’tan sonra Vitoshka ulitsa (“Vitosha Sokağı”) adını almıştır. Savaşlar arası dönemde büyük kamu binaları inşa edilmiş ve Vitosha’nın görünümünü tamamen değiştirilmiştir.
2007 Cushman & Wakefield adlı şirketin araştırmasına göre, Vitosha Bulvarı dünyanın en pahalı 22 numaralı ticaret caddesidir.
Mayıs 2007’de, 1930’ların Sofya’nın stilini yeniden kazanması düşünülen bu bulvar yenilenmiştir. Art Nouveau yuvarlak kiosklarının yanı sıra daha fazla yeşil alan, çeşmeler, açık hava barları ve St Nedelya Kilisesi’nde çeşitli dünya başkentlerine ait zamanları gösteren bir saat kulesinin yanı sıra tarihi banklar ve sokak lambaları da eklenmiştir.
HEDİYELİK EŞYA
Çok sayıda Hediyelik Eşya Dükkanları bulunmakta!
Sofya’da özellikle Vitosha Caddesinde, Çok sayıda hediyelik eşya alabileceğiniz dükkanlar ve Seyyar hediyelik eşya satıcıları bulunmaktadır.
Magnetler 4-5 Leva ( 13-16 TL ) arası kalitesine göre değişmektedir.
SOFYA GECE HAYATI
Sofya oldukça canlı sayılabilecek bir gece hayatına sahiptir. Özellikle hafta sonları eğlence sabahlara kadar devam etmektedir. Sofya’de eğlence merkezleri Vitosha Caddesi ve Rakovski Caddesi toplanmıştır. Çok sayıda gece kulubü, Bar, Kafe ve Pub’lar bu bölgelerde bulunmaktadır. Sofya’da ortalama Club giriş ücretleri 10 BGN (31 TL)’dir. Ayrıca Kulüplerinden birçoğunda sıkı kıyafet kontrolleri yapılmaktadır. Erkekler için gömlek, Pantolon ve Çok spor olmayan ayakkabılar ile girişlere müsaade edilmektedir. Tişört, Şort, Terlik vb. İle girişlere müsaade edilmemektedir. Ayrıca Kulüp girişlerinde bazen çok uzun sıralar olabilmektedir.
SOFYA ÖNEMLİ GECE KULUPLERİ
BRILIANTIN CLUB
Sofya’nın en ünlü clublarından Biri Briliantin
Briliantin Club Moskovska Caddesi No:3’de yer almaktadır ve Sofyanın en ünlü gece kulüplerinden birisidir.
Her gün 22.00 ila 05.00 saatleri arasında açık olan bu kulüp küçük olmasına rağmen günün açık olduğu saatlerde oldukça kalabalık bir kitleye hizmet vermektedir.
Kulüp belirli tarihlerde Bulgaristan’ın en ünlü DJ ve sanatçılarını çıkarmaktadır.
Yalta Club Tsar Osvoboditel Bulvarı üzerinde yer alan Sofya’nın en eski ve köklü kulüplerinden birisidir.
Pazartesi’den Perşembe’ye 9.00-19.00, Cuma ve Cumartesi günleri ise 23.00-06:00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Bu kulüp dünyanın en iyi 100 gece kulubü arasında gösterilmiştir. Kulüp her hafta sonu uluslararası DJ’leri sahneye çıkarmaktadır.
Ayrıntılı bilgi ve Online rezervasyon için https://www.yaltaclub.com web sitesini inceleyebilirsiniz.
SIN CITY CLUB
Sofya Sin City Club
61 Hristo Botev Bulvarı No:61’de bulunan bu gece Kulubü Salı ve Cumartesi günleri 22.30 6.30 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Balkanlarda bulunan en büyük gece kulübüdür. Özellikle Sofyalı zenginlerin ve Turistlerin ilgi gösterdiği kulüplerin başında gelmektedir. İçerisinde farklı türde müzikler sunan odalar vardır.
SOFYA MUTFAĞI
Sofya’da Her Damak Tadına Hitap eden Lezzetler Mevcut!
Sofya’da türk nüfusunun çok yoğun olması nedeniyle çok sayıda kebapçı ve Türk restoranlarının yanı sıra Bulgaristan’ın yerel tadlarını bulabileceğiniz çok sayıda restorant bulunmaktadır.
Yerel lezzetleri bulabileceğiniz en ünlü restoran Hristo Belchev Caddesi No:18’de yer alan Lyubimoto Restoranttır.
Bir Diğer Ünlü Restoran ise Serdika metro istasyonunun hemen karşısında yer alan Happy Grill’dir. Burada Çeşitli Izgaralar, Yerel Lezzetler, Burgerler ve Aperatifleri bulabilirsiniz.
Denenebilecek yemekler bir çeşit ızgara olan meshana skara ve bir çeşit peynirli salata Shopska’dır. Ayrıca Biber Dolmasıda ünlü yemekler arasındadır.
SOFYA’YA NASIL GELİNİR?
Sofya’ya İstanbul Uçak ile 1 Saat
Sofya’ya Türk Hava Yolları havayollarının direk uçuşları ile yaklaşık 1 saat’te gelinebileceği gibi Ayrıca istanbul’dan Otobüs ile de buraya yaklaşık 10 saatte gelinebilmesi de mümkündür. İstanbul’dan Sofya’ya gelen otobüs firmaları Alpar Turizm, Huntur ve Metro Turizm’dir.
Tren Yolculuğu Yaklaşık 9 saat Sürmekte.
Tren ile Sofya’ya gelmek isterseniz Sofya Ekspresi İle İstanbul’daki Halkalı Garı‘ndan her gün 22.40‘ta kalkan ve 10 durakta durarak ertesi sabah Sofya’ya 08.43’te varan treni kullanabilirsiniz. Dönüş treni ise yine Sofya‘dan 21.00‘da kalkmakta ve sabah 06.49’da Halkalı’ya varmaktadır. Bu iki yön de gün kaybetmeden gece treni ile seyahat edeceğiniz şekilde düşünülmüştür. Yataklı trende uyuyarak gideceğiniz için yorulmadan Sofya’ya varabiliyorsunuz.
Tren biletleri online olarak satılmamaktadır. TCDD’nin Sirkeci yada Halkalı’da bulunan Gişelerinden satın alınabilmektedir.
Sofya’da ziyaret edilebilecek yerler için 2 tam gün ayırmanız yeterli olacaktır. Gece hayatıylada ünlü bu Başkent için Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Pazar günü dönülmesi yönündedir.
SOFYA GELMEYE DEĞER Mİ?
Sofya’ya en azından 2 günlük bir plan yapılıp gelinebilir ve heryönüyle bu güzel başkenti görmeye değerdir. Özellikle Eski ve modern mimarinin örnekleri aynı anda sizlere sunulmaktadır.
Sofya’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
New York dediğimizde aklımıza gelenlerin başında mutlaka Yüksek gökdelenler, Times Square, Central Park gibi yerler geliyordur. Ne şanslıyımki Amerika’da Bulunduğum dönemde ilk durağım bu eşsiz güzellikteki şehri görebilmek oldu…
Türkiye’de tanışma şansı yakaladığım çok değerli bir Amerikalı Ailenin daveti ile uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verdim, Gönderdikleri davetiye sayesinde ABD vizesini sadece 2 dakika içerisinde aldım, Sadece bir kaç klasik soru sormalarının ardından 10 yıllık ABD vizemi alarak yola koyuldum. Bu arada biletimi gidiş-dönüş New York’a alıp burada da bir kaç gün geçirdim.
Amerikalı dostlarımla beraber keyifli 3 hafta geçirmeden önceki ilk durağım New York oldu. Kalacak yerimi ayarladım ve istanbuldan yaklaşık 10 saatlik uzun bir uçuş sonrası New York’a ulaştım. Birazdan göreceğiniz Fotoğraflardan da anlaşılacağı gibi burada beni -14 derece gibi oldukça soğuk bir hava karşıladı.
-14 C’de Central Park
New York ile ilgili biraz bilgi verilecek olursa; Amerika Birleşik Devletleri’nin en kalabalık şehri ve dünyanın en kalabalık metropolitan alanlarından New York metropolitan bölgesinin merkezidir. Şehir bir parçası olduğu New York Eyaleti ile karıştırıldığı için İngilizce’de New York City (kısaca NYC) veya The City Of New York olarak da anılır. Şehir; ticaret, finans, medya, sanat, moda, araştırma, teknoloji, eğitim ve eğlence sektöründe önemli katkı yaptığından dolayı küresel kent olarak da anılmaktadır. Önemli bir uluslararası diplomasi merkezi olan kent, Birleşmiş Milletler Genel Merkezinede ev sahipliği yapar ve dünyanın kültür başkenti olarak tanımlanır.
Şehir, dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin üstüne kurulmuştur. New York borough adı verilen ve her bir bölümün bir county olduğu 5 kısımdan oluşur. Bu yerler Bronx, Brooklyn, Manhattan, Queens ve Staten Island’dır. Bu yerler 1898 yılında tek şehir olarak birleştirilmiştir.
New York bir göçmen kentidir. Kentte yaklaşık 170 ayrı dil konuşulmaktadır ve her üç kişiden biri ABD dışında bir ülke doğumludur. İngilizce çeşitli aksanlarla konuşulur. İngilizcenin yanı sıra İspanyolca’da yoğun olarak konuşulmaktadır. Little Italy (Küçük İtalya) semtinde İtalyanca, China Town’da (Çin mahallesi) Çince konuşan nüfus mevcuttur.
New York birçok Amerikan kültürel hareketinin de doğum yeridir. Edebiyat ve görsel sanatlarda Harlem Rönesansı, resimde Soyut Ekspresyonizm (New York Ekolü), müzikte Hip hop, Punk, Salsa ve Tin Pan Alley bu hareketlerden bazılarıdır. 24 saat açık olan metrosu ve yoğun trafiğiyle “Hiç Uyumayan Şehir” adını almıştır.
Empire State Binası, Central Park, Times Meydanı, Modern Sanat Müzesi, Guggenheim Müzesi ve Modern Tarih Müzeleri şehrin ilgi çekici mekanlarıdır. Gökdelenleri, caddeleri, lokantaları, alışveriş merkezleri ve insanlarıyla, New York her yıl milyonlarca turist çekmektedir.
VİZE
Amerika Vizesi genelde 10 Yıl verilmektedir.
ABD, TC Vatandaşı Bordo, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşlarından Vize istemektedir. Bazı istisnai durumlar haricinde ABD Konsolosluğundan onaylanan vizeler 10 yıllık olarak düzenlenmektedir. Gayri resmi yollardan Amerika’ya artan irticalar sebebiyle TC vatandaşları için alınması güç vizelerden birisidir. ABD vizesi alırken en önemli kısım vize başvuru belgesi (DS-160) dikkatli şekilde doldurulması gerektiğidir. Burada yapacağınız en ufak hata dahi vize alımınıza etki edebilmektedir. Bu form online olarak doldurulmakta ve daha sonrasında vize ücreti 160 USD ödenip randevu alınmaktadır. Randevu aldığınız tarih ve saatte Konsolosluk binası önünde hazır bulunmanız gerekmektedir. Konsolosluklara hiçbir şekilde Cep Telefonu alınmamaktadır ve genelde çevrede emanet edebileceğiniz yerler bulunmamaktadır. Sizden görüşme esnasında istenmesi ihtimaline karşın diğer başvuru evraklarınızıda yanınızda getirmeniz gerekmektedir.
Uçağın yere indiğinde bile Apron’a Yanaşması 15 dk.
John F. Kennedy Uluslararası Havaalanı, New York Şehrinde bulunan Amerika üç havaalanından birisi ve en büyüğüdür. Genellikle Uluslararası uçuşlar bu havalimanı üzerinden yapılmaktadır. Manhattan’ın doğusundaki Long Island adasında yer almaktadır. 1948’de New York Uluslararası Havalimanı olarak açılış yapmıştır. Genelde Idlewild Havalimanı olarak bilinmiş, 1963’te ABD’nin 35. Cumhurbaşkanı John F. Kennedy hatırasına ismi değiştirilmiştir.
Havalimanı Terminal ve Metro Bağlantıları AirTrain
Oldukça büyük bir havalimanı olan JFK havalimanında toplam 8 adet Terminal bulunmaktadır ve Bu terminaller arasında ulaşım Air Train’le sağlanmaktadır.
AirTrain, JFK’daki tüm yolcu terminallerini birbirine bağlar. Bu servis ücretsizdir. Tipik olarak, Jamaika ve Howard Beach hatları için aşağıdaki sırayla çalışır: Terminal 1, Terminal 2, Terminal 4, Terminal 5, Terminal 7, Terminal 8 ve ardından başlangıç istasyonuna geri döner. Merkezi Terminal Treni ters sırayla çalışır ve sadece terminaller arasında daire yaparak hizmet vermektedir.
Bu tren yolculuklarında yapılacak herhangi bir değişiklik AirTrain Platform bilgi monitörlerine her an yansıtılmaktadır.
JFK AirTrain, JFK Havaalanı’nda dolaşmanın en hızlı ve en kolay yoludur. Sistem, tüm yolcu terminallerini havaalanındaki otoparklara, otel servis karşılama alanına, kiralık araç merkezine ve NYC’nin Jamaika ve Howard Beach İstasyonlarındaki toplu taşıma ağına bağlar; bunlar metro, Long Island Tren Yolu ve halk otobüsleridir. AirTrain JFK, yılın 365 günü, günün 24 saati hizmet vermektedir.
New York Jamaica Metro İstasyonu
Jamaika ve Howard Beach İstasyonlarında yolculuğunuza başlamadan veya sona ermedikçe AirTrain ücretsizdir. Ücret sadece Metrocard alabilmeniz için ödeyeceğiniz 5,00 USD’dir. Hem Jamaika hem de Howard Beach İstasyonlarında Metrocard makineleri bulunmaktadır.
JFK Havaalanı, NYC Toplu Taşıma Ağları ile oldukça iyi bir bağlantıya sahiptir. Havalimanından önce Air Train’ı kullanmanız oradan bağlantı için, Jamaika veya Howard Beach istasyonlarını kullanmanız gerekmektedir.
AirTrain, tüm yolcu terminallerini Jamaika ve Howard Beach İstasyonları’ndaki NYC Metro sistemine bağlamaktadır. Jamaika’da E, J veya Z hatlarına aktarma yapabilirsiniz. Howard Plajından ise A hattına aktarma yapabilirsiniz. Tüm NYC Metro ücretleri AirTrain’den ayrıdır, ancak herhangi bir MetroCard kullanılarak ödenebilir. Ücret 2,75 ABD Dolarıdır.
Şehir merkezinden havalimanına gelmek için önce Air Train ağına erişmeniz gerekmektedir. Bunun için E, J ve Z hatlarındaki Sutphin Bulvarı İstasyonunda veya A hattındaki Howard Beach İstasyonunda inmeniz gerekmekte ve Air train hattına aktarma yapmanız gerekmektedir.
New York’da Toplu taşımada Metro Kart Kullanılıyor
New York’da toplu taşıma için Metro Card kullanılmaktadır.
Bir MetroCard’ınız yoksa, yenisinin çıkarılması için 1,00 ABD Doları ücret alınmaktadır ve içerisine dilediğiniz kadar bakiye yükleyebilmeniz mümkündür.
Jamaika ve Howard Beach’teki istasyonlarında bulunan MetroCard makinelerinden, ilk kullanımdan itibaren 365 boyunca geçerli aylık kartlar sınırsız kullanım hakkı sunar ve ücreti 40 USD’dir.
Long İsland Hattı
Jamaika İstasyonu’ndan bir diğer seçenek de Long Island Demiryolu hattıdır. Bu banliyö treni, Midtown Manhattan’da bulunan Penn İstasyonu ile Jamaika istasyonunu ve Downtown Brooklyn’de bulunan Atlantic Terminali ile tüm Long Island destinasyonlarını birbirine bağlamaktadır. Ücretler ve tarifeler zamana ve güne göre değişmektedir. Seyahat süresi metroyu kullanmaktan çok daha kısa sürmektedir.
Varış noktanız Manhattan ise, toplu taşıma seçeneklerinizi değerlendirmek için aşağıdaki tabloyu incelemeniz gerekmektedir. Manhattan’a giden toplu taşıma yöntemlerinin maliyetlerini, avantajlarını ve seyahat sürelerini ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
TAKSİ
JFK Havalimanı’ndaki taksiler, havaalanı ile Manhattan arasındaki seyahatler için 52 $ sabit bir ücret almaktadır. Aşağıdaki Tabloda ortalama ücretler gösterilmektedir.
Yolculuk
Ücret
Terminaller Arası
$ 4 – $14
To the Bronx
Co-op City
The Hub (149th& 3rd Ave.)
Riverdale
$52 – $57
$48 – $53
$63 – $68
Brooklyn
Downtown
Coney Island
$59 – $64
$42 – $47
Queens
Citi Field
Main St. & 60th Ave.
$28 – $33
$24 – $29
Staten Island
New Dorp Lane
Victory Boulevard
$67 – $72
$74 – $79
LaGuardia Airport
$34 – $39
Newark Liberty International Airport
$97 – $102
UBER
New York da UBER Kulanılmaktadır
New York’da UBER uygulaması kullanılmaktadır. Havalimanı-Şehir merkezi arası ortalama ücret 58 USD’dir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
New York dünyanın en gelişmiş ve en geniş metro ağlarından birine sahiptir.
Konaklama için New York bölgesinde çok sayıda otel hizmet vermektedir. Fakat fiyatları biraz yüksektir. Benim size tavsiyem buraya birkaç kişi gelecekseniz Ev kiralamanız yönündedir. Böylece hem konaklamayı paylaşabilir hemde kendi yemeğinizi pişirebilirsiniz.
Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.
İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.
ABD PARA BİRİMİ
Amerikan Para Birimi Amerikan Doları
ABD Resmi Para Birimi Amerikan Dolarıdır.
CEP TELEFONU / SİM KART
Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (24,90)TL ve Türk Telekom (24,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. (Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan
Verizon, AT&T, T-Mobile ve Sprint şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 3 GB’lik sim kartlar 30 USD’dir. Tüm operatör fiyatları aşağı yukarı aynıdır. daha düşük ve yüksek paketlerde mevcut olup, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmamanız gerekmektedir.
New York’un pek çok bölgesinde her bütçeye uygun alış-veriş noktaları bulmak mümkündür. Dünyaca ünlü markaların mağazalarından, el işi ürünlerin satıldığı küçük tezgahlara kadar geniş bir yelpazede hemen her tür ve çeşit ürünü bulabilirsiniz.
KREDİ KARTI
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar vardır.
HALK
Resmi Dilin İngilizce olduğu Amerika’da genelde güney kesimlerde biraz daha anlaşılabilir İngilizce konuşulmaktadır. Amerikalıların çoğu oldukça yardımsever ve sıcakkanlı insanlardır. Herhangi bir şekilde yardıma ihtiyacınız olduğunu anladıklarında genelde size yardım etmekten çekinmezler.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
ABD Resmi Para Birimi Amerikan Doları olduğundan paranızı gelmeden Türkiye’de bozdurabilirsiniz.
GÜVENLİK
New York’un güvenli bir şehir olduğunu söyleyebilmemiz mümkündür. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Fakat bazen hırsızlık ve gasp vakalarına rastlanabilmektedir. Yinede Özellikle toplu taşıma araçlarında ve Issız sokaklarda değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.
SAĞLIK
Amerika’ya Gitmeden önce herhangi bir zorunlu aşı yaptırılmasına gerek yoktur. ABD yüksek gelirli ülkeler grubunda ortalama yaşam süresi beklentisi ve çocuk ölüm oranlarında alt sıralarda yer almaktadır. Dünyada obezite oranı en yüksek ülkelerden birisi ABD’dir. Buna mukabil ABD’de sigara içme oranı düşüktür. ABD, sağlık alanında dünyanın en yüksek bütçeli ve en iyi üniversite ve araştırma hastanelerine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, Batı Avrupa ülkelerinden farklı olarak sosyal devlet ilkesini benimsememiş olan ABD’de tedavi ve sigorta ücretlerinin yüksekliği nedeniyle halkın sağlık hizmetlerine erişiminde ciddi sorunlar bulunmaktadır.
ABD genelinde yaklaşık 5700 hastane bulunmaktadır. Tıp biliminin çok ileride olduğu ABD’de tedavi ve özellikle hastane masrafları da binlerce dolar tutabilmektedir.
Doktor muayene ücreti 75-150 Dolar, sahasında uzman bir doktor muayenesi 150-400 Dolar, basit diş dolgusu 350 Dolar, kanal tedavisi ise 500 Dolar civarındadır. Ultrason 180 Dolar’dan başlamakta, MRI ise 1.800-2.000 Dolar’a mal olmaktadır. Bademcik ameliyatı 4.000-5.000 Dolar tutabilmektedir. Benzer şekilde, normal bir doğum 25.000-30.000 Dolar, menisküs ameliyatı ise 15.000 Dolar civarındadır.
Hastanede bir gün kalmanın maliyeti 500 Dolar kadardır. Hastaneye kaldırılma durumundaki kişiden ya depozito yatırması, ya da sigortasının olması beklenmektedir.
Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden ABD’ye gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro ( 30-45 TL) arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
İÇME SUYU
Şehir şebeke suyu klorlu olmakla birlikte, musluk suyu yaygın şekilde içilmekte; restoran ve kafelerde de genellikle musluk suyu verilmektedir. Öte yandan, musluk suyunun evlerde arıtılması suretiyle kullanılması da nispeten yaygındır. Marketlerde içme suyu satılmaktadır. Ayrıca, evlere damacana su servisi yapan firmalar da mevcuttur.
