KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

KUZEY KIBRIS HAKKINDA

Evet Kuzey Kıbrıs dediğimizde aklımıza ilk gelenler Kumarhaneler, Uçsuz bucaksız Kumsallar, Masmavi Denizidir muhtemelen fakat Kuzey Kıbrıs Tarihi açıdanda gezilip görülmesi gereken oldukça güzel bir ülkedir.

Ülkenin En büyük gelir kaynağı Turizm ve Kumarhanelerdir. Özellikle buraya Türkiye’den çok sayıda Turist gelmektedir. Kıbrıs Otelleri müşterilerine yıl boyu her şey dahil promosyonlar düzenlemektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemli yerleşim yerleri, Başkent Lefkoşe, Girne, Gazimağusa ve Güzelyurt’tur. KKTC, etkisinde bulunduğu Akdeniz ikliminden dolayı fazla yağış almaz. Genellikle sıcak ve kuraktır.

Daha önce görevim yüzünden defalarca gittiğim Kuzey Kıbrıs’a bir de gerçekten Turist gözüyle gitmenin vakti geldiğini düşünerek yola koyuluyorum. İzmir-Ercan arası direk uçuşlar mevcut ve yolculuk yaklaşık 1 saat 15 Dakika sürmekte.

Biraz Kuzey Kıbrıs Tarihinden bahsedecek olursak; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (kısaca K.K.T.C.) veya Kuzey Kıbrıs, Akdeniz’de bulunan en büyük üçüncü ada ve Türkiye yarımadasının 65 km güneyindeki Kıbrıs adasının kuzey kısmında yer alan bağımsız bir devlettir. Bağımsızlığı Türkiye dışında hiç bir ülke tarafından tanınmamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlar ve uluslararası toplum tarafından Kıbrıs Cumhuriyetini Türkiye işgali altındaki toprağı olarak nitelendirmektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uluslararası toplum tarafından ekonomi, ulaşım, spor gibi alanlarda ambargolar uygulanmaktadır. Ambargolardan dolayı ekonomik olarak Ülke hala daha Türkiye’ye bağımlı olarak varlığını sürdürmektedir. Varlık süresi boyunca Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenmiştir ve hala daha desteklenmektedir.

2010 yılı itibarıyla 2.66 milyar TL olan devlet bütçesinin %32.6’sını Türkiye’nin ekonomik yardımları oluşturmaktadır. Buna karşın ülke 2001 yılından itibaren ekonomide hızlı bir büyüme yaşamıştır fakat son yıllarda ülke bazı ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır.

Kıbrıs Harekatı sonrasında 1976’da Kubrıs Türk Federe Devleti kurulmuştur.

15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi Self-Determinasyon hakkını kullanarak oybirliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. KKTC’nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından okunmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan’ın ve pek çok devletlerin yanı sıra Birleşmiş milletler güvenlik konseyininde tepkisini çekmiştir.

Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınamış ve 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımlamıştır.

VİZE

K.K.T.C. Vizesiz, Kimlik ile gidilebilir

K.K.T.C. TC Vatandaşı Bordo, Yeşil, Diplomatik ve Hizmet pasaportu sahibi TC vatandaşlarından Vize istememektedir. TC vatandaşları anılan ülkeye Ulusal Kimlik belgeleri ile (Eski veya Yeni Tip) giriş sağlayabilmektedir. Bu ülkeye Pasaportla gitmeyi düşünenler için küçük bir uyarı yapmamız gerekirse; Pasaportlarında Kıbrıs mühürü olanlar Yunanistan’a giriş yapamamakta ve Vize alamamaktadır. Bu yüzden Kuzey Kıbrıs’a seyahat edeceklerin Kimlik belgeleri ile giriş çıkış yapmaları yararlarına olacaktır.

HAVALİMANI-ŞEHİR MERKEZİ ULAŞIM

ERCAN HAVALİMANI

Ercan Havalimanı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’ya 23 km, Girne’ye 44 km, Gazimağusa’ya 50 km uzaklıkta bulunan uluslararası Ercan havalimanı, Adını 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekâtı’nda hayatını kaybeden Türk pilot Fehmi Ercan’ın soyadından almıştır.

OTOBÜS ( KİBHAS)

Havalimanı ulaşımı KİHBAS Otobüsleriyle Sağlanıyor.

Kuzey Kıbrıs’ta en büyük sorunlardan birisi şehirlerarası ulaşımdır. Bu konu ile ilgili Otobüsler oldukça yetersiz kalmaktadır. Burada en önemli nokta araç kiralamaktan geçmektedir. Fakat tıpkı İngiltere’de olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da trafik ters tönden akmaktadır. ( Sol Şerit Gidiş-Sağ Şerit Geliş Yönü)

Ercan Havalimanından Kuzey Kıbrıs’ın çeşitli şehirlerine gitmek için KİBHAŞ otobüslerini kullanabilirsiniz.

Ercan havalimanından Şehir merkezine gidiş ve Şehir merkezinden havalimanına gidiş ile ilgili ayrıntılı bilgiye aşağıdaki link aracılığı ile ulaşabilirsiniz.

Tek yön Otobüs ücretleri Kişi başı 15 TL’dir.

Rezervasyon Hattı: 0533 870 78 45

0392 228 85 90

Whatsapp Hattı: 0533 850 99 86

Not:Rezervasyonlar akşam saat 22:00’a kadar alınmaktadır. Yolcu yoğunluğuna göre önceden Rezervasyon yaptırmanız gerekebilmektedir.

Ercan Havalimanı-Tüm şehirler ile ilgili kalkış saatleri için http://www.kibhas.org/servisler/ercan

Diğer şehirlere ulaşım ile ilgili Otobüs saatlerine ulaşmak için http://www.kibhas.org linkini kullanabilirsiniz.

TAKSİ

KKTC Taksileri çok konforlu ve Uygundur.

Kuzey Kıbrıs’da en çok tercih edilen ulaşım aracı taksilerdir ve tüm taksilerin tamamına yakını oldukça konforludur. Kıbrıs’a bir kaç kişi geliyorsanız taksileri her zaman tercih edebilirsiniz.

Taksi Ücretleri Havalimanından ortalama Olarak aşağıdaki gibidir. Fakat Taksicilerin birçoğu her zaman pazarlığa açıktır.

Ercan-Girne 150 TL

Ercan-Lefkoşa 100TL

Ercan-Gazimağusa 150 TL

Ercan-Güzelyurt 190 TL

UBER VE TAXIFY

KKTC’de UBER Uygulaması yoktur

Kuzey Kıbrıs’da UBER ve TAXIFY uygulaması kullanılmamaktadır.

KONAKLAMA

KKTC’de Konaklama çeşitliliği çok fazla

Konaklama için Girne, Lefkoşa, Gazimağusa ve Güzelyurt bölgesinde çok sayıda otel hizmet vermektedir. Ayrıca Kıbrıs’da çok sayıda Apart otel’de mevcuttur. Kuzey Kıbrıs’da Otellerin birçoğu yıl boyu çeşitli kampanyalar düzenlemektedir. Her ne kadar Turistik bir yer olsa da Kuzey Kıbrıs’da her bütçeye göre konaklama bulabilmek mümkümdür.

Otel seçimleriniz için http://www.Booking.com web

sitesi üzerinden inceleme yapabilirsiniz.