ARAÇ KİRALAMA
Amerika’da eğer uzun süre kalacaksanız bence yapmanız gerekenlerin başında Araç kiralamak gelmelidir. Fakat Amerika’da trafik kuralları oldukça sert uygulanmaktadır ve Sürücülerin tamamı trafik kurallarına riayet etmektedir. Trafik cezaları oldukça yüksek ge caydırıcıdır. Türkiye’den alınan ehliyetler ile burada 6 ay süre ile araç kullanılabilmektedir. Yollar bazı gün ve saatlerde aşırı kalabalık olabilmektedir fakat yollar oldukça güzeldir. Amerika’da Araç kullanırken özellikle hız limitlerine, Yayalara, Trafik Işıklarına çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Ayrıca herhangi bir polis sizi durdurduğunda ellerinizi direksiyonda sabit tutmanız gerektiğini ve polisin vereceği talimatlara göre hareket etmeniz gerektiğini unutmayın. Amerika’ya gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilir yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Amerika’nın büyük eyaletlerinde şehir içlerinde toplu taşıma çok düzenli işlemektedir fakat şehir dışına gitme planlarınız varsa araç kiralamak sizin için en iyi yöntemlerden birisi olacaktır.
HAVA DURUMU
Amerika büyük bir ülke olduğundan birçok iklim aynı anda ülke sınırlarında görülebilmektedir. Fakat Arktik tundranın hakim olduğu Alaska’nın soğuk, Hawaii ve Güney Florida’nın tropikal iklimleri görebildiği bilinmektedir.
Mississippi’nin batısında yer alan Büyük Ovalar’daki (The Great Plains) kuru iklim ve yeşillik Kaliforniya kıyılarında iyice kuraklaşıp çölleştirmektedir.
Kış aylarında kuzey bölgeler ve orta batı şehirleri en soğuk günlerinde yaklaşık olarak yarım metrelik kar yağışını bir günde görülebilmektedir. Yaz ayları ise nemli ve ılımandır.
Amerika’nın güney iklimi ise değişkendir. Yaz günleri sıcak ve nemli iken Kışın oldukça soğuk havalar görülebilmektedir.
Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer iklimsel hareket; özellikle Büyük Ovalar ve Midwestern eyaletinde görülen Tornado kasırgalarıdır. Atlantik kıyıları ve Meksika körfezi ise Haziran ve Kasım ayları aralığında “Hurricane” olarak bilinen güçlü tropik rüzgarlarla karşılaşabilmektedir
NEW YORK GEZİLECEK YERLER
ÖZGÜRLÜK HEYKELİ
(STATUE OF LIBERTY)
Özgürlük Heykeli
Özgürlük Anıtı veya Özgürlük heykeli, Liberty (Özgürlük) adası üzerinde, inşa edildiği 1886 yılından bu yana Amerika’nın simgesi olan anıtsal heykeli ve gözlem kulesidir. Dünyanın en tanınan anıtlarından birisidir.
Bakırdan yapılan Özgürlük Heykeli, Fransa tarafından kuruluşunun 100. yılı nedeniyle ABD ‘ye hediye edilmiştir. 1884-1886 yılları arasında inşa edilmiştir.
Heykel sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bir hitabe tutmaktadır. Tabletin üstünde 4 Temmuz 1776 tarihli (Bağımsızlık Bildirgesi’nin tarihi) yazılıdır. Heykelin başındaki taç’ın 7 sivri ucu 7 kıtayı ve 7 denizi simgelemektedir. Heykelin yüksekliği 46 metre, kaidesi ile beraber 93 metredir. Ziyaretçiler heykelin içinden meşaleye kadar 168 basamaklı bir merdiveni kullanırlar. Heykelin meşale tutan sağ elinin yüksekliği 13 metredir. Meşalenin etrafındaki dehlizde 15 kişi bir arada dolaşabilmektedir. Heykelin başının genişliği 2 metre, yüksekliği ise tacı ile birlikte 5 metredir.
Özgürlük Heykeli, ziyaretçilere açıktır. Ziyaret etmek isteyenler adaya bir feribotla ulaşırlar, merdivenleri tırmanarak meşaleye çıkabilmekte ve New York Limanını seyredebilmektedirler.
Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer’ın dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik etmiştir. Özgürlük Heykeli 1884 yılında Fransa’da tamamlandıktan 1 yıl sonra 350 parçaya bölünüp 214 sandık içinde New York limanına ulaştırılmıştır. Parçalar, 4 ay içinde kaidenin üzerinde yeniden birleştirilmiş ve 28 Ekim 1886 tarihinde binlerce izleyicinin önünde açılışı gerçekleşmiştir.
Özgürlük Heykeli, 1984’ten beri UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Heykelin daha küçük boyutlarda bir kopyası Paris’tedir ve Atlas Okyanusu’na doğru bakmaktadır.
Adresi: Liberty Island, New York, 10004
Telefon: +1 212-363-3200
Ziyaret Saatleri: Haftanın Tüm Günleri 09:30-15:30
Central Park, şehir merkezinde yer alan 3382 dönüm büyüklüğünde çok büyük umumi kentsel bir parktır. Yıllık ortalama 25 milyon ziyaretçisiyle Central Park, Birleşik Amerika’da en çok ziyaret edilen kent parkıdır. Birçok film ve televizyon şovları bu parkı dünyadaki en ünlü şehir parkı yapmıştır ve ayrıca Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır. Central Park, Dünya’ nın en ünlü şehir parklarından biridir ve New York’ un sembollerindendir.
New York şehrinin Manhattan ilçesinde bulunan hastalık saçan ve düzensiz alana sahip bir bataklık, şehir halkının nefes alabileceği, zaman geçirebileceği bir alana dönüştürülmek istenmiştir. Bunun için 1857 yılında Central Park komisyonu alan düzenleme yarışması yapmıştır. Frederick Law Olmsted ve ortağı Calvert Vaux bu yarışmaya katılmaya karar vermiş. Hazırladıkları proje 33 proje içerisinden birinci seçilmiştir. Olmsted mühendis olarak Central Park projesinin başına geçmiştir. Alanda yaşayan yaklaşık 1600 yoksul insan alanı boşaltmıştır.
Barok tarzıyla (simetrik olmayan, doğala yakın) yapılan Central Park dünyadaki ilk peyzaj çalışmasıdır. Frederick Law Olmsted bu çalışmayla peyzaj mimarlığı ve peyzaj mimarı kavramlarını dünyaya tanıtmıştır. Bu nedenle peyzaj mimarlığının babası olarak kabul edilir.
Parkın bugüne denk olan maliyetinin 200 milyon dolar olduğu söylenmektedir.
Adresi: 59 ve 110’uncu Caddeler Arası
Telefon: +1 212-310-6600
Ziyaret Saatleri: Haftanın Tüm Günleri 06:00-01:00
Ellis Adası, 1 Ocak 1892 ile 12 Kasım 1954 tarihleri arasında, New York’a gelen yeni göçmenler için bir transit merkezi olarak hizmet vermiştir. Halen federal hükümete ait olan ada, ABD Ulusal Park Servisi’nin kontrolünde olup, Özgürlük Ulusal Anıtı (Statue of Liberty National Monument) adlı bir devlet kuruluşu tarafından işletilmektedir. Adaya turistlerin ziyaret etmesi serbesttir.
Ellis Adası’nın New York eyaletine mi, yoksa New Jersey eyaletine mi ait olduğu uzun bir süre tartışma konusu olmuştur. Her ne kadar adanın büyük bir kısmı New Jersey eyaletine ait Jersey City şehir sınırları içerisinde kalsa da, ufak bir kısmı da komşu şehir New York sınırları içerisindedir.
Ayrıca Ada içerisinde bir de göç müzesi bulunmaktadır.
Adresi: Statue Of Liberty, NYC 10004
Telefon: +1 832-960-0009
Ziyaret Saatleri: Haftanın Tüm Günleri 08:30-17:30
Times Square, New York şehrinde West 42. Cadde’nin Broadway ve Seventh Avenue ceddeleri ile kesiştiği kavşak ve etrafındaki alandır. Kesin sınırları olmamakla birlikte aşağı yukarı doğuda Sixth Avenue, batıda Eighth Avenue, güneyde 40. Cadde ve kuzeyde 53. Cadde’ye kadar uzanan bir alan olup Manhattan’ın Midtown bölgesinin batı kesimine denk gelir.
1904 yılının yılbaşı akşamı, Times Meydanı’na ismini veren New York Times’ın meydandaki yeni binalarına taşınmasının havai fişeklerle kutlanmasıyla yeni bir gelenek başlamıştır ve her yıl yılbaşı bu meydanda havai fişeklerle kutlanmaya başlamıştır. Bu gelenek hâlâ devam etmektedir. Her yıl meydanda oluşan binlerce kişilik kalabalık yeni yılı gösteren meşhur ışıklı topun inişini seyretmektedir. Times Meydanı yoğun trafiğiyle ünlü olduğu gibi taksileriyle de ünlü bir meydandır.
Günün her saati kalabalık olan bu cadde New York’un kalbinin attığı yerdir ve Amerikan sinema tarihinde de çok önemli bir yer tutmaktadır.
New York’ta East River üzerinde Brooklyn ile Mannhattan’ı birbirine bağlayan Köprünün yapımına 3 Ocak 1870’de başlanmış ve 13 yıl sonra tamamlanabilmiştir. 24 Mayıs 1883’te hizmete açılmıştır. Tamamlandığı zaman dünyanın en geniş asma köprüsü idi; köprünün kuleleri ise birkaç yıl için ABD’nin en yüksek yapıları olmuştur. Doğu nehri üzerindeki köprünün ana ayakları arasındaki açıklık 486,3 metredir. Köprünün inşaat maliyeti 15,1 milyon ABD Dolardır ve yapımında yaklaşık 27 kişi ölmüştür.
Brooklyn ile Manhattan arasında artan trafiğe çare olmak için ihtiyaç duyulan bu köprüyü inşa etmek, Tel kablonun mucidi olan John A. Roebling’in rüyası idi. John A. Roebling, dünyanın en büyük kablo üretim şirketinin sahibiydi, telgraf telleri, elektrik köprü telleri, gemi ve asansör telleri üretmekte idi. Köprünün çizimi için 1865’ten itibaren çalıştı. Hayalini kurduğu bu köprü inşaatı projesini almayı başardı ancak köprünün yerini tespit çalışmaları sırasında geçirdiği bir kaza sonucu ayağı ezildi ve enfeksiyon kapması sonucu 2 hafta ağrılar içinde kıvrandıktan sonra 1869’da öldü, köprünün baş mühendisi olarak oğlu Washington Roebling atandı.
1870’de Washington Roebling üzerine köprünün kulelerinin inşa edileceği su altı odalarında çalışırken vurgun yedi ve yatalak oldu. Eşi Emily Warren Roebling’in mücadelesi sayesinde köprünün baş mühendisliği görevinden alınmadı ve karısı gayri resmi olarak baş mühendislik görevini sürdürdü, kendisi köprü inşaatını yatağından seyrederek kontrol etti ve karısı aracılığıyla inşaat alanı ile arasında bağlantı sağladı.
Köprünün açılış günü New York’ta tatil ilan edildi, o gün 150.300 yayanın köprüden geçerek suya 1 cent attığı söylenmektedir. Gotik tarzda yapılmış bu köprü, 19. yüzyıl mühendisliğinin doruk noktası ve dünyanın 8. harikası olarak kabul görmüştür.
Ziyaret Saatleri: Haftanın Tüm Günleri 24 Saat Açık
Empire State Binası, New York’ta bir gökdelendir. Bina, Manhattan Fifth Avenue’de 33. ve 34. caddelerin arasında yer almaktadır. Tam olarak adresi 350 Fifth Avenue, New York, N.Y. 10118 şeklindedir. 1 Mayıs 1931 tarihinde, o güne kadar Dünya’nın en yüksek binası olan Chrysler Building’in bu unvanını elinden almıştır. Yapımı 1932 yılında bitmiştir. 1931 yılında inşa edilen binanın büroları büyük Bunalım yılları boyunca boş kalmıştır; bina vergi giderlerini manzara seyretmeye gelenlerden karşılayabilmiştir. Bina 102 katlı olup, 1576 merdiven basamağına sahiptir. Yüksekliği 381 m, anten ile beraber 443,2 m’dir. World Trade Center (Dünya Ticaret Merkezi) binasının 1972 tarihindeki açılışına kadar Dünya’nın en yüksek binası olarak kalmıştır. 11 Eylül 2001 tarihindeki terör saldırıları sonucu World Trade Center binaları yıkılınca (artık dünyada ya da ABD’nde olmasa da) New York’taki en yüksek bina olma unvanını geri kazanmıştır. 30 Nisan 2012’de One World Trade Center, Empire State Binası’ndan daha fazla bir yüksekliğe ulaşmış ve bina o günden beridir ABD’nin tamamlanmış (One World Trade Center, Chicago’daki Willis Kulesi ve Trump International Hotel and Tower’dan sonra) en yüksek 4. gökdeleni konumuna gerilemiştir. Kışın, bazı günler, alt katlarının hizasında yağmur yağarken en üst katına kar yağdığı görülmüştür.
Adresi: 20 W 34 th. St. NYC, 10001
Telefon: +1 212-736-3100
Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 08:00-02:00
Giriş Ücretleri:Yetişkinler 38.00 USD, VİP 65.00 USD
Chinatown, Chinatown New York’un Manhattan semtinin Lower Manhattan bölgesinde bulunan bir mahalledir. 2014 yılı itibari ile nüfusu yaklaşık 107,000 nüfusa sahip olup New York’un en eski ve bilinen Çin Mahallesidir ve aynı zamanda Batı Yarımküre’nin en yoğun Çinli nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır.
Chinatown, 2010 yılında Little Italy ile birlikte Ulusal Tarihi Yapılar Listesi’ne dahil edilmiştir.
GREENWICH
Greenwich Village
Greenwich Village, Greeenwich Village bazen “the Village” olarak da bilinir, Lower Manhattan kısmının batı tarafında bulunan ve çoğunlukla meskun olan bir bölgedir. Bölgenin büyük bir kısmı üst orta sınıf ailelerine aittir. Bununla birlikte Greenwich Village, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ortalarına kadar Bohemyanizmin merkezi ve Beat Hareketi’nin doğum yeri olarak bilinmekteydi.
Greenwich Village’in ismi Birleşik Krallık Londra şehrinin Geeenwich bölgesinden alınmamıştır; bölge, New York’un Britanya tarafından ele geçirilmesinden önceki Felemenk kurucuları tarafından Noortwijck ya da Groenwijck olarak bilinmektedir.
LITTLE ITALY
Little İtaly Mahallesi
Little Italy, New York’un Manhattan semtinin Lower Manhattan bölgesinde bulunan bir mahalledir. Bir zamanlar özellikle yoğun İtalyan Asıllı nüfusu ile bilinmekte olup günümüzde birkaç adet İtalyan mağazası ve restorana ev sahipliği yapmaktadır.
Little Italy, 2010 yılında Chinatown ile birlikte Ulusal tarihi Yapılar Listesi’ne dahil edilmiştir.
ROCKEFELLER CENTER
Rockefeller Center
Rockefeller Center, New York’un Manhattan semtinde bulunan bir iş merkezi kompleksidir. Rockefeller ailesi tarafından inşa edilmiş olup Midtown Manhattan’da 48. ve 51. caddeler arasında yer almaktadır ve 19 binadan oluşmaktadır.
Rockefeller Center, 23 Aralık 1987 tarihinde Ulusal Tarihi Yerler Kayıtları ve Ulusal Tarihi Öneme Sahip Eser ilan edilmiştir. Aynı zamanda her yıl kış aylarında dikilen Noel Ağacı ile de bilinmektedir.
New York’da çok sayıda hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır. Özellikle merkezi yerlerde bulunan marketler içerisinden çok sayıda hediyelik eşya satın alabilmek mümkündür.
Magnetler 5 -10 USD arası kalitesine göre..
NEW YORK GECE HAYATI
New York’da çok sayıda Disko, Pub, Bar, Restorant ve Kafe bulmak mümkündür. Fakat gece kulüpleri biraz pahalıdır ve önünde uzun süre sıra beklemeniz gerekebilmektedir. Ayrıca çok sıkı kıyafet kontrolü yapılmaktadır.
NEW YORK MUTFAĞI
Yemekler Genelde Fast-Food Ağırlıklı
New York’da Amerika’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi fast food kültürü oldukça yaygındır. Yeme içme bize göre pahalı gibi görünsede öğünler oldukça büyük ve doyurucudur. New York’da çok sayıda deniz ürünleri Restoranları bulunmaktadır.
NEW YORK’A NASIL GELİNİR?
En iyi Ulaşım Yöntemi Direk Uçuşlardır
New York’a Türkiye’den direk uçuşlarla yaklaşık 10 saat içinde gelebilmeniz mümkündür. Ayrıca Avrupa’nın çeşitli noktalarından da buraya aktarmalı olarak gelebilirsiniz.
NEW YORK’DA KAÇ GÜN KALINMALI?
Pahalı ama Bir kez Olsun Görülmeli
New York’da yorulmadan ve en etkili şekilde 5-6 tam gün kalarak Buranın tadını çıkarabilirsiniz. Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Çarşamba günü dönülmesi yönündedir.
NEW YORK GELMEYE DEĞER Mİ?
Evet kesinlikle en azından 5 günlüğüne gelmeye ve bu güzel ve kalabalık şehri görmeye değerdir.
New York’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook SEYAHAT FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
New Orleans Caz ve Blues denince dünyada ilk akla gelen yerlerin başında gelir. Ne şanslıyımki Amerika’da Bulunduğum dönemde bu eşsiz güzellikteki şehri görebilme şansım oldu, New Orleans ünlü French Quarter caddesi ile belkide dünyada Jazz ve Blues müziğinin Başkenti olmuş bir şehir, Sadece burası mı Tabiki de değil New Orleans Sokaklarında dolaşırken her köşe başında Jazz ve Blues Müziği yapan insanlarla karşılaşabilirsiniz. Şu ana dek gezip gördüğüm yerler içerisinde bende derin izlenimler bırakan yerlerin başında gelen bir şehir burası, New Orleans’ta çekilen bazı filmler Denizel Washington’un oynadığı Deja Vu (2006) filmi ve Brad Pitt’in “The Curious Case of Benjamin Button” filmidir ve bu filmlerde New Orleansın güzelliği gözler önüne serilmektedir.
New Orleans’da Bir NBA maçına Denk Gelmek:)
Türkiye’de tanışma şansı yakaladığım çok değerli bir Amerikalı Ailenin daveti ile uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verdim, Gönderdikleri davetiye sayesinde ABD vizesini sadece 2 dakika içerisinde aldım, Sadece bir kaç klasik soru sormalarının ardından 10 yıllık ABD vizemi alarak yola koyuldum. Bu arada biletimi gidiş-dönüş New York’a alıp orada da bir kaç gün geçirdim. New York yazımı sizinle daha sonra paylaşacağım.
Amerikalı dostlarımla beraber keyifli 3 hafta geçirdikten sonra Türkiye’ye denmeden son bir kaç günümüde New Orleans’da geçirmeye kara verdim, Kalacak yerimi ayarladım ve Pensacola’dan yaklaşık 5 saat süren araba yolculuğunun sonunda bu güzel şehre ulaştım.
Missisipi Nehri kenarında Günbatımı Çok Başka
New Orleans ile ilgili biraz bilgi verilecek olursa; ABD’nin Louisiana eyâletinin en büyük şehridir. Meksika Körfezi ile Pontchartrain gölü arasında yer alan dünyanın en hareketli liman şehirlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
“Big Easy” ve körfezin şehri bir hilal gibi bölmesi nedeni ile “Cresent City” olarak da adlandırılır. Öte yandan şehrin en meşhur takma isimlerinden biri de “New Orleans”ın başharfleri ve “Louisiana Eyaleti”nin kısaltması ile oluşturulan NOLA’dır.
Çok kültürlü geçmişi, mutfağı, müziğin özellikle jazz ve Blues’un başkenti oluşu ile tam bir cazibe merkezidir. ABD’nin en turistik ve eğlenceli şehirlerinin başında gelmektedir.
Nehir Kenarında Güzel bir Yürüyüş Yolu Var
Missisipi Nehrini, Pontchartrain Gölüne bağlamak amacı ile açılmaya çalışılan kanal hiçbir zaman hayata geçirilememiş ancak daha sonra bu kanalın yapılmak istendiği yer şehrin en büyük iki caddesinden biri olan Canal Street olmuştur. Canal street’i enlemesine kesen diğer önemli ve meşhur caddesi ise Bourbon street’tir. 2005’te yaşanan Katrina kasırgası kentte büyük yıkıma yol açmıştır.
La Nouvelle-Orléans (New Orleans), 1718 baharında kurulmuştur. (7 Mayıs yıldönümünü kutlamak için geleneksel bir tarih olmuş ancak asıl gün ise 22 Mayıs’tır).
Fransız kolonisi Paris Antlaşması’nda (1763) İspanya İmparatorluğu’na teslim edildi. Amerikan Devrim Savaşı sırasında, New Orleans isyancılara yardım kaçakçılığı yapmak ve Mississippi Nehri’ne askeri teçhizat ve malzeme taşımak için önemli bir limandı. 1760’lı yıllardan itibaren Filipinliler New Orleans’a ve çevresinde yerleşmeye başladılar. Bernardo de Gálvez ve Madrid, Gálvez, 1779’da şehirden İngilizlere karşı güneydeki bir kampanyayı başarıyla başlattı. Nueva Orleans (İspanyolca’da New Orleans’ın adı), kısa süre Fransız yönetimine geri dönene kadar 1803’e kadar İspanyol kontrolü altında kaldı. Vieux Carré’nin (Fransız Mahallesi) hayatta kalan 18. yüzyıl mimarisinin neredeyse tamamı, özellikle Eski Ursulin Manastırı hariç olmak üzere, İspanyol dönemine aittir.
VİZE
ABD vizesi Genelde 10 Yıllık veriliyor
ABD, TC Vatandaşı Bordo, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşlarından Vize istemektedir. Bazı istisnai durumlar haricinde ABD Konsolosluğundan onaylanan vizeler 10 yıllık olarak düzenlenmektedir. Gayri resmi yollardan Amerika’ya artan irticalar sebebiyle TC vatandaşları için alınması güç vizelerden birisidir. ABD vizesi alırken en önemli kısım vize başvuru belgesi (DS-160) dikkatli şekilde doldurulması gerektiğidir. Burada yapacağınız en ufak hata dahi vize alımınıza etki edebilmektedir. Bu form online olarak doldurulmakta ve daha sonrasında vize ücreti 160 USD ödenip randevu alınmaktadır. Randevu aldığınız tarih ve saatte Konsolosluk binası önünde hazır bulunmanız gerekmektedir. Konsolosluklara hiçbir şekilde Cep Telefonu alınmamaktadır ve genelde çevrede emanet edebileceğiniz yerler bulunmamaktadır. Sizden görüşme esnasında istenmesi ihtimaline karşın diğer başvuru evraklarınızıda yanınızda getirmeniz gerekmektedir.
Oldukça Büyük bir havalimanı olan New Orleans Louise Armstrong Uluslararası havalimanından şehir merkezine E-2 Numaralı Otobüslerle tek yön 2 USD ödeyerek 50 dk içinde ulaşabilmeniz mümkündür. Taksi ile ulaşım düşünürseniz ortalama ücret 35 USD’dir. Havalimanı Shuttle otobüsleri ise 24 USD’dir.
New Orleans’da Taksi açılış ücretleri 4 USD’dir ve Km başına 1.60 USD ücret yansımaktadır.
UBER
UBER Aktif Şekilde kullanılıyor.
New Orleans’da UBER uygulaması kullanılmaktadır. Havalimanı-Şehir merkezi arası ortalama ücret 37 USD’dir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Meşhur Streetcar (Tramway)
New Orleans’da şehir içi Ulaşım Meşhur Streetcar (Tramway), Otobüs, Taksi ve UBER hizmetleri ile sağlanmaktadır. Taksilerin birçoğunda kredi kartınızı kullanabilmeniz mümkündür.
Otobüs ve Tramway ulaşımları için geçerli 1 Günlük “Jazzy Pass “ Kart 3 USD, 3 Günlük Kart 9 USD, 31 günlük Kart ise 55 USD’dir. Bunun dışında tek yön bilet ücreti 1.25 USD, aktarma ücreti ise 0.25 USD’dir.
KONAKLAMA
Konaklama Biraz pahalı fakat Seçenek Çok
Konaklama için New Orleans bölgesinde çok sayıda otel hizmet vermektedir. Fakat fiyatları biraz yüksektir. Benim size tavsiyem buraya birkaç kişi gelecekseniz Ev kiralamanız yönündedir. Böylece hem konaklamayı paylaşabilir hemde kendi yemeğinizi pişirebilirsiniz.
Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.
İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.
ABD PARA BİRİMİ
Amerikan Doları
ABD Resmi Para Birimi Amerikan Dolarıdır.
CEP TELEFONU / SİM KART
Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (24,90)TL ve Türk Telekom (24,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. (Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan
Verizon, AT&T, T-Mobile ve Sprint şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 3 GB’lik sim kartlar 30 USD’dir. Tüm operatör fiyatları aşağı yukarı aynıdır. daha düşük ve yüksek paketlerde mevcut olup, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmamanız gerekmektedir.
New Orleans’ın pek çok bölgesinde her bütçeye uygun alış-veriş noktaları bulmak mümkündür. Dünyaca ünlü markaların mağazalarından, el işi ürünlerin satıldığı küçük tezgahlara kadar geniş bir yelpazede hemen her tür ve çeşit ürünü bulabilirsiniz.
KREDİ KARTI
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar vardır.
HALK
Resmi Dilin İngilizce olduğu Amerika’da genelde güney kesimlerde biraz daha anlaşılabilir İngilizce konuşulmaktadır. Amerikalıların çoğu oldukça yardımsever ve sıcakkanlı insanlardır. Herhangi bir şekilde yardıma ihtiyacınız olduğunu anladıklarında genelde size yardım etmekten çekinmezler.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
ABD Resmi Para Birimi Amerikan Doları olduğundan paranızı gelmeden Türkiye’de bozdurabilirsiniz.
GÜVENLİK
New Orleans’ın güvenli bir şehir olduğunu söyleyebilmemiz mümkündür. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Fakat bazen hırsızlık ve gasp vakalarına rastlanabilmektedir. Yinede Özellikle toplu taşıma araçlarında ve Issız sokaklarda değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.
SAĞLIK
Amerika’ya Gitmeden önce herhangi bir zorunlu aşı yaptırılmasına gerek yoktur. ABD yüksek gelirli ülkeler grubunda ortalama yaşam süresi beklentisi ve çocuk ölüm oranlarında alt sıralarda yer almaktadır. Dünyada obezite oranı en yüksek ülkelerden birisi ABD’dir. Buna mukabil ABD’de sigara içme oranı düşüktür. ABD, sağlık alanında dünyanın en yüksek bütçeli ve en iyi üniversite ve araştırma hastanelerine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, Batı Avrupa ülkelerinden farklı olarak sosyal devlet ilkesini benimsememiş olan ABD’de tedavi ve sigorta ücretlerinin yüksekliği nedeniyle halkın sağlık hizmetlerine erişiminde ciddi sorunlar bulunmaktadır.
ABD genelinde yaklaşık 5700 hastane bulunmaktadır. Tıp biliminin çok ileride olduğu ABD’de tedavi ve özellikle hastane masrafları da binlerce dolar tutabilmektedir.
Doktor muayene ücreti 75-150 Dolar, sahasında uzman bir doktor muayenesi 150-400 Dolar, basit diş dolgusu 350 Dolar, kanal tedavisi ise 500 Dolar civarındadır. Ultrason 180 Dolar’dan başlamakta, MRI ise 1.800-2.000 Dolar’a mal olmaktadır. Bademcik ameliyatı 4.000-5.000 Dolar tutabilmektedir. Benzer şekilde, normal bir doğum 25.000-30.000 Dolar, menisküs ameliyatı ise 15.000 Dolar civarındadır.
Hastanede bir gün kalmanın maliyeti 500 Dolar kadardır. Hastaneye kaldırılma durumundaki kişiden ya depozito yatırması, ya da sigortasının olması beklenmektedir.
Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden ABD’ye gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro ( 30-45 TL) arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
İÇME SUYU
Şehir şebeke suyu klorlu olmakla birlikte, musluk suyu yaygın şekilde içilmekte; restoran ve kafelerde de genellikle musluk suyu verilmektedir. Öte yandan, musluk suyunun evlerde arıtılması suretiyle kullanılması da nispeten yaygındır. Marketlerde içme suyu satılmaktadır. Ayrıca, evlere damacana su servisi yapan firmalar da mevcuttur.
ARAÇ KİRALAMA
Amerika’da eğer uzun süre kalacaksanız bence yapmanız gerekenlerin başında Araç kiralamak gelmelidir. Fakat Amerika’da trafik kuralları oldukça sert uygulanmaktadır ve Sürücülerin tamamı trafik kurallarına riayet etmektedir. Trafik cezaları oldukça yüksek ge caydırıcıdır. Türkiye’den alınan ehliyetler ile burada 6 ay süre ile araç kullanılabilmektedir. Yollar bazı gün ve saatlerde aşırı kalabalık olabilmektedir fakat yollar oldukça güzeldir. Amerika’da Araç kullanırken özellikle hız limitlerine, Yayalara, Trafik Işıklarına çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Ayrıca herhangi bir polis sizi durdurduğunda ellerinizi direksiyonda sabit tutmanız gerektiğini ve polisin vereceği talimatlara göre hareket etmeniz gerektiğini unutmayın. Amerika’ya gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilir yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Amerika’nın büyük eyaletlerinde şehir içlerinde toplu taşıma çok düzenli işlemektedir fakat şehir dışına gitme planlarınız varsa araç kiralamak sizin için en iyi yöntemlerden birisi olacaktır.
HAVA DURUMU
Amerika büyük bir ülke olduğundan birçok iklim aynı anda ülke sınırlarında görülebilmektedir. Fakat Arktik tundranın hakim olduğu Alaska’nın soğuk, Hawaii ve Güney Florida’nın tropikal iklimleri görebildiği bilinmektedir.
Mississippi’nin batısında yer alan Büyük Ovalar’daki (The Great Plains) kuru iklim ve yeşillik Kaliforniya kıyılarında iyice kuraklaşıp çölleştirmektedir.
Kış aylarında kuzey bölgeler ve orta batı şehirleri en soğuk günlerinde yaklaşık olarak yarım metrelik kar yağışını bir günde görülebilmektedir. Yaz ayları ise nemli ve ılımandır.
Amerika’nın güney iklimi ise değişkendir. Yaz günleri sıcak ve nemli iken Kışın oldukça soğuk havalar görülebilmektedir.
Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer iklimsel hareket; özellikle Büyük Ovalar ve Midwestern eyaletinde görülen Tornado kasırgalarıdır. Atlantik kıyıları ve Meksika körfezi ise Haziran ve Kasım ayları aralığında “Hurricane” olarak bilinen güçlü tropik rüzgarlarla karşılaşabilmektedir
NEW ORLEANS GEZİLECEK YERLER
FRENCH QUARTER-FRANSIZ MAHALLESİ
French Quarter Sadece gündüzleri biraz sessiz
New Orleans dendiğinde ilk akla gelen ve herkesin gününün büyük bir kısmını geçirdiği ve şehrin her daim kalbinin attığı yer, bitmek tükenmek bilmeyen Jazz ve Blues müzik seslerinin arasında kaybolduğunuz ve size her an huzur veren eşsiz bir yer.
Vieux Carré (“Eski Meydan”) veya Vieux Carré Tarihi Bölgesi olarak da bilinen Fransız Mahallesi, New Orleans şehrinin en eski bölümüdür. 1718’de Jean-Baptiste Le Moyne de Bienville tarafından kurulan New Orleans, kentin ana meydanı olan Vieux Carré çevresinde geliştirilmiştir. Bugün, bölge genellikle Fransız Mahallesi olarak bilinir veya Louisiana Mahallesi’nden sonra azalan Fransız etkisinin bir yansımasıdır.
Mevcut tarihi binaların çoğu, 1700’lerin sonlarında, İspanyol egemenliği döneminde veya 1800’lerin başında, ABD’nin devletinden sonra yapılmıştır. Bölge, Ulusal Tarihi bir Dönüm Noktasıdır ve katkıda bulunan çok sayıda bina, ayrı ayrı önem dereceleri almıştır. Fransız Mahallesi turistler ve bölge sakinleri için ana destinasyondur.
Şehrin diğer bölgelerine kıyasla, Quarter, 2005 yılında Katrina Kasırgası’nın göreceli olarak hafif su basması hasarı ile atlatmıştır.
BOURBON STREET
Bourbon Street Eğlencenin Kalbinin Attığı Yer
New Orleans’da Jazz ve Blues denince ilk akla gelen sokak Bourbon Sokağıdır. Birbirinden güzel müzik dinleyebileceğiniz onlarca bar ve kafe bu sokak üzerine dağılmıştır. İstediğiniz her türden müziği bulabileceğiniz bu sokakta hayat 24 saat devam etmektedir.
Bourbon Sokağı (Fransızca: Rue Bourbon), New Orleans’ın Fransız Mahallesi’nin kalbinde tarihi bir caddedir. Canal Street’ten Esplanade Bulvarı’na on üç blok boyunca uzanan Bourbon Street, Barları, Kulüpleri ve striptiz kulüpleri ile ünlüdür.
Sadece 2017 yılında New Orleans’ı 17,74 milyon kişi ziyaret etmiştir. Şehir Başlıca turistik yerlerden biri olan Bourbon Caddesi’ne güvenmektedir. Turist sayıları, 2005 yılında Katrina Kasırgasından sonra her yıl düzenli olarak artmaktadır ve şehir, turizm üssünü başarıyla yeniden inşa etmeye devam etmektedir. Her yıl milyonlarca ziyaretçi için Bourbon Sokağı, New Orleans’ın geçmişine dair zengin bir görüş sağlamaktadır.
LAFAYATTE SQUARE (LAFAYATTE MEYDANI)
Lafayatte MeydanıŞansıma Denk Geldiğim Güzel Bir Jazz Konseri
Lafayette Square, günümüzdeki Central Business District’te (Louisiana Meydanı’ndan sonra), New Orleans’taki en eski ikinci parktır. Eğer şansınız varsa burada dönem dönem çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Benim şansıma burada muhteşem bir konser seyredebilme şansım oldu. Etkinlikler esnasında konser alnı etrafında bulunan çeşitli standlardan bir şeyler alıp yiyip içebilirsiniz ve bunlar genelde gayet ucuz olmaktadır.
Park, 1788 yılında, İspanyol hükümeti altındaki Louisiana Genel Müdürü, Charles Laveau Trudeau, Don Carlos Trudeau (1743-1816) tarafından tasarlanmıştır ve bu kişi daha sonra Louisiana eyaletinin ardından 1812’de New Orleans’ın belediye başkanlığı yapmıştır. Meydana, bir Fransız aristokratı ve generali olan Amerikan Devrim Savaşında Amerikan tarafında savaşan Gilbert du Motier, Marquis de Lafayette’in adı verilmiştir. Parkın ortasındaki bronz Henry Clay heykeli ile St. Charles Bulvarı ve Camp Caddesi’nde John McDonogh ve Benjamin Franklin heykelleri bulunmaktadır.
Gallier Hall, eski New Orleans Belediye Sarayı, St. Charles Bulvarı’ndaki kareye bakmaktadır. Şehir yönetimi başka bir yere taşınsa da, meydan hala açılışlar ve etkinlikler için kullanılmaya devam etmektedir. Meydan ayrıca sıklıkla canlı müzik etkinliklerine de ev sahipliği yapmaktadır.
Adresi: S. Maestri PL, LA 70130
Telefon: +1 504-658-3200
Ziyaret Saatleri: Haftanın Tüm Günleri 06:00-22:30
Şehrin tam merkezinde Bourbon Sokağına oldukça yakın bir konumda bulunan Aziz Louise Katedrali, Yeni Roma Katolik Başpiskoposu ve Amerika Birleşik Devletlerinde yer alan en eski katedraldir. Sitede ilk kilise 1718 yılında inşa edilmiştir; 1789 yılında inşa edilen ikinci katedralden sonra, 1793 yılında kiliseye katedral ünvanı verilmiştir. Katedral genişletilmiş ve 1850’de büyük ölçüde yeniden inşa edilmiştir.
Saint Louis Katedrali, New Orleans’ın Fransız Mahallesi’nde, Louisiana, ABD, Place John Paul II’de (Fransız: Place Jean-Paul II), Chartres Caddesi (rue de Chartres) arasında bir blok boyunca uzanan bir katedraldir. Upriver sınırındaki St. Peter Street (Rue Saint-Pierre) ve downriver sınırındaki St. Ann Street (Rue Sainte-Anne). Jackson Meydanı’nın yanında ve New Orleans’ın merkezinde, Cabildo ile Presbytère’nin tarihi binaları arasında yer alan katedral Mississippi Nehri’ne bakmaktadır.
Adresi: 615 Pere Antoine Alley, LA 70116
Telefon: +1 504-525-9585
Ziyaret Saatleri: Haftanın Tüm Günleri 08:00-16:00
Jackson Meydanı , New Orleans’ın Fransız Mahallesi’nde yer alan tarihi bir parktır. Şehir tarihindeki merkezi rolü nedeniyle ve 1803 Louisiana’da Louisiana Satınalma’sı uyarınca Amerika Birleşik Devletleri’nin yapıldığı yer olarak 1960’ta Ulusal Tarihi Bir Dönüm Noktası ilan edilmiştir. 2012’de Amerikan Planlama Derneği, Amerika’nın Büyük Kamusal Alanlarından biri olarak Jackson Meydanı’nı seçmiştir.
Jackson Square, Paris, Fransa’da, mimar ve peyzaj mimarı Louis H. Pilié tarafından 17. yüzyıldan kalma ünlü Place des Vosges’den sonra tasarlanmıştır.
Heykeltıraş Clark Mills’in New Orleans Muharebesi’nin kahramanı ve eski askeri geçit töreninin yer aldığı yedinci ABD Başkanı olan Andrew Jackson’ın atlı heykeli (Washington, DC’nin bir heykeli), 1856’da dikilmiştir. Demir çitler, yürüyüş yolları, banklar ve Paris tarzı peyzaj düzenlemesi, 1851’de Micaela Almonester, Baroness de Pontalba’nın özgün tasarımından etkilenmeden kalmıştır. Ayrıca eski meydanı çevreleyen Pontalba Binalarını da inşa etmiştir.
İspanya’dan Fransa’ya ve ardından Fransa’dan ABD’ye 1803 tören transferini simgeleyen bayrak direği, Louisiana’nın zengin sömürge tarihini yansıtmaktadır. 1930’larda, İşler İlerleme İdaresi (WPA) cepheleri yeniden boyamış, binaları yenilemiş ve parkın içinde ve çevresinde peyzaj düzenlemelerini iyileştirmiştir. 1971’de Jackson Meydanı çevresindeki yaya bölgesi üç çevre yolun araç trafiğine kapatılmasıyla meydana getirilmiştir Bu caddeler Chartres, St. Peter ve St. Ann’dır.
CAFE DU MONDE
Cafe Du Monde’de Hindiba’lı Kahveler Denenebilir.
Café du Monde (Fransızca; “Dünyanın Kafesi” Fransızca veya “Halkın Kafesi” için Fransızca), New Orleans’ın Fransız Mahallesi, Louisiana, ABD’deki Decatur Caddesi’nde bulunan tanınmış bir açık hava kahve dükkanıdır. Yeni bir Orleans merkezi ve turistik mekanıdır.
Kahve menüleri biraz pahalı olsada oraya kadar gitmişken bir kez denenmelidir.
Fransızlar, 1700 dolaylarında Körfez Kıyısı ve Mississippi Nehri boyunca yerleşmeye başladıklarında yanlarında kahve getirmişlerdir. Amerikan İç Savaşı sırasında, New Orleans’da Kahve sıkıntısı olduğundan hindiba karışımlı bir kahve geliştirmiştir. – Café du Monde ve diğer New Orleans restoranlarında servis edilmeye devam edilmiştir. Hindiba, kahvenin içimine çikolata benzeri bir lezzet katmaktadır.
Buraya kadar gelmişken meşhur Beignet kurabiyeleride denenmelidir.
II. Dünya Savaşı MüzesiII. Dünya Savaşı MüzesiII. Dünya Savaşı Müzesi
Eskiden Ulusal Normandiya Müzesi olarak bilinen Ulusal II. Dünya Savaşı Müzesi, New Orleans’ın Merkezine çok yakın konumda, Camp Caddesi ile Magazine Caddesi arasında Andrew Higgins Drive’da bulunan bir askeri tarih müzesidir. Müze, ABD’nin II. Dünya Savaşı’nda Müttefik zaferine yaptığı katkıya odaklanmaktadır. 2000 yılında kurulan, daha sonra 2003 yılında Amerika’nın resmi Ulusal II. Dünya Savaşı Müzesi olarak ABD Kongresi tarafından ilan edilen Müze, Smithsonian Kurumu ile bir bağlantılıdır. Müzenin misyon ifadesi, II. Dünya Savaşı’ndaki Amerikan deneyimini vurgulamaktadır.
Müzede Çok sayıda Tank, Silah, Uçak, Askeri Teçhizat sergilenmektedir.
Müze, Normandiya çıkarmasının 56. yıldönümü olan 6 Haziran 2000’de Normandiya Müzesi olarak açılmıştır. Higgins Industries tarafından New Orleans, böyle bir projenin doğal evi olmuştur. Ayrıca, New Orleans’da müze inşa etme çabasına öncülük eden ve 1994’te 6 Haziran’da başlatılan Neptün Operasyonunun planlanması ve uygulanmasını anlatan D-Day adlı bir kitap yazan bir tarihçi ve yazar Stephen Ambrose’nin evidir.
Adresi: 945 Magazine Str. LA 70130
Telefon: +1 504-658-4100
Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 09:00-17:00
Giriş Ücretleri:Yetişkinler 28.00 USD, 2-12 Yaş arası 18.00 USD, Öğrenci 18.00 USD
1 numaralı St. Louis Mezarlığı en eski ve en ünlü olanıdır. Ayrıca 2 ve 3 Numaralı Tarihi mezarlarda bulunmaktadır. Kent, 1788 yılında çıkan bir yangından sonra yeniden tasarlandığı sırada, kentin eski St. Peter Mezarlığı’nın (artık mevcut değil) ana mezarlık yeri olarak değiştirildiği zaman 1789 yılında açılmıştır.
Fransız Mahallesi’nin iç sınırının ötesinde, Basin Caddesi’nin kuzey tarafında, Mississippi Nehri’ne 8 blok uzaklıktadır. Iberville konut projesinin sınırında yer almaktadır. Kuruluşundan bu yana sürekli kullanılmaktadır. Kar amacı gütmeyen bazı işletmeler Belli bir ücret karşılığında turlar sunmaktadır.
1 No’lu Tarihi mezarlığa gömülen ünlü New Orleans’lılar arasında şeker endüstrisinin varlıklı öncüsü Etienne de Boré ve New Orleans’ın ilk belediye başkanı; Homer Plessy, ve New Orleans’ın ilk Afrika kökenli Amerikan belediye başkanı Ernest N. “Dutch” Morial’da bulunmaktadır.