Sizde Booking sitesi üzerinden ” AA89C915″ kodunu kullanarak %10 indirmli olarak Otel rezervasyonu yapabilirsiniz.

İsterseniz Airbnb sitesi üzerinden 250 TL üstü konaklamalarının için 130 TL indirim alabilirsiniz, Yeni üyelere özel bu kampanyaya katılmak için https://abnb.me/e/I6Ezh3LwEO linki üzerinden kayıt yaptırmanız yeterli olacaktır.

K.K.T.C. PARA BİRİMİ

Para birimimiz aynı TÜRK Lirası

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Para Birimi Türk Lira’sıdır. Fakat ülke genelinde İngiliz Sterlin’ide işlem görmektedir.

CEP TELEFONU / SİM KART

Öncelikle Turkcell günlük (24,90 TL), Vodafone (21,90)TL ve Türk Telekom (14,90 TL ) hatlarının burada bulunan operatörlerle anlaşması olduğundan kendi hattınızı Günlük ücretleri karşılığında kullanabilirsiniz. (Kullandığınız tarifenin yurtdışı paketlerinin kullanımına uygun olup olmadığını müşteri hizmetlerine gelmeden önce sormanız sürpriz faturalarla karşılaşmamak adına yararınıza olabilir).

Sim kart almak isterseniz şehir merkezinde bulunan tüm telefoncularda satılmakta olan

KKTC Turkcell ve KKTC Telsim (Vodafone) şebekeleri için ortalama fiyat 30 gün geçerli 3 GB’lik sim kartlar 50 TL’dir. KKTC Turkcell operatör fiyatıda aşağı yukarı aynıdır. daha düşük ve yüksek paketlerde mevcut olup, kartı aldığınız yerden aktivasyon yaptırmayı unutmamanız gerekmektedir.

Sim kart ücretleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için http://prepaid-data-sim-card.wikia.com/wiki/Cyprus web sitesini inceleyebilirsiniz.

KUZEY KIBRIS MÜZELERİNİN AÇIK OLDUĞU GÜNLER VE GİRİŞ ÜCRETLERİ

Müzelerin Ziyaret Saatleri ve Ücretleri

Ayrıntılı bilgi için http://eemd.gov.ct.tr web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

MARKET – ALIŞVERİŞ

KKTC’de El yapımı ürünler

Kuzey Kıbrıs’ın pek çok şehir ve semtinde her bütçeye uygun alış-veriş noktaları bulmak mümkün. Dünyaca ünlü markaların mağazalarından, el işi ürünlerin satıldığı küçük tezgahlara kadar geniş bir yelpazede hemen her tür ve çeşit ürünü bulabilirsiniz.

KIBRIS’DAN NE ALABİLİRİZ?

Hellim Peyniri almadan dönmeyin:)

• Hellim peyniri.

• Zivaniya içkisi (Kıbrıs kanyağı / rakısı).

• Bergamot, narenciye ve okaliptüs özlü sabun ve şampuanlar.

• Kıbrıs motifli çanaklar.

• Ceviz macunu.

• Yöre kadınlarının el emeği takılar.

• Yöresel el işlemeleri ( Lefkara işi dantel ve nakışlar meşhurdur).

• Rum sepetleri.

• Reçeller ve kompostolar.

• Ahşap eserler.

• Hatıra biblolar veya heykelcikler (Özellikle karetta karettalar en çok tercih edilen çeşitleridir).

• El emeği kapı süsleri ya da rüzgar çanları.

• Canlı Orkide.

• Seramik eserler.

• Kozmetik ürünler (son derece ekonomik).

• İnci gibi değerli ya da deniz kabuğu gibi yarı değerli otantik hediyeler.

• Begonvil çiçeği tohumu da bahçesi olanlar için birebir.

• Ercan Havalimanı Duty Free

KIBRIS GEZİLEBİLECEK PAZARLAR

• Girne Çarşısı (Girne)

• Girne Belediye Pazarı (Girne)

• Büyük Han (Lefkoşa)

• Arasta Çarşısı (Lefkoşa)

• Bandabulya Çarşısı (Lefkoşa)

KREDİ KARTI

Hemen heryerde kredi kartı geçerlidir. Her ihtimale karşı önceden sormakta yarar var.

HALK

Şiveleri Farklı Biraz ama Samimi insanlar:)

İnsanlar ilk bakışta size soğuk gibi görünsede genelde yardımsever kişilikleri ile öne çıkmaktadırlar, Kuzey Kıbrıs’ın Resmi dili Türkçe’dir. İngilizce ise özellikle genç nesil tarafından bilinmektedir. Orta yaş üstü insanlar pek ingilizce bilmemektedir.

DÖVİZ / PARA BOZDURMA

Para Birimimiz aynı, Dövize gerek yok

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Para Birimi Türk Lirası olduğundan yanınızda döviz bulundurmanız gerekmemektedir.

GÜVENLİK

Güvenlik oldukça iyi

Kuzey Kıbrıs oldukça güvenli bir Ülkedir. Hemen her önemli noktada polis bulunmaktadır, ayrıca şehrin hemen her yerinde güvenlik kameralarını görebilmeniz mümkündür. Bayanlar günün her saati tek başına güvenle cadde ve sokaklarda dolaşabilmektedir. Yinede Özellikle toplu taşıma araçlarında değerli eşyalarınıza dikkat etmeniz yararınıza olacaktır.

SAĞLIK

Özel Hastaneler’in Biraz Daha İyi Olduğu Söyleniyor

Kuzey Kıbrıs’a Gitmeden önce herhangi bir zorunlu aşı yaptırılmasına gerek yoktur. Devlet hastanelerinin yeterli hizmet kapsitesinin bulunmadığı değerlendirilmekle birlikte, birçok özel hastane ve klinik bulunmaktadır. Acil sağlık hizmetleri hattı 112’dir. KKTC’de Lefkoşa’da, Girne’de ve Gazimağusa’da birer devlet hastanesi mevcut olmakla birlikte sundukları hizmet kalitesi tatminkar değildir. Özel hastaneler, klinikler, pratisyen ve uzman hekim muayenehaneleri bulunmaktadır.

Tedavi ve yatak ücretleri Türkiye’ye kıyasla oldukça pahalıdır. SGK’lı vatandaşlar, yapılan bir anlaşma çerçevesinde Yakındoğu Üniversitesi Hastanesi ve Kolan British Hastanesi’nde sigorta kapsamları içinde tedavi olabilmektedir.

Sağlık Bakanlığının Resmi web sitesinden Kuzey Kıbrıs’a gitmeden önce yapılması gerekenler bölümünü okumanız yararınıza olacaktır.

Ayrıntılı bilgi için http://www.seyahatsagligi.gov.tr/Site/SaglikBilgisi/KTC web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Ayrıca Hangi tür Pasaporta sahip olursanız olun yurtdışı seyahatlerinize çıkmadan önce her ihtimale karşı Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortanızı yaptırmayı unutmayın.

Seyahat sağlık sigortalarının fiyatları 7 gün geçerli olmak üzere ortalama 5-8 Euro ( 30-45 TL) arasında değişmektedir.

Yurtdışında sağlık hizmetlerinin çok pahalı olduğunu asla aklınızdan çıkartmayın.