Ünlü Voodoo rahibesi Marie Laveau’nun Glapion ailesinin mahzeninde yer aldığına inanılmaktadır. Burada dikkat çeken diğer New Orleans’lılar arasında Bernard-Marigny, Fransız-Creole aristokratı ve hem Faubourg Marigny hem de Mandeville, Louisiana’yı kuran politikacı; Jean Lafitte’nin korsanlarından biri olduğu iddia edilen mimar ve sörveyör Barthelemy Lafon; ve dünyanın en eski satranç şampiyonlarından biri olan Paul Morphy’de bulunmaktadır. Kötülüğü acımasız köle sahibi Delphine LaLaurie’nin’de burada defnedildiğine inanılmaktadır. Mimar ve mühendis Benjamin Latrobe, New Orleans su işleri için mühendislik yaparken, 1820’de sarı hummadan öldükten sonra St. Louis No. 1’e gömülmüştür. 2010 yılında, aktör Nicolas Cage, öldüğünde gömülmesi için burada piramit şeklindeki bir mezarı satın almıştır.
Mezarlık sadece bir kare blok kadar uzundur fakat ama binlerce insanın dinlenme yeridir. Bir Protestan bölümü (genellikle tonoz edilmemiş) kuzeybatı bölümünde yer almaktadır.
1 Mart 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren New Orleans Roma Katolik Piskoposluğu, bu mezarlığı elinde bulunduran ve yöneten halk, oradaki vandalizmdeki artış nedeniyle görünürde kapanmıştır. Bununla birlikte, tartışmalı bir hamle olarak, piskopos şu anda tur şirketlerinden erişim için ücret almaktadır (yılda 4,500 ABD doları veya daha kısa süreler için daha düşük miktarlar).
Adresi: 425 Basin Street. LA 70112
Telefon: +1 504-596-3050
Ziyaret Saatleri: Pazartesi-Cumartesi günleri 09:00-15:00, Pazar 09:00-12:00
ADUBON AKVARYUMU
Oldukça Büyük Bir AkcaryumAkvaryum’dan Bir Deniz Anası
Amerikanın en büyük akvaryumu olan Adubon akvaryumu, Kuzey ve Güney Amerika’nın her bölgesinden 530 türü temsil eden 10.000 hayvanla dikkat çekici sergiler sunmaktadır ve içerde yer alan sergiler şunlardır:
Karayip resifinde, 132.000 ABD galonu (500 m3) tarpon ve melek balığı gibi örnek deniz yaşamı deposuyla çevrili 30 metrelik (9 m) net bir tünel;
Amazon bir cam silindirle kaplı, nehrin önemli bir özelliği olan nemli, iklim kontrollü bir sera olan ve Amerika papağanı, piranalar, bir anakonda, tatlı su vatozları ve alan havzasından diğer örnekleri içeren;
Mississippi Nehri galerisi, yayın balığı, paddlefish, baykuş ve leyistik bir beyaz timsahtan oluşmakta;
Meksika Körfezi, oradan 400.000 ABD galonu (1.500 m3), 17 fit (5 m) boyunda köpekbalıkları, deniz kaplumbağaları ve vatozlar içeren bir sergi.
Akvaryum ayrıca, daha önce Entergy IMAX tiyatrosu olan Entergy Dev Ekran Tiyatrosu’na ev sahipliği yapmaktadır ve deniz su samuruları ve Afrika penguenleri için gösteriler sunmaktadır.
Adresi: 1 Collins Dilboll Cir. LA 70124
Telefon: +1 504-658-4100
Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç, Diğer günler 10:00-17:00
Giriş Ücretleri:Yetişkinler 23.95 USD, 2-12 Yaş arası 17.95 USD
New Orleans Sanat MüzesiNew Orleans Sanat Müzesi İçi
New Orleans Sanat Müzesi (veya NOMA), New Orleans şehrinin en eski güzel sanat müzesidir. Sanata ilgi duyuyorsanız bu müzeyi ziyaret etmeniz tavsiye edilmektedir. İçerisinde yaklaşık 40.000 eser sergilenmektedir. Şehir Parkı içinde, Carrollton Bulvarı ve Esplanade Bulvarı’nın kesişme noktalarından kısa bir mesafede ve “Canal Street – Şehir Parkı” tramvay hattının yakınında bulunmaktadır. 1911 yılında Delgado Sanat Müzesi olarak kurulmuştur.
Müze, Degas, Monet, Renoir, Picasso, Matisse, Pissarro, Rodin, Gauguin, Braque, Dufy, Miró, Jackson Pollock, Mary Cassatt ve Georgia O’Keeffe’nin eserleri de dahil olmak üzere Avrupa ve Amerika eserleri koleksiyonu ile dikkat çekmektedir. Müze, annesinin ailesiyle 1871-1872 arasında New Orleans’ta yaşayan Fransız İzlenimci Edgar Degas’ın çok sayıda önemli eseri de dahil olmak üzere kapsamlı bir Fransız sanatı araştırması da içermektedir.
Adresi: 1 Canal St. LA 70130
Telefon: +1 504-565-3033
Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç, Salı-Perşembe günleri 10:00-178:00, Cuma günleri 10:00-21:00, Cumartesi-Pazar 11:00-17:00
Giriş Ücretleri:Yetişkinler 10 USD, Öğrenci 8 USD, 7-17 Yaş arası 6 USD
New Orleans’ta 1.300 dönümlük (5.3 km2) genişliğinde halka açık bir park olan City Park, Amerika Birleşik Devletleri’nde en büyük ve en çok ziyaret edilen 20. kent parkıdır. 30 Şehir Parkından yaklaşık olarak% 50 daha büyüktür. New York’taki Central Park, Ülke çapında Amerikalılar tarafından arketipsel kentsel yeşil alan olarak tanınan bir belediye parkıdır. Arazi New Orleans Şehri’ne ait bir şehir parkı olmasına rağmen New Orleans Parkları ve Park Yolları Departmanı tarafından değil, devlet yönetiminin bir kolu olan Şehir Parkı Geliştirme Derneği tarafından yönetilmektedir. City Park, genel olarak kendi kendini destekleyen halka açık bir park olması nedeniyle olağandışıdır; yıllık bütçesinin büyük kısmı, kullanıcı harçları ve bağışlar yoluyla elde edilen gelirden elde edilir. Katrina Kasırgası nedeniyle parka verilen büyük hasarın ardından, Louisiana Kültür, Dinlenme ve Turizm Bakanlığı parkın faaliyetlerini kısmen desteklenmeye başlamıştır.
City Park, dünyanın 600 yaşından büyük olgun meşe ağaçları koleksiyonunu elinde bulundurmaktadır. Park, 1854 yılında kurulmuştur ve ülkenin en eski 48. parkıdır
Adresi: 1 Palm Dr. LA 70124
Telefon: +1 504-482-4888
Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç, Salı-Perşembe günleri 10:00-22:00, Cuma ve Cumartesi günleri 10:00-23:59, Pazar 11:00-22:00
LOUISANA EYALET MÜZESİ
Eyalet MüzesiEyalet Müzesi
1906 yılında New Orleans’ta kurulan Louisiana Eyalet Müzesi (LSM), Louisiana’nın tarihi olaylarının ve kültürel çeşitliliğin mirasını yansıtan binlerce sanat eserini barındıran ve Louisiana’nın her yanındaki modern yapıların eyalet çapında sergilendiği bir müzedir.
Louisiana Eyalet Müzesi sistemi, başlangıçta 1904’te St. Louis, Missouri’deki Louisiana Satın Alma Fuarı’nda faaliyet göstermeye başlamıştır. bu fuarda sergilenmek üzere çok sayıda önemli eser toplanmıştır. Fuardan sonra, bu koleksiyonun depolanması, genişletilmesi ve sergilenmesi gerektiğine karar verilmiş ve Louisiana Eyalet Müzesi, bu rolü yerine getirmek için 1906 yılında kurulmuştur. Jackson Meydanı’ndaki St. Louis Katedrali’nin her iki tarafında bulunan Presbytere ve Cabildo binaları, Louisiana Eyalet Müzesi’nin bulunduğu ilk mülklerden bazılarıydı.
Adresi: 701 Chartres St. LA 70130
Telefon: +1 504-568-8975
Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç, Diğer günler 10:00-16:30
Giriş Ücretleri:Yetişkinler 6 USD, Öğrenci 5 USD, 5-12 Yaş arası ücretsiz
HEDİYELİK EŞYA
New Orleans’da çok sayıda hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır. Özellikle merkezi yerlerde bulunan marketler içerisinden çok sayıda hediyelik eşya satın alabilmek mümkündür.
Magnetler 5 -10 USD arası kalitesine göre..
NEW ORLEANS GECE HAYATI
New Orleans tam bir Jazz ve Blues müzik cenneti olduğundan önceliğiniz bu olmalıdır. Şehrin kalbi Bourbon Street ve French Quarter civarında atmaktadır. New Orleans’da eğlence için başka bir yer aramanıza gerek yoktur. Bu caddeler size istenilen her türde eğlenceyi vaat etmektedir. Çok sayıda Disko, Pub, Bar, Restorant ve Kafe bulmak mümkündür.
NEW ORLEANS MUTFAĞI
Kedi Balığı
New Orleans’da Amerika’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi fast food kültürü oldukça yaygındır. Yeme içme bize göre pahalı gibi görünsede öğünler oldukça büyük ve doyurucudur. New Orleans’da ayrıca “Catfish”, “Crawfish” ve “Karides” deniz ürünleride oldukça meşhurdur ve bolca tercih edilmektedir.
NEW ORLEANS’A NASIL GELİNİR?
New Orleans’a Türkiye’den direk uçuş bulunmamaktadır. Houston veya Atlanta’dan buraya Tren, Otobüs veya iç hat uçuşları ile gelebilmeniz mümkündür.
NEW ORLEANS’DA KAÇ GÜN KALINMALI?
New Orleans’da yorulmadan ve en etkili şekilde 5-6 tam gün kalarak Missisipi nehrinin, sınırsız Jazz ve Blues keyfinin tadını çıkarabilirsiniz. Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Çarşamba günü dönülmesi yönündedir.
NEW ORLEANS GELMEYE DEĞER Mİ?
Evet kesinlikle en azından 5 günlüğüne gelmeye ve bu güzel Jazz şehrini görmeye değerdir.
New Orleans’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook SEYAHAT FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
Evet Pensacola dediğimde eminim ki birçoklarımızın daha önce hiç duymadığı, burası da neresi diye düşündüğü Amerikalıların güneyde tatil için tercih ettiği yerlerin başında gelen güzel şehir, Hepimiz filmlerde mutlaka Miami ve Florida Sahillerini mutlaka görmüşüzdür. Türkiye’de tanışma şansı yakaladığım çok değerli bir Amerikalı Ailenin daveti ile uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verdim, Gönderdikleri davetiye sayesinde ABD vizesini sadece 2 dakika içerisinde aldım, Sadece bir kaç klasik soru sormalarının ardından 10 yıllık ABD vizemi alarak yola koyuldum. Bu arada biletimi gidiş-dönüş New York’a alıp orada da bir kaç gün geçirdim. New York yazımı sizinle daha sonra paylaşacağım.
Misafiri olduğum değerli İnsanlar, Joseph, Alex ve Lisa
Yaklaşık 10 saat süren Uzun bir yolculuğun ardından New york’da yaklaşık 1 gün kalıp dinlendim ve ertesi Gün New York’a uçakla 3 saat uzaklıkta ki New Orleans Şehrine ulaştım. Buradan beni arkadaşım aldı ve birlikte kalacağımız evine doğru yolculuğa çıktık. Bu kez bizi 5 saatlik bir araba yolculuğu bekliyordu neyse ki arabası büyük ve rahat… yollar çok güzel… Deniz kenarından keyifli bir yolculuğun ardından akşama doğru kalacağım eve vardım.
Aslında buranın tamamına yakınını gezme planlarım vardı ama kalacağım ev sahiplerinden birisinin sağlık sorunları yüzünden bunu bir dahaki sefere artım deyip ertelemek zorunda kaldım, Yinede kaldığım 3 hafta süresince çok keyifli bir zaman geçirdim.
Kaldığım Çiftlik Evi
Kaldığım eve gelecek olursak burası Pensacola şehrine yaklaşık 13 km uzaklıkta Milton adında bir kasaba, ev kasabanın biraz dışında kalan bir çiftlik evi, Arazisi gerçekten çok büyük, içerisinde 2’si kullanılmayan (Kasırga yüzünden hasar almış) toplam 5 ev var, Kalacağım ev sahibinin Kız kardeşi ve Annesi’de burada yaşıyor. Ayrıca burada boş zamanlarda güzel vakit geçirdiğim 4 Köpek ve 2’de Kedi var.
Çiftliğin 4 tarafı çam ormanları ile kaplı, öylesine temiz ve güzel bir havası var ki oksijen fazlalığından 4-5 saatlik bir uyku size yetiyor. Sağolsunlar ben geleceğim diye odamı hazırlamışlar, Yüklü bir market alışverişi yapmışlar… Yani gittiğimde her şey hazırdı.
Şerif’e yakalanmadan Çekildiğim Bir Foto:)
Biraz buralardan bahsedecek olursak; Pensacola, Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletinde yer alan ve Escambia ilçesinde yer alan bir şehirdir. Şehrin nüfusu 26 Kasım 2009 tarihi itibari ile toplam 51,923 olup metropol nüfusu 461,227’dir.
Pensacola Muhteşem Plajları ile Ünlü
Bu çevrenin En büyük gelir kaynağı Turizm, Özellikle Amerika’nın diğer şehirlerinden çok sayıda yerli Turist buraya gelmektedir. Pensacola Otelleri açıkcası biraz pahalı fakat yıl boyu müşterilerine için çeşitli promosyonlar düzenliyorlar.
Quietwater Beach
Pensacola, Santa Rosa’nın bariyer adası tarafından korunan ve Meksika Körfezi’ne bağlanan Pensacola Koyu’ndaki bir deniz limanıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde birincisi olan Amerika Birleşik Devletleri Deniz Hava İstasyonu, Warrington yakınındaki Pensacola’nın güneybatısında; Blue Angels uçuş gösteri ekibinin ve Ulusal Deniz Havacılığı Müzesi’nin üssü’dür. West Florida Üniversitesi’nin ana kampüsü şehir merkezinin kuzeyindedir.
2018 YILI FLORİDA BULUNAN EN İYİ PLAJLAR
Pensacola Beach
Panama City Public Beach
Gulf Islands National Seashore, Pensacola
Navarre Beach
Siesta Key Beach, Sarasota
Clearwater Beach
St. Joseph Peninsula State Park, Port St. Joe
Caladesi Island State Park, Dunedin
Canaveral National Seashore, Titusville
Bean Point, Anna Maria Island
Bu bölge başlangıçta Muskog dili halkları tarafından işgal edilmiştir. Pensacola halkı Avrupa teması sırasında orada yaşadı ve Creek halkı Alabama’dan Pensacola’ya sık sık gelip ticaret faaliyetlerinde bulundu. İspanyol kaşif Tristán de Luna, 1559 yılında kısa ömürlü bir yerleşim kurdu. 1698’de İspanyollar, modern kentin kademeli olarak geliştiği bölgede bir başkanlık kurdu. Avrupa güçleri Kuzey Amerika’da rekabet ederken, bölge birkaç kez el değiştirdi. Florida’nın İngiliz yönetiminde (1763-1781) arasında bulunmuştur.
Pensacola, Tarihi boyunca hüküm süren beş hükümetten dolayı “Beş Bayrak Şehri” olarak adlandırılmaktadır. Bunlar İspanya (Kastilya), Fransa, Büyük Britanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Amerika Konfedere Devletleri’dir. Diğer takma adlar arasında “Dünyanın En Beyaz Plajları” (Florida panhandle plajlarının beyaz kumları nedeniyle), “Deniz Havacılığı Sedyesi”, “Güneş Işığı Devletinin Batı Kapısı”, “Amerika’nın İlk Yerleşimi”, “Zümrüt Sahili”, “Red Snapper” bulunmaktadır.
VİZE
ABD Vizeleri 10 Yıllık Düzenleniyor
ABD, TC Vatandaşı Bordo, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşlarından Vize istemektedir. Bazı istisnai durumlar haricinde ABD Konsolosluğundan onaylanan vizeler 10 yıllık olarak düzenlenmektedir. Gayri resmi yollardan Amerika’ya artan irticalar sebebiyle TC vatandaşları için alınması güç vizelerden birisidir. ABD vizesi alırken en önemli kısım vize başvuru belgesi (DS-160) dikkatli şekilde doldurulması gerektiğidir. Burada yapacağınız en ufak hata dahi vize alımınıza etki edebilmektedir. Bu form online olarak doldurulmakta ve daha sonrasında vize ücreti 160 USD ödenip randevu alınmaktadır. Randevu aldığınız tarih ve saatte Konsolosluk binası önünde hazır bulunmanız gerekmektedir. Konsolosluklara hiçbir şekilde Cep Telefonu alınmamaktadır ve genelde çevrede emanet edebileceğiniz yerler bulunmamaktadır. Sizden görüşme esnasında istenmesi ihtimaline karşın diğer başvuru evraklarınızıda yanınızda getirmeniz gerekmektedir.
Oldukça küçük bir havalimanı olan pensacola’ya özellikle Amerikanın büyük eyaletlerinden yaz aylarında sık uçak seferleri düzenlenmektedir. Şehir merkezine gidebilmek için 31-41-43 ve 52 Numaralı Otobüsleri kullanabilirsiniz. Yada Taksilerle ortalama 10 USD ödeyerek şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
UBER
UBER Buralarda Güzel Bir Seçenek
Pensacola’da UBER uygulaması kullanılmaktadır. Havalimanı-Şehir merkezi arası ortalama ücret 11 USD’dir.
KONAKLAMA
Konaklama için Pensacola bölgesinde çok sayıda otel hizmet vermektedir. Fakat fiyatları biraz yüksektir. Benim size tavsiyem buraya birkaç kişi gelecekseniz Ev kiralamanız yönündedir. Böylece hem konaklamayı paylaşabilir hemde kendi yemeğinizi pişirebilirsiniz.
Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.
İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.
ABD PARA BİRİMİ
Amerikan Doları
ABD Resmi Para Birimi Amerikan Dolarıdır.
CEP TELEFONU / SİM KART
Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (24,90)TL ve Türk Telekom (24,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. (Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan
Verizon, AT&T, T-Mobile ve Sprint şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 3 GB’lik sim kartlar 30 USD’dir. Tüm operatör fiyatları aşağı yukarı aynıdır. daha düşük ve yüksek paketlerde mevcut olup, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmamanız gerekmektedir.
Pensacola’nın pek çok bölgesinde her bütçeye uygun alış-veriş noktaları bulmak mümkündür. Dünyaca ünlü markaların mağazalarından, el işi ürünlerin satıldığı küçük tezgahlara kadar geniş bir yelpazede hemen her tür ve çeşit ürünü bulabilirsiniz.
KREDİ KARTI
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar vardır.
HALK
Resmi Dilin İngilizce olduğu Amerika’da genelde güney kesimlerde biraz daha anlaşılabilir İngilizce konuşulmaktadır. Amerikalıların çoğu oldukça yardımsever ve sıcakkanlı insanlardır. Herhangi bir şekilde yardıma ihtiyacınız olduğunu anladıklarında genelde size yardım etmekten çekinmezler.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
ABD Resmi Para Birimi Amerikan Doları olduğundan paranızı gelmeden Türkiye’de bozdurabilirsiniz.
GÜVENLİK
Pensacola’nın güvenli bir şehir olduğunu söyleyebilmemiz mümkündür. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Bayanlar günün her saati tek başına güvenle cadde ve sokaklarda dolaşabilmektedir. Yinede Özellikle toplu taşıma araçlarında ve Issız sokaklarda değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.
SAĞLIK
Amerika’ya Gitmeden önce herhangi bir zorunlu aşı yaptırılmasına gerek yoktur. ABD yüksek gelirli ülkeler grubunda ortalama yaşam süresi beklentisi ve çocuk ölüm oranlarında alt sıralarda yer almaktadır. Dünyada obezite oranı en yüksek ülkelerden birisi ABD’dir. Buna mukabil ABD’de sigara içme oranı düşüktür. ABD, sağlık alanında dünyanın en yüksek bütçeli ve en iyi üniversite ve araştırma hastanelerine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, Batı Avrupa ülkelerinden farklı olarak sosyal devlet ilkesini benimsememiş olan ABD’de tedavi ve sigorta ücretlerinin yüksekliği nedeniyle halkın sağlık hizmetlerine erişiminde ciddi sorunlar bulunmaktadır.
ABD genelinde yaklaşık 5700 hastane bulunmaktadır. Tıp biliminin çok ileride olduğu ABD’de tedavi ve özellikle hastane masrafları da binlerce dolar tutabilmektedir.
Doktor muayene ücreti 75-150 Dolar, sahasında uzman bir doktor muayenesi 150-400 Dolar, basit diş dolgusu 350 Dolar, kanal tedavisi ise 500 Dolar civarındadır. Ultrason 180 Dolar’dan başlamakta, MRI ise 1.800-2.000 Dolar’a mal olmaktadır. Bademcik ameliyatı 4.000-5.000 Dolar tutabilmektedir. Benzer şekilde, normal bir doğum 25.000-30.000 Dolar, menisküs ameliyatı ise 15.000 Dolar civarındadır.
Hastanede bir gün kalmanın maliyeti 500 Dolar kadardır. Hastaneye kaldırılma durumundaki kişiden ya depozito yatırması, ya da sigortasının olması beklenmektedir.
Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden ABD’ye gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro ( 30-45 TL) arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
İÇME SUYU
Şehir şebeke suyu klorlu olmakla birlikte, musluk suyu yaygın şekilde içilmekte; restoran ve kafelerde de genellikle musluk suyu verilmektedir. Öte yandan, musluk suyunun evlerde arıtılması suretiyle kullanılması da nispeten yaygındır. Marketlerde içme suyu satılmaktadır. Ayrıca, evlere damacana su servisi yapan firmalar da mevcuttur.
ARAÇ KİRALAMA
Amerika’da eğer uzun süre kalacaksanız bence yapmanız gerekenlerin başında Araç kiralamak gelmelidir. Fakat Amerika’da trafik kuralları oldukça sert uygulanmaktadır ve Sürücülerin tamamı trafik kurallarına riayet etmektedir. Trafik cezaları oldukça yüksek ge caydırıcıdır. Türkiye’den alınan ehliyetler ile burada 6 ay süre ile araç kullanılabilmektedir. Yollar bazı gün ve saatlerde aşırı kalabalık olabilmektedir fakat yollar oldukça güzeldir. Amerika’da Araç kullanırken özellikle hız limitlerine, Yayalara, Trafik Işıklarına çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Ayrıca herhangi bir polis sizi durdurduğunda ellerinizi direksiyonda sabit tutmanız gerektiğini ve polisin vereceği talimatlara göre hareket etmeniz gerektiğini unutmayın. Amerika’ya gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilir yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Amerika’nın büyük eyaletlerinde şehir içlerinde toplu taşıma çok düzenli işlemektedir fakat şehir dışına gitme planlarınız varsa araç kiralamak sizin için en iyi yöntemlerden birisi olacaktır.
HAVA DURUMU
Amerika büyük bir ülke olduğundan birçok iklim aynı anda ülke sınırlarında görülebilmektedir. Fakat Arktik tundranın hakim olduğu Alaska’nın soğuk, Hawaii ve Güney Florida’nın tropikal iklimleri görebildiği bilinmektedir.
Mississippi’nin batısında yer alan Büyük Ovalar’daki (The Great Plains) kuru iklim ve yeşillik Kaliforniya kıyılarında iyice kuraklaşıp çölleştirmektedir.
Kış aylarında kuzey bölgeler ve orta batı şehirleri en soğuk günlerinde yaklaşık olarak yarım metrelik kar yağışını bir günde görülebilmektedir. Yaz ayları ise nemli ve ılımandır.
Amerika’nın güney iklimi ise değişkendir. Yaz günleri sıcak ve nemli iken Kışın oldukça soğuk havalar görülebilmektedir.
Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer iklimsel hareket; özellikle Büyük Ovalar ve Midwestern eyaletinde görülen Tornado kasırgalarıdır. Atlantik kıyıları ve Meksika körfezi ise Haziran ve Kasım ayları aralığında “Hurricane” olarak bilinen güçlü tropik rüzgarlarla karşılaşabilmektedir
PENSACOLA GEZİLECEK YERLER
NATIONAL NAVAL AVIATION MUSEU
(ULUSAL HAVACILIK MÜZESİ)
Değerli Dostum Alex İle Havacılık MüzesindeyizUlusal Havacılık MüzesiUlusal Havacılık MüzesiUlusal Havacılık MüzesiUlusal Havacılık MüzesiUlusal Havacılık MüzesiUlusal Havacılık Müzesi
Müze, ABD Deniz Kuvvetleri, ABD Deniz Piyadeleri ve ABD Sahil Güvenlik’i de dahil olmak üzere deniz havacılığının tarihine adanmıştır. Misyonu, Amerika Birleşik Devletleri Deniz Havacılığı’nın gelişimi, büyümesi ve tarihi mirasını temsil eden uygun hatıraları temsil etmek, toplamak, muhafaza etmek ve sergilemektir. Dört eski Blue Angels A-4 Skyhawks, Curtiss NC-4 (Atlantik’i geçen ilk uçak), ABD Sahil Güvenlik helikopterleri, çift kanatlı uçaklar, K-47 Airship kontrol gondolu ve 150’den fazla uçak ve uzay aracı sergilenmektedir. Başkan George HW Bush’un eğitim aldığı bir uçak olan kuyruk yüzgeci ve S-3 Viking, 2003’te Başkan George W. Bush’u USS Abraham Lincoln’e nakletmek için kullanılırdı. Bu tarihi ve eşsiz uçak, hem Müzenin 300.000 metrekarelik (30.000 m2) sergi alanının içinde hem de müzenin 37 dönümlük (150.000 m2) arazisinde sergilenmektedir. Müze ayrıca ABD’de veya yurtdışında veya ABD’deki ABD askeri tesislerinde sergilenen neredeyse tüm diğer emekli Deniz Kuvvetleri, Deniz Piyadeleri ve Sahil Güvenlik uçakları için Deniz Kuvvetleri’nin program yöneticisi olarak Deniz Hava Sistemleri Komutanlığı (NAVAIRSYSCOM veya NAVAIR) ile koordineli olarak çalışmaktadır. NMUSAF’ın resmi USAF mülkiyeti altında kalan koleksiyonundan ödünç alınan ABD Hava Kuvvetleri uçaklarına benzer bir şekilde, Amerikan koruma altındaki diğer deniz uçakları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının mülkü olarak kalmaya devam etmektedir.
Ek olarak, müzede Dev bir Ekran Tiyatrosu, uçuş simülatörleri, Blue Angels 4D Experience, müze mağazası ve kafe bulunmaktadır. Cubi Point Café, kapalı NAS Cubi Point Officers ‘Club’dan filo hatıralarını sergilendiği için bir sergiyide içinde barındırmaktadır.
Müzenin bitişiğindeki Ulusal Uçuş Akademisi, 30 ağ bağlantılı uçuş simülatöründen oluşan dört katlı simüle edilmiş bir uçak gemisidir. Yaz boyunca, ülkenin dört bir yanından 200’den fazla öğrenci (7. sınıftan 12. sınıfa kadar) STEM’de (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) bir geleceğin peşinden koşmak için katılımcılara ilham vermek üzere tasarlanan Ulusal Uçuş Akademisi’nin 6 günlük programına katılmaktadır.
Müze, Kar amacı gütmeyen bir eğitim kurumu olan Donanma Havacılık Müzesi Vakfı tarafından desteklenmektedir. 1966’dan bu yana, bu vakıf müzeyi inşa etmek, sergiler inşa etmek, uçakları kurtarmak ve restore etmek ve Ulusal Uçuş Akademisi gibi eğitim programları geliştirmek için on milyonlarca dolar toplamıştır.
ABD Deniz Kuvvetleri Uçuş Gösterisi Filosu, Mavi Melekler tarafından yapılan uygulama gösterileri, Mart ve Kasım ayları arasında en güzel Salı ve Çarşamba sabahı müzeden görülebilmektedir. Bu uygulamalar hava şartlarına izin verdiğinde gerçekleşiyor ve Mavi Melekler web sitesinde geçici bir uygulama programı görüntülenebilmektedir.
Kaptan Robert L. Rasmussen, emekli bir Deniz Kuvvetleri kaptanı, eski Deniz Kuvvetleri savaş pilotu ve eski Mavi Melekler gösteri pilotu, Eski bir yönetmendi ve Deniz Tarihi ve Heykeller ile, müzedeki suluboya ve yağlı boya resimlerinin çoğunu da kendisi de yapmıştır. 2014’te emekli olmuş ve yerini Captain Sterling Gilliam, Jr. almıştır.
Müze Haftanın hergünü 09:00-17:00 saatleri arasında gezilebilir.
Müze giriş ücreti yetişkinler için 15 USD’dir. Fakat müze 09:30-11:00 ve 13:00-14:30 saatlerinde ücretsiz olarak gezilebilmektedir.
Bu fener Pensacola’dan önce Aurora Borealis şehrinde bulunmaktaydı. Deniz fenerinin oradaki görevi tamamlandıktan sonra, 1823 yılında Mississippi Nehri’nin ağzından Pensacola’ya taşındı. Sık sık kaba denizler nedeniyle, fenerin körfezin girişine, Santa Rosa Adası’nın arkasına demirlenmesi ve körfezin dışındaki gemilerden güvenilir bir şekilde görülememesi gerektiğine inanıldığı için yeri değiştirilmiştir.
1825’te, Pensacola Körfezi’nin güney girişinde 40 fit (12 m) bir blöf üzerine 40 fit (12 m) kule inşa edilmiştir. Bu ışık kısmen kuleye yakındı ve Santa Rosa Adası’ndaki ağaçlar tarafından da görünmesi bir hayli zordu. 1858’de, körfez girişinin kuzey tarafına yeni bir kule inşa edildi ve 1 Ocak 1859’da aydınlatılmaya başlandı. Yeni ve şimdiki kule, 150 metre (46 m) yüksekliğindedir ve Işığı deniz seviyesinden 190 fit (58 m) yukarıda tutar.
Müze giriş ücreti yetişkinler için 7 USD’dir. Müze 09:00-17:00 saatleri aradında ziyarete açıktır.
Körfez’de Gün Batımı, HarikaKörfez’de Gün Batımı, HarikaKörfez’de Gün Batımı
Pensacola Körfezi, Florida Panhandle olarak bilinen, Florida’nın kuzeybatı kesiminde yer alan bir koydur.
Meksika Körfezi’nin girişi olan koy, Escambia İlçesi ve Santa Rosa İlçesi’nde, Florida, Pensacola şehrine bitişik ve 21 mil uzunluğunda ve 4 mil genişliğindedir (13 km). Escambia Körfezi, Pensacola Körfezi, Blackwater Körfezi, Doğu Körfezi ve Santa Rosa ve dört nehir içeren Pensacola Körfezi nehir ağzı sistemi, Escambia, ‘Blackwater’ Sarı ve Doğu Nehirlerinin, dördüncü büyük nehir ağzıdır.
Pensacola Körfezi, Fairpoint Yarımadası ve Santa Rosa’nın bariyer adası tarafından kurulur ve korunur. Pensacola Körfezi Köprüsü, Pensacola’yı yarımadanın batı ucundaki Gulf Breeze’ye bağlayan körfezi geçmektedir. Körfez Adaları Ulusal Deniz Kıyısı, Santa Rosa Adası’nı içerir ve körfezin bir kısmını kaplar. Gulf Intracoastal Waterway, körfezin bir bölümünden geçmektedir. Pensacola Körfezi kuzeyde Escambia Körfezi’ne ve Doğu Körfezi’ne bağlanır. Pensacola Geçidi ise Körfezi Meksika Körfezi’ne bağlar.
HEDİYELİK EŞYA
Pensacola’da çok sayıda hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır. Özellikle merkezi yerlerde bulunan marketler içerisinden çok sayıda hediyelik eşya satın alabilmek mümkündür.
Magnetler 5 -10 USD arası kalitesine göre..
PENSACOLA GECE HAYATI
Pensacola tam bir tatil cenneti olduğundan istenilen her türde eğlenceyi size vaat etmektedir. Çok sayıda Disko, Pub, Bar, Restorant ve Kafe bulmak mümkündür.
PENSACOLA MUTFAĞI
Deniz Ürünleri Çok Lezzetli
Pensacola’da Amerika’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi fast food kültürü oldukça yaygındır. Yeme içme bize göre pahalı gibi görünsede öğünler oldukça büyük ve doyurucudur. Pensacola bölgesinde ayrıca deniz ürünleride tercih edilmektedir.
PENSACOLA’YA NASIL GELİNİR?
Pensacola’ya sadece direkt olarak Amerika’dan iç hat uçuş imkanları vardır. Buraya Amerikanın diğer şehirlerinden Tren veya otobüsle gelebilmekte mümkündür.
Direk ulaşım sağlanan havalimanları için http://flypensacola.com web sitesini inceleyebilirsiniz.
PENSACOLA’DA KAÇ GÜN KALINMALI?
Muhteşem Pensacola Plajları
Pensacola’da yorulmadan ve en etkili şekilde 5-6 tam gün kalarak denizin, uçsuz bucaksız plajların ve güneşin tadını çıkarabilirsiniz. Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Çarşamba günü dönülmesi yönündedir.
PENSACOLA GELMEYE DEĞER Mİ?
Evet kesinlikle en azından 5 günlüğüne gelmeye ve bu güzel şehri görmeye değerdir.
Pensacola’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook SEYAHAT FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
Evet Kuzey Kıbrıs dediğimizde aklımıza ilk gelenler Kumarhaneler, Uçsuz bucaksız Kumsallar, Masmavi Denizidir muhtemelen fakat Kuzey Kıbrıs Tarihi açıdanda gezilip görülmesi gereken oldukça güzel bir ülkedir.
Ülkenin En büyük gelir kaynağı Turizm ve Kumarhanelerdir. Özellikle buraya Türkiye’den çok sayıda Turist gelmektedir. Kıbrıs Otelleri müşterilerine yıl boyu her şey dahil promosyonlar düzenlemektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemli yerleşim yerleri, Başkent Lefkoşe, Girne, Gazimağusa ve Güzelyurt’tur. KKTC, etkisinde bulunduğu Akdeniz ikliminden dolayı fazla yağış almaz. Genellikle sıcak ve kuraktır.
Daha önce görevim yüzünden defalarca gittiğim Kuzey Kıbrıs’a bir de gerçekten Turist gözüyle gitmenin vakti geldiğini düşünerek yola koyuluyorum. İzmir-Ercan arası direk uçuşlar mevcut ve yolculuk yaklaşık 1 saat 15 Dakika sürmekte.
Biraz Kuzey Kıbrıs Tarihinden bahsedecek olursak; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (kısaca K.K.T.C.) veya Kuzey Kıbrıs, Akdeniz’de bulunan en büyük üçüncü ada ve Türkiye yarımadasının 65 km güneyindeki Kıbrıs adasının kuzey kısmında yer alan bağımsız bir devlettir. Bağımsızlığı Türkiye dışında hiç bir ülke tarafından tanınmamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlar ve uluslararası toplum tarafından Kıbrıs Cumhuriyetini Türkiye işgali altındaki toprağı olarak nitelendirmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uluslararası toplum tarafından ekonomi, ulaşım, spor gibi alanlarda ambargolar uygulanmaktadır. Ambargolardan dolayı ekonomik olarak Ülke hala daha Türkiye’ye bağımlı olarak varlığını sürdürmektedir. Varlık süresi boyunca Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenmiştir ve hala daha desteklenmektedir.
2010 yılı itibarıyla 2.66 milyar TL olan devlet bütçesinin %32.6’sını Türkiye’nin ekonomik yardımları oluşturmaktadır. Buna karşın ülke 2001 yılından itibaren ekonomide hızlı bir büyüme yaşamıştır fakat son yıllarda ülke bazı ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır.
Kıbrıs Harekatı sonrasında 1976’da Kubrıs Türk Federe Devleti kurulmuştur.
15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi Self-Determinasyon hakkını kullanarak oybirliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. KKTC’nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından okunmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan’ın ve pek çok devletlerin yanı sıra Birleşmiş milletler güvenlik konseyininde tepkisini çekmiştir.
Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınamış ve 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımlamıştır.
VİZE
K.K.T.C. Vizesiz, Kimlik ile gidilebilir
K.K.T.C. TC Vatandaşı Bordo, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşlarından Vize istememektedir. TC vatandaşları anılan ülkeye Ulusal Kimlik belgeleri ile (Eski veya Yeni Tip) giriş sağlayabilmektedir. Bu ülkeye Pasaportla gitmeyi düşünenler için küçük bir uyarı yapmamız gerekirse; Pasaportlarında Kıbrıs mühürü olanlar Yunanistan’a giriş yapamamakta ve Vize alamamaktadır. Bu yüzden Kuzey Kıbrıs’a seyahat edeceklerin Kimlik belgeleri ile giriş çıkış yapmaları yararlarına olacaktır.
HAVALİMANI-ŞEHİR MERKEZİ ULAŞIM
ERCAN HAVALİMANI
Ercan Havalimanı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’ya 23 km, Girne’ye 44 km, Gazimağusa’ya 50 km uzaklıkta bulunan uluslararası Ercan havalimanı, Adını 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekâtı’nda hayatını kaybeden Türk pilot Fehmi Ercan’ın soyadından almıştır.
OTOBÜS ( KİBHAS)
Havalimanı ulaşımı KİHBAS Otobüsleriyle Sağlanıyor.
Kuzey Kıbrıs’ta en büyük sorunlardan birisi şehirlerarası ulaşımdır. Bu konu ile ilgili Otobüsler oldukça yetersiz kalmaktadır. Burada en önemli nokta araç kiralamaktan geçmektedir. Fakat tıpkı İngiltere’de olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da trafik ters tönden akmaktadır. ( Sol Şerit Gidiş-Sağ Şerit Geliş Yönü)
Ercan Havalimanından Kuzey Kıbrıs’ın çeşitli şehirlerine gitmek için KİBHAŞ otobüslerini kullanabilirsiniz.
Ercan havalimanından Şehir merkezine gidiş ve Şehir merkezinden havalimanına gidiş ile ilgili ayrıntılı bilgiye aşağıdaki link aracılığı ile ulaşabilirsiniz.
Diğer şehirlere ulaşım ile ilgili Otobüs saatlerine ulaşmak için http://www.kibhas.org linkini kullanabilirsiniz.
TAKSİ
KKTC Taksileri çok konforlu ve Uygundur.
Kuzey Kıbrıs’da en çok tercih edilen ulaşım aracı taksilerdir ve tüm taksilerin tamamına yakını oldukça konforludur. Kıbrıs’a bir kaç kişi geliyorsanız taksileri her zaman tercih edebilirsiniz.
Taksi Ücretleri Havalimanından ortalama Olarak aşağıdaki gibidir. Fakat Taksicilerin birçoğu her zaman pazarlığa açıktır.
Ercan-Girne 150 TL
Ercan-Lefkoşa 100TL
Ercan-Gazimağusa 150 TL
Ercan-Güzelyurt 190 TL
UBER VE TAXIFY
KKTC’de UBER Uygulaması yoktur
Kuzey Kıbrıs’da UBER ve TAXIFY uygulaması kullanılmamaktadır.
KONAKLAMA
KKTC’de Konaklama çeşitliliği çok fazla
Konaklama için Girne, Lefkoşa, Gazimağusa ve Güzelyurt bölgesinde çok sayıda otel hizmet vermektedir. Ayrıca Kıbrıs’da çok sayıda Apart otel’de mevcuttur. Kuzey Kıbrıs’da Otellerin birçoğu yıl boyu çeşitli kampanyalar düzenlemektedir. Her ne kadar Turistik bir yer olsa da Kuzey Kıbrıs’da her bütçeye göre konaklama bulabilmek mümkümdür.
Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.
İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.
K.K.T.C. PARA BİRİMİ
Para birimimiz aynı TÜRK Lirası
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Para Birimi Türk Lira’sıdır. Fakat ülke genelinde İngiliz Sterlin’ide işlem görmektedir.
CEP TELEFONU / SİM KART
Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (21,90)TL ve Türk Telekom (14,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. (Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan
KKTC Turkcell ve KKTC Telsim (Vodafone) şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 3 GB’lik sim kartlar 50 TL’dir. KKTC Turkcell operatör fiyatıda aşağı yukarı aynıdır. daha düşük ve yüksek paketlerde mevcut olup, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmamanız gerekmektedir.
Kuzey Kıbrıs’ın pek çok şehir ve semtinde her bütçeye uygun alış-veriş noktaları bulmak mümkün. Dünyaca ünlü markaların mağazalarından, el işi ürünlerin satıldığı küçük tezgahlara kadar geniş bir yelpazede hemen her tür ve çeşit ürünü bulabilirsiniz.
KIBRIS’DAN NE ALABİLİRİZ?
Hellim Peyniri almadan dönmeyin:)
• Hellim peyniri.
• Zivaniya içkisi (Kıbrıs kanyağı / rakısı).
• Bergamot, narenciye ve okaliptüs özlü sabun ve şampuanlar.
• Kıbrıs motifli çanaklar.
• Ceviz macunu.
• Yöre kadınlarının el emeği takılar.
• Yöresel el işlemeleri ( Lefkara işi dantel ve nakışlar meşhurdur).
• Rum sepetleri.
• Reçeller ve kompostolar.
• Ahşap eserler.
• Hatıra biblolar veya heykelcikler (Özellikle karetta karettalar en çok tercih edilen çeşitleridir).
• El emeği kapı süsleri ya da rüzgar çanları.
• Canlı Orkide.
• Seramik eserler.
• Kozmetik ürünler (son derece ekonomik).
• İnci gibi değerli ya da deniz kabuğu gibi yarı değerli otantik hediyeler.
• Begonvil çiçeği tohumu da bahçesi olanlar için birebir.
• Ercan Havalimanı Duty Free
KIBRIS GEZİLEBİLECEK PAZARLAR
• Girne Çarşısı (Girne)
• Girne Belediye Pazarı (Girne)
• Büyük Han (Lefkoşa)
• Arasta Çarşısı (Lefkoşa)
• Bandabulya Çarşısı (Lefkoşa)
KREDİ KARTI
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar var.
HALK
Şiveleri Farklı Biraz ama Samimi insanlar:)
İnsanlar ilk bakışta size soğuk gibi görünsede genelde yardımsever kişilikleri ile öne çıkmaktadırlar, Kuzey Kıbrıs’ın Resmi dili Türkçe’dir. İngilizce ise özellikle genç nesil tarafından bilinmektedir. Orta yaş üstü insanlar pek ingilizce bilmemektedir.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
Para Birimimiz aynı, Dövize gerek yok
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Para Birimi Türk Lirası olduğundan yanınızda döviz bulundurmanız gerekmemektedir.
GÜVENLİK
Güvenlik oldukça iyi
Kuzey Kıbrıs oldukça güvenli bir Ülkedir. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Bayanlar günün her saati tek başına güvenle cadde ve sokaklarda dolaşabilmektedir. Yinede Özellikle toplu taşıma araçlarında değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.
SAĞLIK
Özel Hastaneler’in Biraz Daha İyi Olduğu Söyleniyor
Kuzey Kıbrıs’a Gitmeden önce herhangi bir zorunlu aşı yaptırılmasına gerek yoktur. Devlet hastanelerinin yeterli hizmet kapsitesinin bulunmadığı değerlendirilmekle birlikte, birçok özel hastane ve klinik bulunmaktadır. Acil sağlık hizmetleri hattı 112’dir. KKTC’de Lefkoşa’da, Girne’de ve Gazimağusa’da birer devlet hastanesi mevcut olmakla birlikte sundukları hizmet kalitesi tatminkar değildir. Özel hastaneler, klinikler, pratisyen ve uzman hekim muayenehaneleri bulunmaktadır.