İÇME SUYU

İçme Suları Kireçli, Hazır Su Almak Gerekiyor

KKTC’nde içme suyu olarak ve yemeklerde yerli veya Türkiye’den ithal edilen şişe sularının kullanılması tavsiye edilmektedir. Su şebekelerinden gelen sudaki kireç miktarı çok yüksektir ve içilmesi tavsiye edilmemektedir. Şişe suları her marketten kolayca temin edilebilmektedir.

ARAÇ KİRALAMA

Araç Direksiyonları Solda ve Buna Alışmak Gerekli

Kiraladığımız Aracımız

Kuzey Kıbrıs’da bence yapmanız gerekenlerin başında Araç kiralamak gelmeli fakat buradaki sorun trafiğin İngiltere’de ki gibi Bize göre ters akması; Bir süre sonra buna alışsanızda yinede dikkatli olmakta fayda var. Akaryakıt fiyatları nispeten bize göre uygun, Yollar aşırı kalabalık değil fakat bir çok yerde Sabit radarlar mevcut buna çok dikkat etmelisiniz. Kuzey Kıbrıs’a gelip araç kiralamayı düşünürseniz şehir merkezlerinde bulunan kiralama şirketlerini düşünebilirsiniz yada gelmeden online olarak araç kiralayıp buradan teslim alabilirsiniz… Kuzey Kıbrıs’da toplu taşıma çok düzenli işlememektedir bu yüzden araç kiralamak sizin için en iyi yöntemlerden birisi olacaktır.

HAVA DURUMU

Kuzey Kıbrıs makro iklim sınıflandırılmasına göre, yarı kurak olarak adlandırılan iklim kuşağı arasında yer alır. Aynı zamanda bir Akdeniz adasında yer almasından dolayı yaz mevsiminin sıcak ve kuru; kış mevsiminin ılık ve az yağışlı geçtiği Akdeniz İklimi görülür. Kuzey Kıbrıs’ın yıllık ortalama hava sıcaklığı 19 derecedir. Yıl boyunca en sıcak ay genellikle Temmuz’dur. Gündüz saatlerinde (gölgede) 37-40 derece sıcaklık görülür. Yılın en soğuk ayı genellikle Ocak ayı olup gündüz saatleri hava sıcaklığı 9-12 derece arasındadır. Yağışlar genellikle Ekim – Mart ayları arasında görülür. Yıllık toplam yağış normali 402.8 mm’dir. En yağışlı ay Aralık, en kurak aylar ise Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Kuzey Kıbrıs’ta deniz suyu sıcaklığı ortalama 21 derecedir. Temmuz ve Ağustos aylarında deniz sıcaklığı 28 dereceyi bulur.

KUZEY KIBRIS GEZİLECEK YERLER

SALAMİS ANTİK KENTİ

Salamis Antik Kenti

Bronz Çağı’nda kurulmuş ve zamanında Kıbrıs’a başkentlik yapmış olan Salamis Antik Kenti’nin tarihi M.Ö. 11. yy’a a kadar uzanmaktadır. Efsaneye göre bu kent, Antik Yunanistan’da Truva savaşlarından sonra Salamis adlı bir prens tarafından kurulmuştur. Kimi arkeologlara göreyse Enkomi M.Ö. 1075 yılında büyük bir depremle yerle bir olduktan sonra halk yavaş yavaş buraya göçmüş ve Salamis Kenti’ni kurmuştur.

Kazılarda bu ilk yerleşime ait mezarlar ve kalıntılara rastlanmıştır. Sırasıyla Helenistik, Roma ve Bizans dönemi izlerini taşıyan kentin içerisinde yer alan Antik Tiyatro, Forum, Zeus Tapınağı, sportif faaliyetlerin yapıldığı Gymnasium, eski Hamam yapıları, pazar yeri ve Salamis krallarının mezarları en çarpıcı yerler arasındadır. Salamis Antik Kenti harabe ve kalıntıları bugün bile şehrin geçmişteki ihtişamını gözler önüne sermektedir. Antik kent içinde yer alan bazı önemli yapılar ise şunlardır;

Sur Ve Limanlar

Sur Ve Limanlar

Şehrin kuzey, güney ve batı kesimlerinde yer alan surların yanı sıra, şehir merkezini çevreleyen ikinci bir surun varlığı da tespit edilmiştir. Şehrin merkezini çevreleyen surların, M.S.7 yy.’daki Arap akınlarına karşı inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir. Şehrin güney – doğusunda Salamis şehrinin en eski limanı yer almaktadır. Bu limanın kuzey ve güneyi suni dalgakıranlar ile korunmaktadır. Geç Roma devrinde kullanılan ikinci limanı ise şehrin kuzeyindedir. Bu iki limanın dışında Demetius tarafından kullanılmış olan üçüncü bir limandan da bahsedilmektedir.

Gymnasium (Spor Alanı)

Güney girişindeki döşeme üzerindeki yazıttan anlaşıldığı üzere, şehrin kuzeyinde şimdiki Roma Gymnasium’unun bulunduğu yerde Helenistik devre tarihlenen bir Gymnasium (Spor Alanı) olduğudur. Doğu revağında da burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığını gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Yer sarsıntıları sonucu yıkımlar olması nedeniyle Gymnasium, Augustus döneminde tamir ettirilmiş ve bir de doğu revağı eklenmiştir. Dört tarafı kronit başlıklı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney uçlarına ilave edilen birer yüzme havuzunun etrafında heykeller yer almaktadır. Günümüzde kuzey yüzme havuzunun etrafında bulunan heykeller M.S 2. yy’a aittir. M.S. 332 ve 342 yıllarındaki depremlerle yeniden yıkılan Gymnasium, Erken Bizans devrinde Konstatinus tarafından Salamis hamamları olarak yeniden inşa edilmiştir.

Tiyatro

Tiyatro

Gymnasium’un güneyinde yer alan yapı muhtemelen Augustus döneminde inşa edilmiştir. M.S. 4. yy’daki yer sarsıntıları ile yıkılan tiyatronun taşları hamamların inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro, sahne binası, orkestra ve oturma yerlerini içerir. Kapasitesi 15 bin seyirciye karşılık düşer. Sahne binası oyuncular tarafından soyunma-giyinme yeri ve fon işlevi göstermektedir. Freskler, heykel ve sütunlarla süslü bu görkemli yapının günümüze dek sadece temelleri gelebilmiştir. Orta kısmındaki orkestranın ortasında Dionysos’a adanmış bir sunak ve Marcus Avurelius Commedus ile Caesar Contanstinus ve Caesar Maksimianus’a adanmış yazılı iki altlık vardır. Oturma yerleri 50’den fazla sıra ihtiva etmesine karşın, bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Orta kısımdaki boşluk şeref locasıdır. Oturma yerlerinin bir kısmı yeniden restore edilerek inşa edilmiştir.

Şehir Bronz Çağı sonlarında başlayan göçler sırasında, Anadolu’dan gelen kavimler ve bunlara Yunanistan’dan gelerek Kilikya’da katılan Akalar tarafından kurulmuştur. Truva kahramanlarından ve Salamis adası kralı Telamon’un oğlu Tefkros şehrin kurucusu olarak bilinmektedir. M.Ö. 707 yılında gerçekleşen Asur hakimiyetinden sonra M.Ö. 560 yılında bastırılan sikkelerden, Salamis kralı Evelthon’un adanın idaresini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. M.Ö. 499 yılında Atinalı Kimon’un Kıbrıs’taki Pers hakimiyetine son vermek için düzenlediği sefer başarısızlıkla son bulmuş ve Kimon’un ölümü üzerine Atinalılar, Kıbrıs’ı alma girişiminden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra Fenikeli idareciler başa geçer, fakat ticaret ve diğer konularda gerileme başlar. M.Ö. 411 yılında Tefkros ailesinin üyelerinden Evagoras, Salamis krallığını ele geçirir. Tüm adayı hakimiyeti altına almak isteyince Salamis şehri Persler tarafından kuşatılır ve Evagoras, Pers Krallığı’na vergi ödemek zorunda bırakılır. Bu durum İskender devrine dek sürer. İskender döneminde Salamis kralı olan Pyntagoras, İskender’e askeri yardımlarda bulunduğundan kendisine Tamusus şehri verilerek ödüllendirilir. İskender’in ölümü sonrasında Salamis sürekli el değiştirir. M.Ö. 294 yılında zor şartlar altında Kıbrıs’ı alan Ptoleme Krallığı idaresi sırasında ada huzura kavuşur ve bu tarihten itibaren Salamis baş şehir olma niteliğini kazanır. Kentin bu parlak dönemi Roma egemenliği süresince de devam eder. Günümüzdeki kalıntıların çoğu Roma dönemine aittir. Roma idaresi altında şehrin bir halk meclisi, bir senato ve ihtiyar meclisi bulunmaktadır. M.S. 76 ve 77 yıllarındaki depremler ve M.S.116 yılındaki Yahudi isyanları ile şehir epeyce tahrip olur. Daha sonra ada Antakya vilayetine bağlanır ve Salamis limanı, Suriye gemilerince ilk uğrak limanı olduğundan, şehirde bir ferahlama görülür. M.S. 232 ve 342 yıllarındaki depremler yazık ki şehre yine büyük zararlar verir. Bundan sonra Bizans İmparatoru Konstantinus şehri küçük bir planda inşa ettirerek, Konstantinus adını verir. Şehir Kıbrıs’ın baş şehri olarak Baf’ın yerini alır. Daha sonra şehir M.S. 647 yılındaki Arap akınları ve yer sarsıntıları nedeniyle terkedilerek, bugünkü Mağusa şehrini oluşturan bölgeye halk göç etmek durumunda kalmıştır.

Roma Villası

Roma Villası Tiyatronun güneyinde yer almaktadır. Bir zamanlar iki katlı olan bu yapı, sütunlu bir giriş , bir iç avlu , geniş bir oturma odasından meydana gelmiştir. Öteki odalar avlunun iki yanında yer alır. Kazı sırasında burada, merkezi bir figürün etrafını çevreleyen, hayvan tasvirleri ile bezenmiş mozaik döşemeli bir platform tespit edilmiştir.

Bizans Su Sarnıcı

Roma villasının güney doğusunda yer alan huni biçimli bu sarnıç, üç bölmeden oluşur. Bir bölmede M.S. 6. yy’a ait duvar resimleri ve yazılar bulunmuştur. Şu anda harap vaziyetteki ana pano, kuş, balık ve su bitkilerinden oluşan su sahnesi ve İsa başı bulunan bir madalyon ile süslüdür.

Kompanapetra Bazilikası

Bazilika 4.yy’da inşa edilmiştir. Çevresi sütunlarla sarılı, su kuyusu olan bir avlu ve orta ve yan kısımlardan oluşur. Orta bölümde piskoposun kürsüsü ve rahip yerleri bulunur. Apsitin arkasında hamamı da olduğu anlaşılan bir kalıntı grubu daha vardır. Odalardan birinin oldukça göz alıcı bir yer döşemesi mozaik vardır.

Aya Epiphanios Bazilikası

Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı geçmişte Salamis’in Metropolitan kilisesidir. Piskopos Epiphanios’un görev süresinde yapıldığı (368 – 403) bilinmektedir. Epiphanios’un mermerden yapılmış mezarı burada bulunmaktadır. Bazilika on dörtlü iki sütun dizisi ile 3 ayrı bölüme ayrılmıştır. Apsitte piskopos ve rahiplerin oturduğu sıralar yer alır. Bu bölümün iki yanındaki odalar rahiplerin cübbelerini giymeleri ve ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanılmaktadır. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altındaki ısıtma sistemi, kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığını göstermektedir. Kalıntılar, 7. yy’daki Arap istilasının ardından, güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir.

Su Deposu – Vouta

M.S. 627-640 yılları arasında (Bizans Dönemi) tarihlenen bu bölümde, kanallarla Kythrea’dan (Değirmenlik) gelen su burada biriktirilmektedir. Bugün halen su kemerlerinin kalıntıları açıkça görülmektedir. Tavanı taşıyan ayakların uzun duvarlardan çıkan iri dirseklerle desteklenmiş olduğu görülmektedir.

Agora (Taş Forum / Pazar Yeri)

Bu yapı su deposunun güneyinde yer almaktadır. Ortadaki boş alan ve bunun çevresindeki dükkanlardan oluşan bu mekanın Salamis’in hem toplantı hem de alışveriş merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Augustus döneminde restore edildiği ele geçen bir Latince kitabeden anlaşılmaktadır. Agoranın iki yanındaki sütunlu revaklar güneş ve yağmurdan koruma vazifesi görüyorlardı. Bunlardan sadece biri ayaktadır.

Zeus Tapınağı

Burasının Salamis şehrinin ana tapınağı olabileceğine inanılmaktadır ve bu yapının az bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Agora’nın güney ucunda bulunan tapınağa, basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapılan kazılarda ele geçen bir kitabede mabedin Augustus’un karısı Livia şerefine Zeus Olympios’a ithaf edilmiş olduğu belirtilmektedir.

LEFKOŞA

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa (eski adıyla Nicosia), aynı zamanda adanın en kalabalık şehri ve en önemli kültür, sanayi ve ticaret merkezidir. Kuzey Kıbrıs’ın bütün devlet daireleri Lefkoşa’da yer almaktadır. Lefkoşa Surları’nın içi daha çok tarihi yapı ve eserlerle doluyken, surların dışıysa capcanlı bir şehir merkezi görünümündedir. Gezilecek en önemli yerler arasında; Selimiye Camisi (eski St. Sophia Katedrali), Büyük Han, Ermeni Kilisesi, Derviş Paşa Konağı, Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa Camisi, Kumarcılar Hanı, Venedik Sütunu, Etnografya Müzesi, Büyük Hamam, Arabahmet Mahallesi ve eski evler bulunmaktadır.