Tedavi ve yatak ücretleri Türkiye’ye kıyasla oldukça pahalıdır. SGK’lı vatandaşlar, yapılan bir anlaşma çerçevesinde Yakındoğu Üniversitesi Hastanesi ve Kolan British Hastanesi’nde sigorta kapsamları içinde tedavi olabilmektedir.
Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden Kuzey Kıbrıs’a gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro ( 30-45 TL) arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
İÇME SUYU
İçme Suları Kireçli, Hazır Su Almak Gerekiyor
KKTC’nde içme suyu olarak ve yemeklerde yerli veya Türkiye’den ithal edilen şişe sularının kullanılması tavsiye edilmektedir. Su şebekelerinden gelen sudaki kireç miktarı çok yüksektir ve içilmesi tavsiye edilmemektedir. Şişe suları her marketten kolayca temin edilebilmektedir.
ARAÇ KİRALAMA
Araç Direksiyonları Solda ve Buna Alışmak Gerekli
Kiraladığımız Aracımız
Kuzey Kıbrıs’da bence yapmanız gerekenlerin başında Araç kiralamak gelmeli fakat buradaki sorun trafiğin İngiltere’de ki gibi Bize göre ters akması; Bir süre sonra buna alışsanızda yinede dikkatli olmakta fayda var. Akaryakıt fiyatları nispeten bize göre uygun, Yollar aşırı kalabalık değil fakat bir çok yerde Sabit radarlar mevcut buna çok dikkat etmelisiniz. Kuzey Kıbrıs’a gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilirsiniz yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Kuzey Kıbrıs’da toplu taşıma çok düzenli işlememektedir bu yüzden araç kiralamak sizin için en iyi yöntemlerden birisi olacaktır.
HAVA DURUMU
Kuzey Kıbrıs makro iklim sınıflandırılmasına göre, yarı kurak olarak adlandırılan iklim kuşağı arasında yer alır. Aynı zamanda bir Akdeniz adasında yer almasından dolayı yaz mevsiminin sıcak ve kuru; kış mevsiminin ılık ve az yağışlı geçtiği Akdeniz İklimi görülür. Kuzey Kıbrıs’ın yıllık ortalama hava sıcaklığı 19 derecedir. Yıl boyunca en sıcak ay genellikle Temmuz’dur. Gündüz saatlerinde (gölgede) 37-40 derece sıcaklık görülür. Yılın en soğuk ayı genellikle Ocak ayı olup gündüz saatleri hava sıcaklığı 9-12 derece arasındadır. Yağışlar genellikle Ekim – Mart ayları arasında görülür. Yıllık toplam yağış normali 402.8 mm’dir. En yağışlı ay Aralık, en kurak aylar ise Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Kuzey Kıbrıs’ta deniz suyu sıcaklığı ortalama 21 derecedir. Temmuz ve Ağustos aylarında deniz sıcaklığı 28 dereceyi bulur.
KUZEY KIBRIS GEZİLECEK YERLER
SALAMİS ANTİK KENTİ
Salamis Antik Kenti
Bronz Çağı’nda kurulmuş ve zamanında Kıbrıs’a başkentlik yapmış olan Salamis Antik Kenti’nin tarihi M.Ö. 11. yy’a a kadar uzanmaktadır. Efsaneye göre bu kent, Antik Yunanistan’da Truva savaşlarından sonra Salamis adlı bir prens tarafından kurulmuştur. Kimi arkeologlara göreyse Enkomi M.Ö. 1075 yılında büyük bir depremle yerle bir olduktan sonra halk yavaş yavaş buraya göçmüş ve Salamis Kenti’ni kurmuştur.
Kazılarda bu ilk yerleşime ait mezarlar ve kalıntılara rastlanmıştır. Sırasıyla Helenistik, Roma ve Bizans dönemi izlerini taşıyan kentin içerisinde yer alan Antik Tiyatro, Forum, Zeus Tapınağı, sportif faaliyetlerin yapıldığı Gymnasium, eski Hamam yapıları, pazar yeri ve Salamis krallarının mezarları en çarpıcı yerler arasındadır. Salamis Antik Kenti harabe ve kalıntıları bugün bile şehrin geçmişteki ihtişamını gözler önüne sermektedir. Antik kent içinde yer alan bazı önemli yapılar ise şunlardır;
Sur Ve Limanlar
Sur Ve Limanlar
Şehrin kuzey, güney ve batı kesimlerinde yer alan surların yanı sıra, şehir merkezini çevreleyen ikinci bir surun varlığı da tespit edilmiştir. Şehrin merkezini çevreleyen surların, M.S.7 yy.’daki Arap akınlarına karşı inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir. Şehrin güney – doğusunda Salamis şehrinin en eski limanı yer almaktadır. Bu limanın kuzey ve güneyi suni dalgakıranlar ile korunmaktadır. Geç Roma devrinde kullanılan ikinci limanı ise şehrin kuzeyindedir. Bu iki limanın dışında Demetius tarafından kullanılmış olan üçüncü bir limandan da bahsedilmektedir.
Gymnasium (Spor Alanı)
Güney girişindeki döşeme üzerindeki yazıttan anlaşıldığı üzere, şehrin kuzeyinde şimdiki Roma Gymnasium’unun bulunduğu yerde Helenistik devre tarihlenen bir Gymnasium (Spor Alanı) olduğudur. Doğu revağında da burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığını gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Yer sarsıntıları sonucu yıkımlar olması nedeniyle Gymnasium, Augustus döneminde tamir ettirilmiş ve bir de doğu revağı eklenmiştir. Dört tarafı kronit başlıklı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney uçlarına ilave edilen birer yüzme havuzunun etrafında heykeller yer almaktadır. Günümüzde kuzey yüzme havuzunun etrafında bulunan heykeller M.S 2. yy’a aittir. M.S. 332 ve 342 yıllarındaki depremlerle yeniden yıkılan Gymnasium, Erken Bizans devrinde Konstatinus tarafından Salamis hamamları olarak yeniden inşa edilmiştir.
Tiyatro
Tiyatro
Gymnasium’un güneyinde yer alan yapı muhtemelen Augustus döneminde inşa edilmiştir. M.S. 4. yy’daki yer sarsıntıları ile yıkılan tiyatronun taşları hamamların inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro, sahne binası, orkestra ve oturma yerlerini içerir. Kapasitesi 15 bin seyirciye karşılık düşer. Sahne binası oyuncular tarafından soyunma-giyinme yeri ve fon işlevi göstermektedir. Freskler, heykel ve sütunlarla süslü bu görkemli yapının günümüze dek sadece temelleri gelebilmiştir. Orta kısmındaki orkestranın ortasında Dionysos’a adanmış bir sunak ve Marcus Avurelius Commedus ile Caesar Contanstinus ve Caesar Maksimianus’a adanmış yazılı iki altlık vardır. Oturma yerleri 50’den fazla sıra ihtiva etmesine karşın, bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Orta kısımdaki boşluk şeref locasıdır. Oturma yerlerinin bir kısmı yeniden restore edilerek inşa edilmiştir.
Şehir Bronz Çağı sonlarında başlayan göçler sırasında, Anadolu’dan gelen kavimler ve bunlara Yunanistan’dan gelerek Kilikya’da katılan Akalar tarafından kurulmuştur. Truva kahramanlarından ve Salamis adası kralı Telamon’un oğlu Tefkros şehrin kurucusu olarak bilinmektedir. M.Ö. 707 yılında gerçekleşen Asur hakimiyetinden sonra M.Ö. 560 yılında bastırılan sikkelerden, Salamis kralı Evelthon’un adanın idaresini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. M.Ö. 499 yılında Atinalı Kimon’un Kıbrıs’taki Pers hakimiyetine son vermek için düzenlediği sefer başarısızlıkla son bulmuş ve Kimon’un ölümü üzerine Atinalılar, Kıbrıs’ı alma girişiminden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra Fenikeli idareciler başa geçer, fakat ticaret ve diğer konularda gerileme başlar. M.Ö. 411 yılında Tefkros ailesinin üyelerinden Evagoras, Salamis krallığını ele geçirir. Tüm adayı hakimiyeti altına almak isteyince Salamis şehri Persler tarafından kuşatılır ve Evagoras, Pers Krallığı’na vergi ödemek zorunda bırakılır. Bu durum İskender devrine dek sürer. İskender döneminde Salamis kralı olan Pyntagoras, İskender’e askeri yardımlarda bulunduğundan kendisine Tamusus şehri verilerek ödüllendirilir. İskender’in ölümü sonrasında Salamis sürekli el değiştirir. M.Ö. 294 yılında zor şartlar altında Kıbrıs’ı alan Ptoleme Krallığı idaresi sırasında ada huzura kavuşur ve bu tarihten itibaren Salamis baş şehir olma niteliğini kazanır. Kentin bu parlak dönemi Roma egemenliği süresince de devam eder. Günümüzdeki kalıntıların çoğu Roma dönemine aittir. Roma idaresi altında şehrin bir halk meclisi, bir senato ve ihtiyar meclisi bulunmaktadır. M.S. 76 ve 77 yıllarındaki depremler ve M.S.116 yılındaki Yahudi isyanları ile şehir epeyce tahrip olur. Daha sonra ada Antakya vilayetine bağlanır ve Salamis limanı, Suriye gemilerince ilk uğrak limanı olduğundan, şehirde bir ferahlama görülür. M.S. 232 ve 342 yıllarındaki depremler yazık ki şehre yine büyük zararlar verir. Bundan sonra Bizans İmparatoru Konstantinus şehri küçük bir planda inşa ettirerek, Konstantinus adını verir. Şehir Kıbrıs’ın baş şehri olarak Baf’ın yerini alır. Daha sonra şehir M.S. 647 yılındaki Arap akınları ve yer sarsıntıları nedeniyle terkedilerek, bugünkü Mağusa şehrini oluşturan bölgeye halk göç etmek durumunda kalmıştır.
Roma Villası
Roma Villası Tiyatronun güneyinde yer almaktadır. Bir zamanlar iki katlı olan bu yapı, sütunlu bir giriş , bir iç avlu , geniş bir oturma odasından meydana gelmiştir. Öteki odalar avlunun iki yanında yer alır. Kazı sırasında burada, merkezi bir figürün etrafını çevreleyen, hayvan tasvirleri ile bezenmiş mozaik döşemeli bir platform tespit edilmiştir.
Bizans Su Sarnıcı
Roma villasının güney doğusunda yer alan huni biçimli bu sarnıç, üç bölmeden oluşur. Bir bölmede M.S. 6. yy’a ait duvar resimleri ve yazılar bulunmuştur. Şu anda harap vaziyetteki ana pano, kuş, balık ve su bitkilerinden oluşan su sahnesi ve İsa başı bulunan bir madalyon ile süslüdür.
Kompanapetra Bazilikası
Bazilika 4.yy’da inşa edilmiştir. Çevresi sütunlarla sarılı, su kuyusu olan bir avlu ve orta ve yan kısımlardan oluşur. Orta bölümde piskoposun kürsüsü ve rahip yerleri bulunur. Apsitin arkasında hamamı da olduğu anlaşılan bir kalıntı grubu daha vardır. Odalardan birinin oldukça göz alıcı bir yer döşemesi mozaik vardır.
Aya Epiphanios Bazilikası
Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı geçmişte Salamis’in Metropolitan kilisesidir. Piskopos Epiphanios’un görev süresinde yapıldığı (368 – 403) bilinmektedir. Epiphanios’un mermerden yapılmış mezarı burada bulunmaktadır. Bazilika on dörtlü iki sütun dizisi ile 3 ayrı bölüme ayrılmıştır. Apsitte piskopos ve rahiplerin oturduğu sıralar yer alır. Bu bölümün iki yanındaki odalar rahiplerin cübbelerini giymeleri ve ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanılmaktadır. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altındaki ısıtma sistemi, kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığını göstermektedir. Kalıntılar, 7. yy’daki Arap istilasının ardından, güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir.
Su Deposu – Vouta
M.S. 627-640 yılları arasında (Bizans Dönemi) tarihlenen bu bölümde, kanallarla Kythrea’dan (Değirmenlik) gelen su burada biriktirilmektedir. Bugün halen su kemerlerinin kalıntıları açıkça görülmektedir. Tavanı taşıyan ayakların uzun duvarlardan çıkan iri dirseklerle desteklenmiş olduğu görülmektedir.
Agora (Taş Forum / Pazar Yeri)
Bu yapı su deposunun güneyinde yer almaktadır. Ortadaki boş alan ve bunun çevresindeki dükkanlardan oluşan bu mekanın Salamis’in hem toplantı hem de alışveriş merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Augustus döneminde restore edildiği ele geçen bir Latince kitabeden anlaşılmaktadır. Agoranın iki yanındaki sütunlu revaklar güneş ve yağmurdan koruma vazifesi görüyorlardı. Bunlardan sadece biri ayaktadır.
Zeus Tapınağı
Burasının Salamis şehrinin ana tapınağı olabileceğine inanılmaktadır ve bu yapının az bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Agora’nın güney ucunda bulunan tapınağa, basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapılan kazılarda ele geçen bir kitabede mabedin Augustus’un karısı Livia şerefine Zeus Olympios’a ithaf edilmiş olduğu belirtilmektedir.
LEFKOŞA
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa (eski adıyla Nicosia), aynı zamanda adanın en kalabalık şehri ve en önemli kültür, sanayi ve ticaret merkezidir. Kuzey Kıbrıs’ın bütün devlet daireleri Lefkoşa’da yer almaktadır. Lefkoşa Surları’nın içi daha çok tarihi yapı ve eserlerle doluyken, surların dışıysa capcanlı bir şehir merkezi görünümündedir. Gezilecek en önemli yerler arasında; Selimiye Camisi (eski St. Sophia Katedrali), Büyük Han, Ermeni Kilisesi, Derviş Paşa Konağı, Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa Camisi, Kumarcılar Hanı, Venedik Sütunu, Etnografya Müzesi, Büyük Hamam, Arabahmet Mahallesi ve eski evler bulunmaktadır.
“Kavaklar şehri” olarak da anılan Lefkoşa’nın aynı zamanda dünyanın ikiye bölünmüş tek şehri olduğunu eminim birçoklarımız gibi bende bilmiyordum. Şehir “yeşil hat” diye adlandırılan bir sınırla ikiye bölünmüş durumdadır. Kuzey kesiminde Türkler, Güney kesiminde Rumlar yaşamaktadır. Arada kalan bölgedeyse Birleşmiş Milletler Barış Gücü bulunmaktadır. Lefkoşa, kentleşme açısından da iki bölüme ayrılır: Surların içine Eski Lefkoşa, dışarıda kalan bölgeye ise Yeni Lefkoşa denmektedir. Eski Lefkoşa’da yollar bir hayli dar ve çıkmaz sokaklar, Yeni Lefkoşa’daysa çok daha geniş bir alanda dikey ve yatay gelişme mevcuttur. Dünyada eşi benzeri olmayan atmosferi ve geçmişiyle Lefkoşa, Kıbrıs adasında hüküm sürmüş bütün uygarlıklardan izler taşımaktadır. Bu tarihi yerlerin çoğu kentin surları içerisinde kaldığından özellikle tarih meraklıları için ilk hedef surların içi olmalıdır.
GİRNE KAPISI
Girne Kapısı
Lefkoşa’nın sur içi bölgesine kuzeyden giriş sağlayan bu kapı 1562 yılında Venedikliler tarafından yapılmış ve kemerli bir yapıya sahip ve üzerinde halen Venedik ve Osmanlı dönemine ait kitabeleri görebildiği biryerdir.
Girne Kapısı’nın hemen ilerisinde solda Kuzey Kıbrıs’ın önemli isimlerinden merhum Dr. Fazıl Küçük’ün bir heykeli de bulunmaktadır. Ömrünü Kıbrıs davasına adamış olan Küçük, 1959 yılında adada bir bütün olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapmıştır. 1967’de kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi’nde başkanlık görevini üstlenmiştir.
YENİ CAMİ VE HAYDARPAŞA CAMİ
KKTC Yeni CamiKKTC Haydarpaşa Cami
İstanbul caddesi üzerinden doğuya doğru yürüdüğünüzde, caddenin Yeni Cami caddesiyle kesiştiği yerden döndüğümüzde karşınıza Yeni Cami çıkmaktadır. Yeni Cami 14. yüzyılda yapılmış olan bir Latin Katolik kilisesinden camiye dönüştürülmüştür. Asıl yapı 1740’da yıkılmış, hemen yanı başına yenisi inşa edilmiş ve bulunduğu mahalleye de Yeni Cami adı verilmiştir. Yeni Cami Mahallesi’nde Lüzinyan Evi olarak bilinen ve 15. yüzyılda inşa edilmiş olan bir de tarihi konak bulunmaktadır. Bu konak günümüzde Osmanlı, Lüzinyan ve Venedik eserlerinin sergilendiği bir müze olarak hizmet vermektedir.
Bulunduğunuz noktadan daha güneye doğru devam ettiğinizde 14. yüzyılda inşa edilmiş bir kiliseden çevrilen Haydarpaşa Camisi’ni görebilirsiniz. 50’li yıllardan beridir bir sergi salonu olarak da kullanılan caminin hemen çaprazında bulunan caddenin aşağı kısmındaysa Selimiye Camisi ve onun avlusundaysa Taş Eserler Müzesi yer almaktadır. Bu binanın geçmişte adaya uğrayan hacıların ve seyyahların ağırlandığı bir misafirhane olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
SELİMİYE CAMİ
Eski adı St. Sophia Katedrali olan Selimiye Camisi 1208-1326 yılları arasında Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiş ve Kıbrıs’taki gotik tarzı mimari yapıların en önemlisi olarak gösterilmektedir. 1570 yılında Osmanlıların Lefkoşa’yı fethinden sonra katedrale bir minare eklenerek Aziz Sofya Camisi’ne dönüştürülmüştür. 1954 yılında ise ismi Selimiye Camisi olarak değiştirilmiştir. Lefkoşa’nın en güzel tarihi abidesi olarak ayakta duran bu yapı, dışardan taş mimarisiyle hayranlık uyandırırken içerden ise bembeyaz tavanıyla hayranlık uyandırmaktadır.
Selimiye Camisi’nin güney tarafına düşen kısımda bulunan Bedesten, Lefkoşa’nın çok kültürlü tarihini yansıtan en önemli eserlerden biridir. Bedesten’in temeli 12. yüzyılda Bizanslılar tarafından atılmıştır. Daha sonraki dönemlerde ise yapıya sürekli yeni bir şeyler eklenmiştir. Rum-Ortodokslar tarafından piskoposluk merkezi, Latin Katolikler tarafından kilise olarak kullanılan bina, Osmanlıların yaptığı mimari değişiklikle bir kapalı çarşıya dönüştürülmüştür. Tarih boyunca kullanılmayacak kadar harap olan bina, Avrupa Birliği’nin katkılarıyla restore edilmiştir.
Cami yakınlarında bulunan Büyük Hamam 14. Yüzyıldan kalma ve rivayete göre Latin kökenli Aziz George tarafından inşa edilmiştir. Şu anda Türk hamamı olarak hizmet vermeye devam etmektedir.
DERVİŞ PAŞA KONAĞI
Derviş Paşa Konağı
Lefkoşa’da Selimiye Camisi civarındaki bir diğer tarihi eser Derviş Paşa Konağıdır. 19. yüzyılda inşa edilen bu konak Türk mimari üslubunu başarıyla yansıtmaktadır. Konak Kıbrıs’ta yayınlanan ilk Türkçe gazete olan Zaman’ı çıkaran Derviş Paşa’ya aittir ve şu anda da Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.
VENEDİK SÜTUNU
Venedik Sütunu
Selimiye Camisi’nin civarında bulunan ve Lefkoşa’nın en önemli meydanı olarak bilinen Sütunlu Meydan’a adını veren Venedik Sütunu, Kıbrıs’taki Venedik yönetimine haraç olarak Salamis Antik Kenti’nden sökülerek buraya getirilmiştir. Granitten imal edilmiş sütunun üstünde Venediklilere ait özel semboller bulunmaktadır.
MEVLEVİ TEKKESİ
Mevlevi Tekkesi
Mevlevi Tekkesi, dünya üzerindeki en iyi korunmuş Mevlevi tekkelerinden birisidir ve Girne Kapısı’nın yüz metre kadar güneyinde yer almaktadır. Tekke, 17. yüzyılda inşa edildiğinde şu anda kapladığı alandan daha büyük yer kaplamaktaydı ancak günümüze daha küçük bir kısmı ulaşabilmiştir. Buna rağmen yapı iyi korunmuş ve çeşitli restorasyonlarla günümüze kadar pek bozulmadan ulaşabilmiştir. Yapı şu anda Mevlevi Müzesi olarak kullanılmaktadır.
BÜYÜK HAN
Büyük Han
Kuzey Kıbrıs’ın en büyük hanlarından biri olan Büyük Han, aynı zamanda Kıbrıs’taki en gelişmiş mimari eserler arasında yer almaktadır. Osmanlılar tarafından adanın fethinden bir yıl sonra, 1572’de inşa edilmiştir. Osmanlı Valisi Muzaffer Paşa’nın, han inşası için her Kıbrıslıdan iki para vergi topladığı düşünülmektedir. Birleşik Krallık hakimiyetinde ilk olarak hapishane, daha sonra ise fakirler için barınak olarak kullanılmıştır. 1990’lı yıllarda çoğunlukla tamirat altında kalmış ve 2002 yılında restorasyon işlemleri tamamlanarak pek çok dükkanın ve galerinin bulunduğu bir sanat ve alışveriş merkezi olarak yeniden canlı bir merkez haline gelmiştir.
Büyük Han mimari açıdan Anadolu’da inşa edilenler dönem hanlarıyla benzer özellikler taşımaktadır. Tamamıyla taştan inşa edilmiş olan hanın içinde 68 oda ve 10 dükkan bulunmaktadır. Ortasında bir avlu, avlunun ortasında ise bir mescit ile abdest alanlar için bir çeşme bulunmaktadır. İki katlı Büyük Han’ın alt katında yeme-içme mekanları, üst kattaysa küçük el işi dükkanları, sanat galerileri ve yiyecek-içecek ürünleri satan tezgahlar bulunmaktadır.