“Kavaklar şehri” olarak da anılan Lefkoşa’nın aynı zamanda dünyanın ikiye bölünmüş tek şehri olduğunu eminim birçoklarımız gibi bende bilmiyordum. Şehir “yeşil hat” diye adlandırılan bir sınırla ikiye bölünmüş durumdadır. Kuzey kesiminde Türkler, Güney kesiminde Rumlar yaşamaktadır. Arada kalan bölgedeyse Birleşmiş Milletler Barış Gücü bulunmaktadır. Lefkoşa, kentleşme açısından da iki bölüme ayrılır: Surların içine Eski Lefkoşa, dışarıda kalan bölgeye ise Yeni Lefkoşa denmektedir. Eski Lefkoşa’da yollar bir hayli dar ve çıkmaz sokaklar, Yeni Lefkoşa’daysa çok daha geniş bir alanda dikey ve yatay gelişme mevcuttur. Dünyada eşi benzeri olmayan atmosferi ve geçmişiyle Lefkoşa, Kıbrıs adasında hüküm sürmüş bütün uygarlıklardan izler taşımaktadır. Bu tarihi yerlerin çoğu kentin surları içerisinde kaldığından özellikle tarih meraklıları için ilk hedef surların içi olmalıdır.

GİRNE KAPISI

Girne Kapısı

Lefkoşa’nın sur içi bölgesine kuzeyden giriş sağlayan bu kapı 1562 yılında Venedikliler tarafından yapılmış ve kemerli bir yapıya sahip ve üzerinde halen Venedik ve Osmanlı dönemine ait kitabeleri görebildiği biryerdir.

Girne Kapısı’nın hemen ilerisinde solda Kuzey Kıbrıs’ın önemli isimlerinden merhum Dr. Fazıl Küçük’ün bir heykeli de bulunmaktadır. Ömrünü Kıbrıs davasına adamış olan Küçük, 1959 yılında adada bir bütün olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapmıştır. 1967’de kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi’nde başkanlık görevini üstlenmiştir.

YENİ CAMİ VE HAYDARPAŞA CAMİ

KKTC Yeni Cami
KKTC Haydarpaşa Cami

İstanbul caddesi üzerinden doğuya doğru yürüdüğünüzde, caddenin Yeni Cami caddesiyle kesiştiği yerden döndüğümüzde karşınıza Yeni Cami çıkmaktadır. Yeni Cami 14. yüzyılda yapılmış olan bir Latin Katolik kilisesinden camiye dönüştürülmüştür. Asıl yapı 1740’da yıkılmış, hemen yanı başına yenisi inşa edilmiş ve bulunduğu mahalleye de Yeni Cami adı verilmiştir. Yeni Cami Mahallesi’nde Lüzinyan Evi olarak bilinen ve 15. yüzyılda inşa edilmiş olan bir de tarihi konak bulunmaktadır. Bu konak günümüzde Osmanlı, Lüzinyan ve Venedik eserlerinin sergilendiği bir müze olarak hizmet vermektedir.

Bulunduğunuz noktadan daha güneye doğru devam ettiğinizde 14. yüzyılda inşa edilmiş bir kiliseden çevrilen Haydarpaşa Camisi’ni görebilirsiniz. 50’li yıllardan beridir bir sergi salonu olarak da kullanılan caminin hemen çaprazında bulunan caddenin aşağı kısmındaysa Selimiye Camisi ve onun avlusundaysa Taş Eserler Müzesi yer almaktadır. Bu binanın geçmişte adaya uğrayan hacıların ve seyyahların ağırlandığı bir misafirhane olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

SELİMİYE CAMİ

Eski adı St. Sophia Katedrali olan Selimiye Camisi 1208-1326 yılları arasında Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiş ve Kıbrıs’taki gotik tarzı mimari yapıların en önemlisi olarak gösterilmektedir. 1570 yılında Osmanlıların Lefkoşa’yı fethinden sonra katedrale bir minare eklenerek Aziz Sofya Camisi’ne dönüştürülmüştür. 1954 yılında ise ismi Selimiye Camisi olarak değiştirilmiştir. Lefkoşa’nın en güzel tarihi abidesi olarak ayakta duran bu yapı, dışardan taş mimarisiyle hayranlık uyandırırken içerden ise bembeyaz tavanıyla hayranlık uyandırmaktadır.

Selimiye Camisi’nin güney tarafına düşen kısımda bulunan Bedesten, Lefkoşa’nın çok kültürlü tarihini yansıtan en önemli eserlerden biridir. Bedesten’in temeli 12. yüzyılda Bizanslılar tarafından atılmıştır. Daha sonraki dönemlerde ise yapıya sürekli yeni bir şeyler eklenmiştir. Rum-Ortodokslar tarafından piskoposluk merkezi, Latin Katolikler tarafından kilise olarak kullanılan bina, Osmanlıların yaptığı mimari değişiklikle bir kapalı çarşıya dönüştürülmüştür. Tarih boyunca kullanılmayacak kadar harap olan bina, Avrupa Birliği’nin katkılarıyla restore edilmiştir.

Cami yakınlarında bulunan Büyük Hamam 14. Yüzyıldan kalma ve rivayete göre Latin kökenli Aziz George tarafından inşa edilmiştir. Şu anda Türk hamamı olarak hizmet vermeye devam etmektedir.

DERVİŞ PAŞA KONAĞI

Derviş Paşa Konağı

Lefkoşa’da Selimiye Camisi civarındaki bir diğer tarihi eser Derviş Paşa Konağıdır. 19. yüzyılda inşa edilen bu konak Türk mimari üslubunu başarıyla yansıtmaktadır. Konak Kıbrıs’ta yayınlanan ilk Türkçe gazete olan Zaman’ı çıkaran Derviş Paşa’ya aittir ve şu anda da Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.

VENEDİK SÜTUNU

Venedik Sütunu

Selimiye Camisi’nin civarında bulunan ve Lefkoşa’nın en önemli meydanı olarak bilinen Sütunlu Meydan’a adını veren Venedik Sütunu, Kıbrıs’taki Venedik yönetimine haraç olarak Salamis Antik Kenti’nden sökülerek buraya getirilmiştir. Granitten imal edilmiş sütunun üstünde Venediklilere ait özel semboller bulunmaktadır.

MEVLEVİ TEKKESİ

Mevlevi Tekkesi

Mevlevi Tekkesi, dünya üzerindeki en iyi korunmuş Mevlevi tekkelerinden birisidir ve Girne Kapısı’nın yüz metre kadar güneyinde yer almaktadır. Tekke, 17. yüzyılda inşa edildiğinde şu anda kapladığı alandan daha büyük yer kaplamaktaydı ancak günümüze daha küçük bir kısmı ulaşabilmiştir. Buna rağmen yapı iyi korunmuş ve çeşitli restorasyonlarla günümüze kadar pek bozulmadan ulaşabilmiştir. Yapı şu anda Mevlevi Müzesi olarak kullanılmaktadır.

BÜYÜK HAN

Büyük Han

Kuzey Kıbrıs’ın en büyük hanlarından biri olan Büyük Han, aynı zamanda Kıbrıs’taki en gelişmiş mimari eserler arasında yer almaktadır. Osmanlılar tarafından adanın fethinden bir yıl sonra, 1572’de inşa edilmiştir. Osmanlı Valisi Muzaffer Paşa’nın, han inşası için her Kıbrıslıdan iki para vergi topladığı düşünülmektedir. Birleşik Krallık hakimiyetinde ilk olarak hapishane, daha sonra ise fakirler için barınak olarak kullanılmıştır. 1990’lı yıllarda çoğunlukla tamirat altında kalmış ve 2002 yılında restorasyon işlemleri tamamlanarak pek çok dükkanın ve galerinin bulunduğu bir sanat ve alışveriş merkezi olarak yeniden canlı bir merkez haline gelmiştir.