Büyük Han’da ya gündüz ya da gece pek çok sosyal etkinlik düzenlenmektedir. Canlı müzik dinlerken restoranlardan birinde ev yapımı içeceklerinizi yudumlayabilir, hanın otantik atmosferinde klasik müziği keyfi yaşayabilir ve hatta geleneksel bir düğün törenine bile katılabilirsiniz. Büyük Han’ın tepesine çıkarsanız Selimiye Camisi’nin farklı açıdan fotoğraflarını çekebilirsiniz.
LEFKOŞA BARBARLIK MÜZESİ
Hepimizin bildiği O Acı Olayın Yaşandığı yer
Barbarlık Müzesi, 4 Aralık 1963’te başlayan olayları takip eden, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görevli Binbaşı Nihat İlhan’ın evinin EOKA’ya bağlı Rum çetecileri tarafından basılmasıyla gerçekleşen olaydan sonra müzeleştirilmiş olan evidir. ve 1 Ocak 1966 tarihinde ziyarete açılmıştır.
25-26 Aralık 1963’te Lefkoşa’da geçen olaylarda, Binbaşı Nihat İlhan’ın 2 ay önce yanlarına aldırdığı ailesinin içinde bulunduğu ev EOKA’ya bağlı çeteciler tarafından basılmış ve ailesi burada kurşuna dizilerek öldürülmüştür.
Bu Fotoğraf hala daha müze girişinde sergilenmektedir.
Her gün 08:30-15:30 saatleri arasında açık olan müze girişi ücretsizdir.
ARAB AHMET MAHALLESİ
Mahallenin Eski Evleri
Arab Ahmet Mahallesi ve mahallede bulunan Arabahmet Cami adını Lefkoşa’nın Osmanlı İmparatorluğu’nca ele geçirilmesinde komutanlık yapan Arap Ahmed Paşa’dan almaktadır. Surlariçi’nde yer alan tarihî Arabahmet mahallesinin 2011 itibarıyla nüfusu 561’dir.
Mahallenin neredeyse tamamı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin fiili kontrolü altındadır, küçük bir kısmıysa Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliğindedir. Tarihsel olarak günümüzde Köşklüçiftlik mahallesinin dahil olduğu surların dışındaki bir bölge de Arabahmet’in parçası kabul edilmekteydi. Köşklüçiftlik mahallesi Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde Arabahmet’ten idari olarak ayrılmıştır. Bununla beraber Kıbrıs Cumhuriyeti’nin idari yapılanmasına göre surların dışındaki bu bölgeler hâlen Arabahmet’in parçasıdır. Güneyde Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliği altında kalan kısımlar, surların dışında 50 kişinin ikamet ettiği, bir kısmı Yeşil hatta kalan, Ledra Palace oteli çevresindeki küçük bir bölgedir. Bahsi geçen tüm bu bölgelerin 2011 itibarıyla toplam nüfusu 3.550’dir.
1946 nüfus sayımında mahallenin nüfusu 2.550 olarak kaydedilmiştir. Bunun 576’sı Rum, 846’sı Türk ve 1.195’i çoğunlukla Ermeniler ve az sayıda Latin’den oluşmak üzere “diğerleri”ydi. Lefkoşa’da Ermenilerin yoğunlukla ikamet ettiği bir bölgeydi.
GAZİMAĞUSA LALA PAŞA CAMİ
(ST. NICHOLAS KATEDRALİ)
Lala Paşa Cami
GaziMağusa Limanı’ndan içeri doğru baktığınızda göreceğiniz Lala Mustafa Paşa Camisi (eski adıyla St. Nicholas Katedrali) eskiden bir Katolik Kilisesiydi ve günümüzde KKTC’nin en büyük iki camisinden birisidir. 1328’de katedral olarak açılan bu bina, 1571’de bölge halkının ibadet ihtiyacını karşılamak amacıyla camiye çevrilmiş ve Kıbrıs Fatihi olarak anılan Lala Mustafa Paşa Camisi adını almıştır.
Lüzinyanlar döneminde, 1298 – 1312 yılları arasında inşa edilmiş olan bu asil yapı, tüm Akdeniz dünyasının en güzel Gotik yapılarından biri sayılmaktadır. Lüzinyan kralları, önce Lefkoşa’daki St. Sophia Katedrali’nde Kıbrıs Kralı, sonra da Mağusa’daki St. Nicholas Katedrali’nde Kudüs Kralı olarak taç giyerlerdi. Katedral işlevini yitirdikten sonra, 1571 yılında cami haline getirilene dek, bu törenler icra edilmiştir.
Katedralin Batı cephesi mimarisi Fransa’daki Reims Katedrali’nden esinlenerek yapılmıştır ve gotik tarzda işlemeli eşsiz bir pencereye sahiptir. Avlu kısmında yer alan 16. yy. Venedik galerisi günümüzde şadırvan olarak kullanılmaktadır. Girişteki yuvarlak pencerelerin üzerindeki Venedik arması halen yerinde durmaktadır. Bazı hayvan figürleriyle süslü kabartmanın Salamis’teki bir tapınaktan geldiği düşünülmektedir. Katedralin apsiti, çoğu Kıbrıs kiliselerinde olduğu gibi, Doğu üslubunda, üç bölmeli olarak yapılmıştır.
İki şapeli olan yapının önünde bulunan tarihi cümbez ağacı, adanın kuzeyinde çok az bulunan tropik bir incir türüdür. Ficus Soycomorus veya Minimal Deciduos olarak bilinen bu türün yaşayan en eski üyelerinden olan bu ağaç aynı zamanda yaklaşık 700 yıllık geçmişi ile Kıbrıs adasındaki en yaşlı canlıdır. Ağacın katedralin inşaatına başladığı 1298 yılında dikildiği düşünülmektedir. Gövdesi 2.70 metreden sonra 7 dala ayrılan ve halen yılda yedi kez meyve vermeye devam eden ağaç katedralin önüne büyüleyici bir gölge bırakmaktadır.
KAPALI MARAŞ BÖLGESİ
Kapalı Maraş Bölgesi Eski Oteller
Kuzey Kıbrıs’da görevli olarak bulunmamdan dolayı kapalı maraş bölgesini gezebilme şansım oldu. Gerçekten şu an tam anlamıyla hayalet şehir olan bu bölgede insanların evlerinde bütün eşyalarını bırakıp gittikleri ve bu eşyaların hala daha aynı evler içinde oldukları söylenmektedir. Durmanın, Fotoğraf çekmenin ve belirli bölgeler dışında yürümenin kesinlikle yasak olduğu bu bölgenin bir çok noktasında BM askerleri nöbet tutmakta ve devriye atmaktadırlar. Binalarda hala daha mermi izlerine açıkça görebilmek mümkündür.
Maraş, 1974 yılında 13 Ağustos’ta (o gün son bulan) İkinci Kıbrıs harekatı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir.
1974 öncesi Akdeniz’in en ünlü tatil merkezlerinden biri olan Maraş, şu sıralar Birleşmiş Milletler tarafından denetlenen ve Kıbrıs adasını ikiye ayıran “Yeşil Hat Tampon Bölgesindedir.” İçerisinde BM’ye ait bir adet bina bulunmaktadır. Yaklaşık 400 metre ilerisinde ise altı apartman Türk Silahlı Kuvvetlerine orduevi yapılması için tahsis edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile orduevi yanında bulunan kız öğrenci yurdunda kalan öğrenciler dışında içeriye giriş kesinlikle yasaktır. Hayalet Şehri görmek isteyen yabancı turistler Maraş İkon Kilisesinden öteye gidememektedirler. Ancak 2016 yılından itibaren turistlerin kiliseye de girmeleri yasaklanmıştır. Askeri kartı olanlar, yurtlarda kalanlar ve kayıtlı taksiler haricinde hiçbir şekilde sivil araç ve yaya Kapalı Maraş Bölgesi’ne alınmamaktadır.
Annan Planına göre kapalı Maraş, Rum tarafının denetimine bırakılacaktı. Ancak yapılan referandumda Annan planı Kıbrıs Türk’lerince kabul edilmesine rağmen, Kıbrıs Rumları tarafında reddedilince, bu gerçekleşmemiştir.
GİRNE YAT LİMANI
Girme Yat Limanı
Kıbrıs’ın şirin bir Akdeniz şehri havası taşıyan en keyifli noktalarından birisi Girne Yat Limanıdır. Özellikle yaz aylarında restoranları, cafeleri, dükkanları ve inci gibi dizilmiş yatları ile vazgeçilmez bir güzelliğe bürünmektedir. Kıbrıs’a deniz yolu ile ulaşımda önemli bir yeri olan liman, geçmişte de ana karaya yakınlığından dolayı Girne Kalesi ile korunması arttırılmış ve Venedikliler tarafından bugünkü şekline getirilmiştir.
Girne Yat Limanı’nın at nalı şeklindeki girintinin arkasında yer alan restorant ve barlar tabloyu andıran bir görünüm sergilemektedir. Girne marinasının girişinde (deniz yolu tarafından) yer alan Luzinyan devrine ait Girne Kalesi’nin varlığı Girne limanına paha biçilmez bir değer katmaktadır. Yat limanı hattında yer alan, günümüzde yeme-içme ve eğlence mekanı olarak kullanılan binalar, eski zamanlarda Anadolu’ya ve Avrupa’ya Kıbrıs’tan ihraç edilen harup (keçi boynuzu) ve tuz için ambar olarak kullanılırmıştır. Ticari açıdan son derece değerli olan Girne Yat Limanı, İngiliz Sömürge Dönemi’nde (1880’den sonra) dalgakıran ve tek katlı gümrük binası inşa edilerek geliştirilmiştir. 1914 yılındaysa bu gümrük binasına bir kat daha ilave edilerek son şeklini almıştır ve bugün Marina Ofisi olarak iş görmeye devam etmektedir.
Önceleri yolcu amaçlarıyla kullanılan liman (gümrük binası) 1991 yılında Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri’ne devredilmiş ve marina işletmesi olarak hizmete açılmıştır. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta tek olan marina birçok yabancı tekneye de hizmet vermektedir.
GİRNE KALESİ
Girne Kalesi
Girne Kalesi, şehir merkezinde bulunan Girne Limanı’nda gezinirken tüm ihtişamıyla gözünüze çarpmakta ve adeta sizi karşılamaktadır. Bu kocaman kalenin, 7.yy’da, Arap-İslam akınlarına karşı kentin korunması için inşa edildiği kabul düşünülmektedir. Kıbrıs ticaretin merkezinde bir ada olduğu için tarih boyunca çeşitli saldırılara maruz kaldığından, Girne Kalesi dönem dönem eklemeler ve güçlendirmeler ile bugünkü büyüklüğüne kavuşmuştur. Baştan aşağı hakkını vererek gezmek için bir gününüzü ayırmanızı gerektiren kale, büyük olduğu kadar içinde sergilediği eserlerle de son derece değerli bir tarih mirasıdır.
Antik kaynaklar, Girne Kalesi’nden ilk kez, 1191 yılında Üçüncü Haçlı Seferi esnasında Arslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs Kralı İsak Kommen’i yenmesi ve Kıbrıs’ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kale içi ve çevresinde yapılan araştırmalar, kale tarihini Helenistik Roma devirlerine götürmekle beraber, Girne Kalesi’nin kesin inşa tarihi günümüze kadar belirlenememiştir. Ancak, birçok kaynak mevcut kalıntılardan, orjinal kalenin M.S. 7. yy’da, Kıbrıs’a yapılan Arap akınlarına karşı Girne’yi savunmak amacı ile Bizans’lılar tarafından inşa edildiğini belirtmektedir.
Kıbrıs’ı ele geçiren Arslan Yürekli Richard, adayı önce Templar Şövalyeleri’ne, daha sonra da Guy de Lusignan’a (Luzinyan) satar. Böylece Kıbrıs’ta 300 yıl (1192-1489) kadar sürecek Fransız Lüzinyan saltanatı başlamış olur. İlk inşa edildiğinde çok küçük olan Girne Kalesi, 1208-1211 yılları arasında, Lüzinyan Kralı olan Jhon D’İbelin döneminde geliştirilmiştir. Bu dönemde, bazı yerlerde Bizans tahkimatından da yararlanılmak suretiyle kaleye yeni bir giriş kapısı, at nalı ve kare planlı kuleler, ok mazgalları, muhafız odaları ve zindanları eklenmiştir. Kale savaş zamanlarında sığınma yeri, barış zamanlarında ise dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.
1373 yılındaki Ceneviz saldırılarında büyük tahribata uğrayan kale, 1489 yılından itibaren Venediklilerin savunma planlarına uygun olarak daha da genişletilerek bugünkü son şekilini almıştır. Bu dönemde kalenin dış çevresinde top atışlarına dayanıklı, kalın tahkimat duvarları ile top atışı yapılabilecek geniş mazgallı kuleler inşa edilmiştir. Kaleye giriş bir hendek üzerinden olmaktadır. 1400’lü yıllara kadar bu hendek içi su dolu olarak kullanılmıştır. İç kapının tonozunda bulunan üç aslanlı Lüzinyan amblemi, başka bir yapıdan buraya getirilmiştir. Kalenin içinde 1100’lü yıllarda yapıldığı sanılan bir Bizans Kilisesi (St. George Kilisesi) yer almaktadır.
1571 yılında Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethi sırasında kale Osmanlı ordusuna savaşsız teslim olmuştur. Fetih sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa’nın lahiti de kalede bulunmaktadır. Osmanlı döneminde kalede yapılan ilavelerin tamamı, İngiliz sömürge dönemindeki restorasyon çalışmaları sırasında ortadan kaldırılmıştır. 1960-63 yılları arasında turistik amaçla kullanılan kale, 1963-74 yılları arasında ise kısmen turizme açık, genel anlamda ise Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından askeri amaçla kullanılmış. Girne Kalesi 1974 yılından bu yana, Eski Eserler ve Müzeler dairesi Müdürlüğü’nün denetiminde açık bulundurulmaktadır.
Kalenin içerisinde bulunan müzelerin (özellikle de Batık Gemi Müzesi) mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisidir.Saatlerce gezseniz bile kolay kolay sonunu getiremeyeceğiniz bu dev komplekste Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı-Türk ve İngiliz medeniyetlerden izler bulacaksınız. Görmeniz gereken diğer yerler hangileri diye soracak olursanız;
Lüzinyan Kulesi
Girne Luzinyen Kulesi
Erken Bizans dönemi tarihi kalıntılarının üzerine, 1208-1211 yılları arasında, Kıbrıs Kralı Jhon D’İbelin tarafından inşa ettirilmiştir. Kulede Bizans, İngiliz, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz askerlerinin bayrakları sergilenmektedir.
St. George Kilisesi
St. George Kilisesi
12. yy’da Bizanslılar tarafından inşa edilmiş, Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde kale dışında bağımsız bir yapıt olarak kullanılmış bu gösterişli kilise, Venedik döneminde bazı değişikliklerle kale içine alınmıştır. Lüzinyan döneminde yapıldığı sanılan sarnıç kalenin su ihtiyacını karşılamaktaydı.
Zindanlar
Zindanlar
Kalenin Lüzinyan dönemine ait olan zindan bölümü Kral I. Peter döneminde birçok işkence olayına sahne olmuştur. Zindan odalarında o zamanlar yaşananları canlandıran mizansenler niteliğindeki eserler sergilenmektedir.
Batık Gemi Müzesi
Batık GemiGemiyle Birlikte Bulunan Anforlar
Batık Gemi Müzesi‘nde bulunan gemi günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak bilinmektedir. Milattan Önce 306 yılından kalma bu ahşap ticaret gemisi batığı, Akdeniz’de Büyük İskender’in ölümünden sonra kurulan Helenistik Krallıklara ait donanmaya aittir. 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından Girne kıyılarından 1,5 km açıkta, suyun 24 metre derinliğinde fark edilen gemi, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarılmıştır ve çıkarıldığında içerisinde 400 amfora tipi testi dolusu zeytin ve badem halen durmaktaydı. Kıbrıs Cumhuriyeti 50, 20 ve 10 cent madeni paralarında bu batık geminin resmi yer almaktadır.
Venedik Kulesi
Venedik Kulesi
Erken 15 yy. Venedik dönemi mimarisi özelliklerini yansıtan Venedik Kulesi’nde top atışı hazırlığı yapan askerler ve benzeri canlandırmalar sergilenmektedir.
Kırnı Mezarları
Kırnı Mezarları
Bu bölümde, Erken ve Orta Tunç dönemlerinde Kırnı Köyü’nde bulunmuş bir mezar ve mezardan çıkan buluntular sergilenmektedir. Akdeniz Mezar Kazısı bölümündeyse Helenistik dönemden Erken Bizans dönemine kadar kullanım gören mezarın maketi ve buluntuları görülebilmektedir.
William Dreghorn Sergi ve Konferans Salonu
William Dreghorn Çizimlerinden
Lüzinyan dönemine ait olan bu salonda Dr. William Dreghorn’un, Girne şehrini konu alan özgün resimleri sergilenmektedir.
BELLAPAIS MANASTIRI
Bellapais ManastırıBellapais Manastırı
Bellapais Manastırı, Girne’nin doğusunda Beşparmak dağlarının yamacında yer alan Beylerbeyi Köyü’nde yer almaktadır. Beylerbeyi (Bellapais) Köyü limon ve nar ağaçları arasında küçük bir Akdeniz köyüdür. Köye değer katan gösterişli manastır binasıysa 1158 ve 1205 yılları arasında Lüzinyanlar tarafından inşa edilen inşa edilmiştir ve şirin bir İngiliz mahallesi tarafından çevrelenmiştir. Bellapais Manastırı, Kuzey Kıbrıs sahillerinin çok büyük bir bölümünü önünüze seren harika panoraması ve güzel dağ manzarası ile Kıbrıs’ta gotik mimari tarzının görülmesi gereken en önemli yer ve eserlerinden birisidir.
Manastırın günümüze kadar ulaşmış en sağlam yapısı kilisesidir. Yapının ön yüzünde dikkatleri çeken freskler 15. yüzyılın ortalarında yapılmıştır. Orta avlunun doğusunda yer alan ve rahiplerin kullandığı çalışma ve sohbet odaları ziyaretçilere etkili bir tarih yolculuğu sunmaktadır. Sohbet odalarının ortasında yer alan sütunun Bizans Kilisesi’ne ait olduğu sanılmaktadır. Manastırın üst katında rahiplerin yatak odaları ve değerli eşyaların bulunduğu bir alan da yer almaktadır.
Bellapais Manastırı bir kapı ve ön avlu ile başlamaktadır. Kapının kulesi ise daha sonra yapılmıştır. Bu avlunun öteki ucundaki kilise, manastırın günümüze en iyi durumda ulaşmış kısmı olup 13. yüzyıldan kalmadır. Ön yüzünde görülen İtalyan tarzı freskler ise daha sonra, 15. yüzyılda yapılmıştır. Manastırın ortasında çevresi revaklı bir avlu bulunmaktadır. Bir köşede üst üste duran Roma döneminden kalma iki mermer lahit, bir zamanlar rahiplere lavabo vazifesi görmüştür. Lahitlerin arkasındaki kapıdan yemekhaneye geçiş bulunmaktadır. Kapının mermer üst sövesinin üzerinde sırayla Kıbrıs, Kudüs ve Lüzinyan krallıklarının armaları asılıdır. Geniş, dikdörtgen şeklinde tonozlu bir salon olan yemekhane Gotik sanatın kusursuz bir örneği olarak kabul edilmektedir. Papazların yemek yedikleri sırada vaaz vermek için kullandığı kürsü hala yerinde durmaktadır. Batı duvarındaki kapı, alt kattaki mutfak, mahzen ve tuvaletlere inen merdivene açılmaktadır. Orta avlunun doğusunda da rahiplere ayrılan yerler ile meclis odası bulunmaktadır.
Manastır savaş yıllarında kurşun yağmuruna tutulan ve bugün halen kurşun izlerini taşıyan özel bir salonunda dönem dönem klasik müzik konserleri gerçekleştirilmektedir. (Bu konserlerden birini mutlaka izlemelisiniz!). Manastırın idari işleri meclis odasından yürütülülmekteydi. Gotik taş işçiliğinin başarılı örnekleri kabul edilen dış kabartmalarının arasında sırtında bir merdiven taşıyan adam, iki deniz kızı arasında bir adam, kitap okuyan bir kadın, iki vahşi hayvanın saldırdığı bir adam, tespihli bir kadın, dallarında bir kedi ve bir maymun olan armut ağacının altında kalkanlı bir adam, pelerinli bir rahip gibi figürler göze çarpmaktadır. Meclis odasının ortasındaki sütunun ise erken dönem bir Bizans kilisesinden geldiği düşünülmektedir.
Doğanköy’den Beylerbeyi tabelalarını takip ederek ulaşabileceğiniz manastır, gezilecek bir tarihi yer olması dışında, tüm Girne şehrini gözler önüne seren bir muhteşem bir manzaraya sahiptir. Manastır içinde bir de restoran bulunmaktadır. Bu Restaurant’ta öğle veya akşam yemeği molası verip Kıbrıs lezzetlerini tadabilme şansınız bulunmaktadır.
APOSTOLOS MANASTIRI
Apostolos Manastırı
Kıbrıs adasının kuzeydeki en uç noktası olan Zafer Burnu’na çok yakın bir yerde bulunan Apostolos Andreas Manastırı / Kilisesi, İsa’nın havarilerinden Apostolos Andreas adına yapıldığı bilinmektedir. İnanışa göre ada su sıkıntısı çekerken Andreas gelmiş ve bastonunu vurarak şimdiki manastırın yanından su çıkarmıştır. Günümüzde o noktadan halen su akmaktadır ve dini günlerde Hristiyanlar ayin için buraya akın etmektedirler.