Büyük Han mimari açıdan Anadolu’da inşa edilenler dönem hanlarıyla benzer özellikler taşımaktadır. Tamamıyla taştan inşa edilmiş olan hanın içinde 68 oda ve 10 dükkan bulunmaktadır. Ortasında bir avlu, avlunun ortasında ise bir mescit ile abdest alanlar için bir çeşme bulunmaktadır. İki katlı Büyük Han’ın alt katında yeme-içme mekanları, üst kattaysa küçük el işi dükkanları, sanat galerileri ve yiyecek-içecek ürünleri satan tezgahlar bulunmaktadır.

Büyük Han’da ya gündüz ya da gece pek çok sosyal etkinlik düzenlenmektedir. Canlı müzik dinlerken restoranlardan birinde ev yapımı içeceklerinizi yudumlayabilir, hanın otantik atmosferinde klasik müziği keyfi yaşayabilir ve hatta geleneksel bir düğün törenine bile katılabilirsiniz. Büyük Han’ın tepesine çıkarsanız Selimiye Camisi’nin farklı açıdan fotoğraflarını çekebilirsiniz. 

LEFKOŞA BARBARLIK MÜZESİ

Hepimizin bildiği O Acı Olayın Yaşandığı yer

Barbarlık Müzesi, 4 Aralık 1963’te başlayan olayları takip eden, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görevli Binbaşı Nihat İlhan’ın evinin EOKA’ya bağlı Rum çetecileri tarafından basılmasıyla gerçekleşen olaydan sonra müzeleştirilmiş olan evidir. ve 1 Ocak 1966 tarihinde ziyarete açılmıştır.

25-26 Aralık 1963’te Lefkoşa’da geçen olaylarda, Binbaşı Nihat İlhan’ın 2 ay önce yanlarına aldırdığı ailesinin içinde bulunduğu ev EOKA’ya bağlı çeteciler tarafından basılmış ve ailesi burada kurşuna dizilerek öldürülmüştür.

Bu Fotoğraf hala daha müze girişinde sergilenmektedir.

Her gün 08:30-15:30 saatleri arasında açık olan müze girişi ücretsizdir.

ARAB AHMET MAHALLESİ

Mahallenin Eski Evleri

Arab Ahmet Mahallesi ve mahallede bulunan Arabahmet Cami adını Lefkoşa’nın Osmanlı İmparatorluğu’nca ele geçirilmesinde komutanlık yapan Arap Ahmed Paşa’dan almaktadır. Surlariçi’nde yer alan tarihî Arabahmet mahallesinin 2011 itibarıyla nüfusu 561’dir.

Mahallenin neredeyse tamamı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin fiili kontrolü altındadır, küçük bir kısmıysa Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliğindedir. Tarihsel olarak günümüzde Köşklüçiftlik mahallesinin dahil olduğu surların dışındaki bir bölge de Arabahmet’in parçası kabul edilmekteydi. Köşklüçiftlik mahallesi Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde Arabahmet’ten idari olarak ayrılmıştır. Bununla beraber Kıbrıs Cumhuriyeti’nin idari yapılanmasına göre surların dışındaki bu bölgeler hâlen Arabahmet’in parçasıdır. Güneyde Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliği altında kalan kısımlar, surların dışında 50 kişinin ikamet ettiği, bir kısmı Yeşil hatta kalan, Ledra Palace oteli çevresindeki küçük bir bölgedir. Bahsi geçen tüm bu bölgelerin 2011 itibarıyla toplam nüfusu 3.550’dir.

1946 nüfus sayımında mahallenin nüfusu 2.550 olarak kaydedilmiştir. Bunun 576’sı Rum, 846’sı Türk ve 1.195’i çoğunlukla Ermeniler ve az sayıda Latin’den oluşmak üzere “diğerleri”ydi. Lefkoşa’da Ermenilerin yoğunlukla ikamet ettiği bir bölgeydi.

GAZİMAĞUSA LALA PAŞA CAMİ

(ST. NICHOLAS KATEDRALİ)

Lala Paşa Cami

GaziMağusa Limanı’ndan içeri doğru baktığınızda göreceğiniz Lala Mustafa Paşa Camisi (eski adıyla St. Nicholas Katedrali) eskiden bir Katolik Kilisesiydi ve günümüzde KKTC’nin en büyük iki camisinden birisidir. 1328’de katedral olarak açılan bu bina, 1571’de bölge halkının ibadet ihtiyacını karşılamak amacıyla camiye çevrilmiş ve Kıbrıs Fatihi olarak anılan Lala Mustafa Paşa Camisi adını almıştır.

Lüzinyanlar döneminde, 1298 – 1312 yılları arasında inşa edilmiş olan bu asil yapı, tüm Akdeniz dünyasının en güzel Gotik yapılarından biri sayılmaktadır. Lüzinyan kralları, önce Lefkoşa’daki St. Sophia Katedrali’nde Kıbrıs Kralı, sonra da Mağusa’daki St. Nicholas Katedrali’nde Kudüs Kralı olarak taç giyerlerdi. Katedral işlevini yitirdikten sonra, 1571 yılında cami haline getirilene dek, bu törenler icra edilmiştir.

Katedralin Batı cephesi mimarisi Fransa’daki Reims Katedrali’nden esinlenerek yapılmıştır ve gotik tarzda işlemeli eşsiz bir pencereye sahiptir. Avlu kısmında yer alan 16. yy. Venedik galerisi günümüzde şadırvan olarak kullanılmaktadır. Girişteki yuvarlak pencerelerin üzerindeki Venedik arması halen yerinde durmaktadır. Bazı hayvan figürleriyle süslü kabartmanın Salamis’teki bir tapınaktan geldiği düşünülmektedir. Katedralin apsiti, çoğu Kıbrıs kiliselerinde olduğu gibi, Doğu üslubunda, üç bölmeli olarak yapılmıştır.

İki şapeli olan yapının önünde bulunan tarihi cümbez ağacı, adanın kuzeyinde çok az bulunan tropik bir incir türüdür. Ficus Soycomorus veya Minimal Deciduos olarak bilinen bu türün yaşayan en eski üyelerinden olan bu ağaç aynı zamanda yaklaşık 700 yıllık geçmişi ile Kıbrıs adasındaki en yaşlı canlıdır. Ağacın katedralin inşaatına başladığı 1298 yılında dikildiği düşünülmektedir. Gövdesi 2.70 metreden sonra 7 dala ayrılan ve halen yılda yedi kez meyve vermeye devam eden ağaç katedralin önüne büyüleyici bir gölge bırakmaktadır.

KAPALI MARAŞ BÖLGESİ

Kapalı Maraş Bölgesi Eski Oteller

Kuzey Kıbrıs’da görevli olarak bulunmamdan dolayı kapalı maraş bölgesini gezebilme şansım oldu. Gerçekten şu an tam anlamıyla hayalet şehir olan bu bölgede insanların evlerinde bütün eşyalarını bırakıp gittikleri ve bu eşyaların hala daha aynı evler içinde oldukları söylenmektedir. Durmanın, Fotoğraf çekmenin ve belirli bölgeler dışında yürümenin kesinlikle yasak olduğu bu bölgenin bir çok noktasında BM askerleri nöbet tutmakta ve devriye atmaktadırlar. Binalarda hala daha mermi izlerine açıkça görebilmek mümkündür.