Girne’den 2 saatte ulaşabileceğiniz Altın Kumsal’a gidiş güzergahında Kıbrıs’ın şehir kalabalığından uzaklaştıkça, yol kenarlarına baktığınızda özgür yaban eşeklerini de görebilme şansınızda bulunmaktadır. Onları ürkütmemeniz ve aniden önünüze atladıklarında zarar vermemeniz için oldukça yavaş ilerlemeniz gerekmektedir. Karpaz yolunu bitirmek üzere olduğunuzda Altın Kumsal sizi büyüleyici manzarasıyla karşılıyor olacaktır ve Apostolos Andreas Manastırı ise Zafer Burnu’na gelmeden hemen önce yol üzerinde yer almaktadır.
Apostolos Andreas Manastırı aynı zamanda bir adak ve dilek yeri olarak Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar tarafından kutsal sayılmaktadır. 15 Ağustos ile 30 Kasım tarihlerinde ziyaret edilmektedir. Genellikle göz hastalıkları tedavi eden bir aziz olarak bilinmesine karşın, diğer hastalar ile dertlerine çare bulamayanların buraya adak adamaları halinde dileklerinin gerçekleşeceğine inanılmaktadır. Dileklerdeki gerçekleşenler ise, hastalığın türüne göre, adadıkları balmumu veya metalden yapılmış göz, kulak, el ve çocuk şeklindeki model adakları ikonun yanına bırakmaktadırlar.
Apostolos Andreas’a adanan adaklar arasında para, altın, gümüş, ve diğer ziynet eşyaları da bulunmaktadır. Manastıra gelemeyenler ise bir şişeye koydukları zeytinyağı adaklarını en yakın yerden denize atmaktadırlar. Böyle yapılması halinde, rüzgârlara hükmettiğine de inanılan Apostolos Andreas’ın denize atılan şişeleri er veya geç manastırdaki rahiplere ulaştıracağına inanılmaktadır.
Yanında su kaynağı bulunan gotik nizamdaki küçük adak yeri (şapel) manastırın en eski yapısıdır ve bu yapının M.S. XV. yüzyılda yapılmış olduğu tahmin edilmektedir. Adak yerinin batı bitişiğindeki kiliseyse 1867 yılında Dipkarpaz’ın papazı (1828-1909) Babayuannu İkonomonu tarafından inşa edilmiştir. Adak yeri ile kilisenin çevresindeki manastır odaları 1912 yılından sonra değişik tarihlerde yapılmıştır.
Hazır Karpaz’ın en kuzeyine kadar gitmişken manastıra 10-15 dakika uzaklıkta yer alan Zafer Burnu’nu ve özellikle de büyüleyici Altın Kumsal’ı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
ALTIN KUM PLAJI
Altınkum Plajı
Kuzey Kıbrıs’ın bir cennet köşesi olduğunu söyleyenler kanıt olarak Karpaz Yarımadası’nın kuzey ucunda yer alan Altın Kumsal’ı göstermektedirler. Maldivler’i ve Phuket sahillerini aratmayan bu olağanüstü güzellikteki sahil sadece Kıbrıs adasında değil, dünyada çapında denize girilebilecek en güzel yerlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de altın gibi sapsarı ve ince kumları; sıcacık ve cam gibi berrak deniz suyuyla Altın Kumsal sizi kendine hayran bırakacaktır.
Özellikle gün batımında kumsalı yukarıdan seyrettiğiniz zaman, asla unutamayacağınız bir manzaraya şahit olacaksınız.
Eğer Şansınız yaver giderse kumsala ulaştığınızda bölgenin müdavimleri olan caretta caretta kaplumbağalarını da görebilirsiniz. Hazır Karpaz’ın en kuzeyine kadar gitmişken Altın Kumsal’a 10 dakika uzaklıkta yer alan Zafer Burnu’nu da ziyaret edebilirsiniz.
DENİZ VE DALIŞ TURİZMİ
Dalış Turizmi Son Zamanlarda Büyük İlgi Görmekte
Akdeniz’in berraklığın da turkuaz bir denizde; tarihi batıklar, kırık anforolar ve taş demirlemeleri gibi keşfedebileceğiniz yeni bir Dünya’nın kapılarını Kuzey Kıbrıs size sunmaktadır. Kuzey Kıbrıs dünyadaki en güzel limanlardan birine sahip olan muhteşem bir dalış-tatili beldesidir.
Akdenizin en uzun dalış mevsimine sahip Kuzey Kıbrıs’ın berrak, kirlenmemiş denizlerinde, çalkantı koşullarına göre, sualtı görüş mesafesinin 30 metreyi aştığı ortamda, henüz etkilenmemiş deniz yaşamanı izlemenin keyfini yaşama şansınız bulunmaktadır. Dalış tutkunlarından, ilk defa deneyeceklere kadar Kuzey Kıbrıs’ın yaklaşık 25 farklı bölgesinde dalış yapabilmek mümkündür.
HEDİYELİK EŞYA
Gidenlerin Almadan Dönmediği Hellim Peyniri
Kuzey Kıbrıs’ta çok sayıda hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır. Özellikle merkezi yerlerde bulunan pazarlar içerisinden çok sayıda hediyelik eşya satın alabilmek mümkündür.
Magnetler 5 -10 TL arası kalitesine göre..
KIBRIS GECE HAYATI
Çok Sayıda Kulüp ve Bar Mevcut
Kıbrıs tam bir öğrenci cenneti olduğundan istenilen her türde eğlenceyi size vaat etmektedir. Çok sayıda Disko, Pub, Bar, Restorant ve Kafe bulmak mümkündür.
KUZEY KIBRIS MUTFAĞI
Şeftali Kebabı
Tabiki Şeftali Kebabı Fakat Öncelikle şunu söylememiz gerek: Kıbrıs’a özgü bir kebap çeşidi olan şeftali kebabının içerisinde şeftali bulunmuyor. Doğru olup olmadığını bilemiyoruz ama rivayete göre bu kebabı bulan, “Şef Ali” olarak bilinen bir aşçıymış ve başlarda “Şef Ali Kebabı” olarak anılan kebabın ismi de zaman içinde “şeftali kebabı”na dönüşmüş. Bir başka rivayete göre yemeğin mucidi Şef Ali değil Şef Talia adında bir Rum aşçıymış. Üçüncü bir rivayete göreyse kebap pişirilirken şeftali gibi kızardığı için bu leziz yemeye şeftali kebabı ismi uygun görülmüş..
KUZEY KIBRIS’A NASIL GELİNİR?
En İyi Ulaşım Havayolu Seçeneğidir
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sadece Türkiye’den direkt uçuş imkânı vardır. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Gaziantep’den Kuzey Kıbrıs’a düzenli uçak seferleri düzenlenmektedir. Ercan Uluslararası Havalimanı sadece Türkiye tarafından yasal havaalanı olarak tanınmaktadır. 1974 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin limanlarının, tüm dünya gemilerine kapatıldığını ilan etmiştir. Türkiye bu ilanı tanımamış ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti limanlarını serbest ulaşıma açmıştır. Bu sayede Mersin, Taşucu ve Alanya limanlarından düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. 240’a yakın yolcu kapasitesi olan teknelerle (katamaran) ulaşım mümkündür. Hızlı feribotlarla, arabalı feribotlarla veya yük gemileriyle de ülkemizden adaya denizyoluyla geçmek mümkündür.
KUZEY KIBRIS’DA KAÇ GÜN KALINMALI?
Kuzey Kıbrıs’ı yorulmadan ve en etkili şekilde 5-6 tam gün kalarak gezebilirsiniz. Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Çarşamba günü dönülmesi yönündedir.
KUZEY KIBRIS GELMEYE DEĞER Mİ?
Evet kesinlikle en azından 5 günlüğüne gelmeye ve bu güzel adayı görmeye değerdir.
Kuzey Kıbrıs’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.
Aşağıda link ile Facebook SEYAHAT FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…
Polonya’nın tarihsel açıdan en etkileyici şehirlerinde biri olan Torun Başkent Varşova’ya 259 Km. Uzaklıkta bulunmakta olup Tren veya Otobüslerle buraya yaklaşık 3 saat içerisinde ulaşabilmeniz mümkündür.
Şehirde Ulusal bir havalimanı bulunmamakta olup şehre en yakın havalimanı 51 Km. Uzaklıktaki Bydgoszcz Ignacy Jan Paderewski Havalimanıdır.
Torun Nicolas Kopernik Heykeli
Toruń (Türkçe: Torun) (Almanca: Thorn), Polonya’nın kuzey kesiminde Vistül Nehri üstündedir. Haziran 2014 sayımlarına göre şehirde 203.148 kişi yaşamaktadır. Mikolaj Kopernik’in doğum yeri olan bu ortaçağ şehri, UNESCO Dünya Tarihi Mirası Sit Alanı listesinde yer almaktadır.
Torun ve çevresinde bilinen ilk yerleşimler M.Ö 1100 yılına kadar ulaşmaktadır. Erken orta çağda, 7. Yüzyıldan 13. Yüzyıla kadar, Eski Sılavların yerleşim yeri olmuştur.
Vistül (Wisla) Nehri
1231 baharında Töton Şovalyeleri, Vistül Irmağı’nı aşarak, şehre bir hisar inşa etmişlerdir. 28 Aralık 1233 yılında, Töton Şövalyeleri olan Hermann von Salza ve Hermann Balk, Torun ve Chełmno şehirlerinin kuruluş bildirgelerini imzalamışlardır. 1280 yılında şehir Hansa Birliğine’ne katılarak önemli orta çağ ticaret şehirlerinden biri haline gelmiştir.
VİZE
Polonya TC vatandaşı Bordo (Umuma Mahsus) pasaport sahiplerinden vize istemektedir, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşları ülkeye vizesiz olarak giriş yapabilmektedir, Polonya AB üyesi ve Schengen üye devletidir. Bu nedenle Polonya vizesi ile diğer Schengen
Torun, karayolu taşımacılığında çok büyük olmasa dahi bazı sorunları barındırmaktadır. Yeni yapılan geniş yollar ve yol düzenlemeleri de bu sorunu çözememektedir. Sorunun başlıca sebebi, şehrin transit bir yol olmasıdır. Ayrıca Vistul nehri üzerinde 2 adet karayolu köprüsü bulunmasına karşın, yaklaşık 4 km doğuda yer alan yeni köprü (4 Haziran 2013) çok tercih edilmemesi sebebiyle, özellikle yoğun saatlerde, tarihi merkeze yakın olan köprü de trafik yoğunluğu görülebilmektedir.
Torun toplu taşıma hizmetleri, beş tramvay ve 40 otobüs hattıyla tüm şehirde ve komşu bazı şehiri kapsıyacak şekilde hizmet vermektedir.
Üç ana istasyonuyla (Toruń Główny, Toruń Miasto ve Toruń Wschodni), şehir büyük bir demiryolu kavşağıdır
TREN VE OTOBÜS
Şehir merkezinde ulusal bir havalimanı bulunmadığından buraya havayolu ile gelmeyi tercih edelerin 51 Km. Uzaklıktaki Bydgoszcz Ignacy Jan Paderewski Havaalanını kullanmaları gerekmektedir. Bu havalimanından öncelikle şehir merkezine gidilmeli oradanda Tren/Otobüslerle Torun şehrine ulaşılması gerekmektedir.
Şehirde hemen heryer yürüme mesafesinde bulunduğundan taksi ile ulaşıma pek ihtiyaç duyulmamaktadır. İhtiyaç duyarsanız pazarlık yapmayı unutmayınız.
UBER
Torun’da UBER uygulaması kullanılmamaktadır.
KONAKLAMA
Konaklama için oldukça küçük bir şehir merkezi bulunan Torun’da Otelleri, Hostelleri ve Kiralık evleri tercih edebilirsiniz. Her ne kadar Turistik bir şehir olsa da Torun’da her bütçeye göre konaklama bulabilmek mümkümdür.
Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.
İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.
POLONYA PARA BİRİMİ
Polonya Para Birimi Ziloty (Ziloti)
Polonya her ne kadar Avrupa Birliği üye ülkesi olsada hala ulusal para birimi Zloty’i kullanmaktadır. Euro geçiş tarihi olarak 2022 yılı öngörülmektedir.
Para birimi ZLOTY (Ziloti) (PLN)
1 (PLN) = 1.40 TL
CEP TELEFONU / SİM KART
Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (21,90)TL ve Türk Telekom (14,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. (Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).
Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan
T-MOBILE, ORANGE, PLAY VE PLUS şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 5 GB’lik sim kartları 10-15 PLN (13-20 TL)’dir. Ortalama tüm operatör fiyatları aynı sayılır, daha düşük paketlerde mevcut, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmayın!!!
Çok sayıda Süpermarketin bulunduğu Torun’da en uygun süpermarketler Lidl, Carrefour ve Tesco Süpermarketler’dir.
Ayrıca çok sayıda küçük market ve büfeler bulunmaktadır.
KREDİ KARTI
Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar var.
HALK
İnsanlar ilk bakışta size soğuk gibi görünsede genelde yardımsever kişilikleri ile öne çıkmaktadırlar, Polonya 2004 yılında AB üye ülkesi olmuştur, Resmi dil Lehçe’dir. İngilizce özellikle genç nesil tarafından bilinmektedir. Orta yaş üstü insanlar pek ingilizce bilmemektedir.
DÖVİZ / PARA BOZDURMA
1 Ziloti= 1.4 TL, döviz bozdurmak için hafta içi mesai saatlerinde bankaları mesai saatleri dışında ise ATM’leri kullanabilirsiniz, Döviz bozdurmak içinse Şehir merkezi çevresinde bulunan Döviz bürolarını tercih edebilirsiniz. Bu döviz bürolarının çoğunda Sıfır komisyon uygulanmaktadır. Ayrıca döviz bürolarının bir çoğu Türk Lirasıda bozmaktadır. Döviz bozdurmadan önce güncel döviz kurlarını ve Komisyon durumunu mutlaka döviz bürosu yetkililerine sorunuz.
GÜVENLİK
Torun oldukça güvenli bir Şehirdir. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilirsiniz, Bayanlar günün her saati tek başına güvenle cadde ve sokaklarda dolaşabilmektedir. Özellikle toplu taşıma araçlarında değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.
SAĞLIK
Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden Polonya’ya gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.
Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.
Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro ( 30-45 TL) arasında değişmektedir.
Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.
ARAÇ KİRALAMA
Torun’a gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilirsiniz yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Torun’da toplu taşıma çok düzenli işlememektedir fakat şehrin her noktasına yürüyerek kolayca gidebilmeniz mümkündür. Benzin 1 Lt 5 Ziloti (6.50 TL) civarında.
HAVA DURUMU
Karasal iklim mevcut olup akşamları bazen serin olabilmektedir. Bazen yaz mevsiminde dahi 1 hafta boyunca yağmur yağabilmektedir. Gelmeden önce hava durumunu kontol ederek Buraya tedbirli gelmenizi tavsiye ederim…
TORUN GEZİLECEK YERLER
TORUN KATEDRALİ
Torun KatedraliTorun KatedraliTorun Katedrali
Torun’un en eski ana kilisesidir. Şehrin üç Gotik kilisesinden biri, tuğladan inşa edilmiş, anıtsal bir batı kulesi olan koridorlu bir salon bulunan 13. yüzyıla ait ilk kilise olma özelliği taşır. 14. yüzyılın ilk yarısında, bir çok kez yeniden inşa edilen ve 15. yüzyılın sonlarında bugünkü haline gelene kadar uzatılan koridor yenisi ile değiştirilmiştir. İç mekan zengin bir şekilde dekore edilmiş ve döşenmiştir. En eski boyalı süslemeler, 14. yüzyıla kadar uzanır ve Çarmıha Gerilme ve Son Yargıyı tasvir eder. Yan şapellerden biri, Nicolaus Copernicus ile bağlantılıdır ve 13. yüzyıla ait vaftiz yazı tipi, astronomu vaftiz etmek için kullanılmaktadır. Kulede ayrıca 1500 yılından kalma ve Polonya’daki en büyük üçüncü çan olan Tuba Dei bulunmaktadır. Katedral şehir merkezinde bulunmaktadır.
AZİZ MARY KİLİSESİ
Aziz Mary KilisesiAziz Mary KilisesiAziz Mary KilisesiAziz Mary Kilisesi
14. Yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen Kutsal Bakire Meryem’in Göğe Kabulü (Polonya: Kościół Wniebowzięcia Najświętszej Marii Panny veya kısaca: Kościół Mariacki) sonrası Franciscan Kilisesi, en seçkin sanat ve mimari başarılarından biridir. Polonya’da sakral mimarlık olarak adlandırılır ve 14. yüzyılda Orta Avrupa’daki en yüksek salon kilisesi olma özelliğini taşımıştır ve nehrin 26.8 metre yüksekliğinde yer almaktadır. Kilise, 15. yüzyılda Gdańsk’taki St. Johns Kilisesi’nin uzantısı için ilham kaynağı olmuştur. Fransisken yönetimine göre, kilisenin bir kulesi değil, üç küçük ave çan kulesi vardır. Kilise ve manastır, Reform dönemine kadar, yani 1559’a kadar Fransiskenlerin ellerinde kalmıştır.
Teutonik devletin tamamında en eski ve en önemli olan manastır, Prusya kasabasının ikametgahı olmuştur.
AZİZ JAMES KİLİSESİ
St. James KilisesiSt. James Kilisesi
Yeni Şehir Pazar Meydanı’nın bir köşesinde yer alan ve Yeni Şehir’de yükselen St. James’s Kilisesi, On dördüncü yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş mimari açıdan en değerli ve ilginç başarılardan biri olarak kabul edilmektedir. Bazilika planlı bir kilisedir (Mezarlardan daha az olan), diğer Toruń’un Gotik kiliselerinden farklı olarak, Polonya’da nadiren kullanılan bir yapı kullanılmıştır: Uçan bir payanda ile nefe bağlanan serbest duran bir koridor gereci kasanın itişini payandaya iletir. 15. yüzyılda koridorların tonozları yükselmiştir, Günümüzde sadece tek bir uçan payanda görülebilmektedir. Kilisenin kendine özgü karakteri olarak çok sayıda süslemeler, detay stilleri ve çok renkli sırlı tuğlaları dikkat çekmektedir. Yeni Pazar Meydanı’nda, kiliseye bir sütun ve Gotik Barok figürü olan Gotik kapısından giriş sağlanmaktadır.
TARİHİ BELEDİYE BİNASI
Town Hall (Tarihi Belediye Binası)
1274 yılında başlanılan bu yapı, 1391 ve 1399 yılları arasında genişletilmiş ve tamiratı yapılmıştır. 16. Yüzyıl sonunda yeniden genişletildi ve Orta Avrupa’daki en önemli tarihi belediye binalarından biri olmuştur.
ŞEHİR SURLARI
Şehir Surları (City Walls)Şehir Surları (City Walls)
Torun şehir surları 13. YY’da inşa edilmiş ve Torun’un düşmanlardan savunulmasında önemli önemli rol oynamıştır. Defalarca kez yıkımlara ve zararlara sahne olan bu surlar daha sonra genişletilmiştir. Günümüzde nehir tarafında kalan en uzun kapı dahil toplam üç kapı sağlam olarak kalabilmiştir.
13. yüzyılın ilk yarısında Toruń, 1242’de Świętopełk’un istilasına direndiği zamanlarda genellikle ahşap ve toprak surlara sahipti. Kentin savunmasını güçlendirmek adına Eski Kent’in tuğla duvarları 13. yüzyılın ortalarında inşa edilmiştir. Çarpık Kule altında 1246-1262 tarihleri arasında inşa edilmiş Polonya’daki surların en eski sağ kalan parçası bulunmaktadır. Bu surlar kenti, şehrin yan tarafındaki yüksek duvarlardan oluşan bir çifte devreli ve ek olarak bir hendekle ön plana çıkan ara duvarlarla (parcham) ayrılan alçak bir duvarla kuşatmıştır. Batıdan üçüncü bir savunma duvarı hattı inşa edilmiştir. Toruń Eski Kenti’nin ana haberleşme yollarının çıkışında, Vistula tarafındaki (Mostowa, Żeglarska ve Klasztorna) 3 kapıdan oluşan 8 kapı bulunmaktadır. Buna ek olarak, Toruń Eski Kenti’nin savunması, Podmurna Caddesi’ndeki Eğik Kule, Gołębnik, Żuraw, Wartownia, Monstrancja ve 3 adsız kulenin korunmuş olduğu yaklaşık 33 burç tarafından güçlendirilmiştir.
Şehrin hemen heryerinde karşılaşabileceğiniz bu surlar Torun halkının kendini savunmasında önemli rol oynamıştır.
KOPERNİK EVİ (MÜZE)
Nicolas Kopernik Müze Evi (Yaşadığı Ev)Nicolas Kopernik Müze Evi (Yaşadığı Ev)
Nicolas Kopernik Müze Evi (Yaşadığı Ev)
Dünya yerine Güneş’in merkezde bulunduğu Güneş merkezli evren modelini formülleştiren astronom Mikołaj Kopernik Evi, 15. yüzyılın ikinci yarısında Copernicus ailesine ait bir ortaçağ burgher’in evidir. Birçok tarihçi, evrenin, evrenin durağan bir merkezi olmadığını kanıtlayan ilk kişi olan ünlü astronom Nicolaus Copernicus’un doğum yeri (1473) olduğu düşünülmekle beraber kesin olarak bilinmemektedir.
GINGER BREAD MUSEUM
(ZENCEFİL KURABİYESİ MÜZESİ)
Zencefilli Kurabiye Müzesi (Dışardan)İçerde Sıra Var, Neyseki Bileti Önceden Aldık:)İçerde Kurabiyenin Tarihi ve Yapılışı AnlatılıyorBu Masalarda Bize Pratik Yaptırıyorlar:)Kullanılan Oklava ve KalıplarBenim Açtığım Hamur:)Kurabiyeler Pişti ve Geldi