Maraş, 1974 yılında 13 Ağustos’ta (o gün son bulan) İkinci Kıbrıs harekatı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir.

1974 öncesi Akdeniz’in en ünlü tatil merkezlerinden biri olan Maraş, şu sıralar Birleşmiş Milletler tarafından denetlenen ve Kıbrıs adasını ikiye ayıran “Yeşil Hat Tampon Bölgesindedir.” İçerisinde BM’ye ait bir adet bina bulunmaktadır. Yaklaşık 400 metre ilerisinde ise altı apartman Türk Silahlı Kuvvetlerine orduevi yapılması için tahsis edilmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile orduevi yanında bulunan kız öğrenci yurdunda kalan öğrenciler dışında içeriye giriş kesinlikle yasaktır. Hayalet Şehri görmek isteyen yabancı turistler Maraş İkon Kilisesinden öteye gidememektedirler. Ancak 2016 yılından itibaren turistlerin kiliseye de girmeleri yasaklanmıştır. Askeri kartı olanlar, yurtlarda kalanlar ve kayıtlı taksiler haricinde hiçbir şekilde sivil araç ve yaya Kapalı Maraş Bölgesi’ne alınmamaktadır.

Annan Planına göre kapalı Maraş, Rum tarafının denetimine bırakılacaktı. Ancak yapılan referandumda Annan planı Kıbrıs Türk’lerince kabul edilmesine rağmen, Kıbrıs Rumları tarafında reddedilince, bu gerçekleşmemiştir.

GİRNE YAT LİMANI

Girme Yat Limanı

Kıbrıs’ın şirin bir Akdeniz şehri havası taşıyan en keyifli noktalarından birisi Girne Yat Limanıdır. Özellikle yaz aylarında restoranları, cafeleri, dükkanları ve inci gibi dizilmiş yatları ile vazgeçilmez bir güzelliğe bürünmektedir. Kıbrıs’a deniz yolu ile ulaşımda önemli bir yeri olan liman, geçmişte de ana karaya yakınlığından dolayı Girne Kalesi ile korunması arttırılmış ve Venedikliler tarafından bugünkü şekline getirilmiştir.

Girne Yat Limanı’nın at nalı şeklindeki girintinin arkasında yer alan restorant ve barlar tabloyu andıran bir görünüm sergilemektedir. Girne marinasının girişinde (deniz yolu tarafından) yer alan Luzinyan devrine ait Girne Kalesi’nin varlığı Girne limanına paha biçilmez bir değer katmaktadır. Yat limanı hattında yer alan, günümüzde yeme-içme ve eğlence mekanı olarak kullanılan binalar, eski zamanlarda Anadolu’ya ve Avrupa’ya Kıbrıs’tan ihraç edilen harup (keçi boynuzu) ve tuz için ambar olarak kullanılırmıştır. Ticari açıdan son derece değerli olan Girne Yat Limanı, İngiliz Sömürge Dönemi’nde (1880’den sonra) dalgakıran ve tek katlı gümrük binası inşa edilerek geliştirilmiştir. 1914 yılındaysa bu gümrük binasına bir kat daha ilave edilerek son şeklini almıştır ve bugün Marina Ofisi olarak iş görmeye devam etmektedir.

Önceleri yolcu amaçlarıyla kullanılan liman (gümrük binası) 1991 yılında Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri’ne devredilmiş ve marina işletmesi olarak hizmete açılmıştır. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta tek olan marina birçok yabancı tekneye de hizmet vermektedir.

GİRNE KALESİ

Girne Kalesi

Girne Kalesi, şehir merkezinde bulunan Girne Limanı’nda gezinirken tüm ihtişamıyla gözünüze çarpmakta ve adeta sizi karşılamaktadır. Bu kocaman kalenin, 7.yy’da, Arap-İslam akınlarına karşı kentin korunması için inşa edildiği kabul düşünülmektedir. Kıbrıs ticaretin merkezinde bir ada olduğu için tarih boyunca çeşitli saldırılara maruz kaldığından, Girne Kalesi dönem dönem eklemeler ve güçlendirmeler ile bugünkü büyüklüğüne kavuşmuştur. Baştan aşağı hakkını vererek gezmek için bir gününüzü ayırmanızı gerektiren kale, büyük olduğu kadar içinde sergilediği eserlerle de son derece değerli bir tarih mirasıdır.

Antik kaynaklar, Girne Kalesi’nden ilk kez, 1191 yılında Üçüncü Haçlı Seferi esnasında Arslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs Kralı İsak Kommen’i yenmesi ve Kıbrıs’ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kale içi ve çevresinde yapılan araştırmalar, kale tarihini Helenistik Roma devirlerine götürmekle beraber, Girne Kalesi’nin kesin inşa tarihi günümüze kadar belirlenememiştir. Ancak, birçok kaynak mevcut kalıntılardan, orjinal kalenin M.S. 7. yy’da, Kıbrıs’a yapılan Arap akınlarına karşı Girne’yi savunmak amacı ile Bizans’lılar tarafından inşa edildiğini belirtmektedir.

Kıbrıs’ı ele geçiren Arslan Yürekli Richard, adayı önce Templar Şövalyeleri’ne, daha sonra da Guy de Lusignan’a (Luzinyan) satar. Böylece Kıbrıs’ta 300 yıl (1192-1489) kadar sürecek Fransız Lüzinyan saltanatı başlamış olur. İlk inşa edildiğinde çok küçük olan Girne Kalesi, 1208-1211 yılları arasında, Lüzinyan Kralı olan Jhon D’İbelin döneminde geliştirilmiştir. Bu dönemde, bazı yerlerde Bizans tahkimatından da yararlanılmak suretiyle kaleye yeni bir giriş kapısı, at nalı ve kare planlı kuleler, ok mazgalları, muhafız odaları ve zindanları eklenmiştir. Kale savaş zamanlarında sığınma yeri, barış zamanlarında ise dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.

1373 yılındaki Ceneviz saldırılarında büyük tahribata uğrayan kale, 1489 yılından itibaren Venediklilerin savunma planlarına uygun olarak daha da genişletilerek bugünkü son şekilini almıştır. Bu dönemde kalenin dış çevresinde top atışlarına dayanıklı, kalın tahkimat duvarları ile top atışı yapılabilecek geniş mazgallı kuleler inşa edilmiştir. Kaleye giriş bir hendek üzerinden olmaktadır. 1400’lü yıllara kadar bu hendek içi su dolu olarak kullanılmıştır. İç kapının tonozunda bulunan üç aslanlı Lüzinyan amblemi, başka bir yapıdan buraya getirilmiştir. Kalenin içinde 1100’lü yıllarda yapıldığı sanılan bir Bizans Kilisesi (St. George Kilisesi) yer almaktadır.

1571 yılında Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethi sırasında kale Osmanlı ordusuna savaşsız teslim olmuştur. Fetih sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa’nın lahiti de kalede bulunmaktadır. Osmanlı döneminde kalede yapılan ilavelerin tamamı, İngiliz sömürge dönemindeki restorasyon çalışmaları sırasında ortadan kaldırılmıştır. 1960-63 yılları arasında turistik amaçla kullanılan kale, 1963-74 yılları arasında ise kısmen turizme açık, genel anlamda ise Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından askeri amaçla kullanılmış. Girne Kalesi 1974 yılından bu yana, Eski Eserler ve Müzeler dairesi Müdürlüğü’nün denetiminde açık bulundurulmaktadır.

Kalenin içerisinde bulunan müzelerin (özellikle de Batık Gemi Müzesi) mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisidir.Saatlerce gezseniz bile kolay kolay sonunu getiremeyeceğiniz bu dev komplekste Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı-Türk ve İngiliz medeniyetlerden izler bulacaksınız. Görmeniz gereken diğer yerler hangileri diye soracak olursanız;

Lüzinyan Kulesi

Girne Luzinyen Kulesi

Erken Bizans dönemi tarihi kalıntılarının üzerine, 1208-1211 yılları arasında, Kıbrıs Kralı Jhon D’İbelin tarafından inşa ettirilmiştir. Kulede Bizans, İngiliz, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz askerlerinin bayrakları sergilenmektedir.

St. George Kilisesi

St. George Kilisesi

12. yy’da Bizanslılar tarafından inşa edilmiş, Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde kale dışında bağımsız bir yapıt olarak kullanılmış bu gösterişli kilise, Venedik döneminde bazı değişikliklerle kale içine alınmıştır. Lüzinyan döneminde yapıldığı sanılan sarnıç kalenin su ihtiyacını karşılamaktaydı.

Zindanlar

Zindanlar

Kalenin Lüzinyan dönemine ait olan zindan bölümü Kral I. Peter döneminde birçok işkence olayına sahne olmuştur. Zindan odalarında o zamanlar yaşananları canlandıran mizansenler niteliğindeki eserler sergilenmektedir.

Batık Gemi Müzesi

Batık Gemi
Gemiyle Birlikte Bulunan Anforlar

Batık Gemi Müzesi‘nde bulunan gemi günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak bilinmektedir. Milattan Önce 306 yılından kalma bu ahşap ticaret gemisi batığı, Akdeniz’de Büyük İskender’in ölümünden sonra kurulan Helenistik Krallıklara ait donanmaya aittir. 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından Girne kıyılarından 1,5 km açıkta, suyun 24 metre derinliğinde fark edilen gemi, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarılmıştır ve çıkarıldığında içerisinde 400 amfora tipi testi dolusu zeytin ve badem halen durmaktaydı. Kıbrıs Cumhuriyeti 50, 20 ve 10 cent madeni paralarında bu batık geminin resmi yer almaktadır.

Venedik Kulesi

Venedik Kulesi

Erken 15 yy. Venedik dönemi mimarisi özelliklerini yansıtan Venedik Kulesi’nde top atışı hazırlığı yapan askerler ve benzeri canlandırmalar sergilenmektedir.

Kırnı Mezarları

Kırnı Mezarları

Bu bölümde, Erken ve Orta Tunç dönemlerinde Kırnı Köyü’nde bulunmuş bir mezar ve mezardan çıkan buluntular sergilenmektedir. Akdeniz Mezar Kazısı bölümündeyse Helenistik dönemden Erken Bizans dönemine kadar kullanım gören mezarın maketi ve buluntuları görülebilmektedir.

William Dreghorn Sergi ve Konferans Salonu

William Dreghorn Çizimlerinden

Lüzinyan dönemine ait olan bu salonda Dr. William Dreghorn’un, Girne şehrini konu alan özgün resimleri sergilenmektedir.

BELLAPAIS MANASTIRI

Bellapais Manastırı
Bellapais Manastırı

Bellapais Manastırı, Girne’nin doğusunda Beşparmak dağlarının yamacında yer alan Beylerbeyi Köyü’nde yer almaktadır. Beylerbeyi (Bellapais) Köyü limon ve nar ağaçları arasında küçük bir Akdeniz köyüdür. Köye değer katan gösterişli manastır binasıysa 1158 ve 1205 yılları arasında Lüzinyanlar tarafından inşa edilen inşa edilmiştir ve şirin bir İngiliz mahallesi tarafından çevrelenmiştir. Bellapais Manastırı, Kuzey Kıbrıs sahillerinin çok büyük bir bölümünü önünüze seren harika panoraması ve güzel dağ manzarası ile Kıbrıs’ta gotik mimari tarzının görülmesi gereken en önemli yer ve eserlerinden birisidir.

Manastırın günümüze kadar ulaşmış en sağlam yapısı kilisesidir. Yapının ön yüzünde dikkatleri çeken freskler 15. yüzyılın ortalarında yapılmıştır. Orta avlunun doğusunda yer alan ve rahiplerin kullandığı çalışma ve sohbet odaları ziyaretçilere etkili bir tarih yolculuğu sunmaktadır. Sohbet odalarının ortasında yer alan sütunun Bizans Kilisesi’ne ait olduğu sanılmaktadır. Manastırın üst katında rahiplerin yatak odaları ve değerli eşyaların bulunduğu bir alan da yer almaktadır.

Bellapais Manastırı bir kapı ve ön avlu ile başlamaktadır. Kapının kulesi ise daha sonra yapılmıştır. Bu avlunun öteki ucundaki kilise, manastırın günümüze en iyi durumda ulaşmış kısmı olup 13. yüzyıldan kalmadır. Ön yüzünde görülen İtalyan tarzı freskler ise daha sonra, 15. yüzyılda yapılmıştır. Manastırın ortasında çevresi revaklı bir avlu bulunmaktadır. Bir köşede üst üste duran Roma döneminden kalma iki mermer lahit, bir zamanlar rahiplere lavabo vazifesi görmüştür. Lahitlerin arkasındaki kapıdan yemekhaneye geçiş bulunmaktadır. Kapının mermer üst sövesinin üzerinde sırayla Kıbrıs, Kudüs ve Lüzinyan krallıklarının armaları asılıdır. Geniş, dikdörtgen şeklinde tonozlu bir salon olan yemekhane Gotik sanatın kusursuz bir örneği olarak kabul edilmektedir. Papazların yemek yedikleri sırada vaaz vermek için kullandığı kürsü hala yerinde durmaktadır. Batı duvarındaki kapı, alt kattaki mutfak, mahzen ve tuvaletlere inen merdivene açılmaktadır. Orta avlunun doğusunda da rahiplere ayrılan yerler ile meclis odası bulunmaktadır.

Manastır savaş yıllarında kurşun yağmuruna tutulan ve bugün halen kurşun izlerini taşıyan özel bir salonunda dönem dönem klasik müzik konserleri gerçekleştirilmektedir. (Bu konserlerden birini mutlaka izlemelisiniz!). Manastırın idari işleri meclis odasından yürütülülmekteydi. Gotik taş işçiliğinin başarılı örnekleri kabul edilen dış kabartmalarının arasında sırtında bir merdiven taşıyan adam, iki deniz kızı arasında bir adam, kitap okuyan bir kadın, iki vahşi hayvanın saldırdığı bir adam, tespihli bir kadın, dallarında bir kedi ve bir maymun olan armut ağacının altında kalkanlı bir adam, pelerinli bir rahip gibi figürler göze çarpmaktadır. Meclis odasının ortasındaki sütunun ise erken dönem bir Bizans kilisesinden geldiği düşünülmektedir.

Doğanköy’den Beylerbeyi tabelalarını takip ederek ulaşabileceğiniz manastır, gezilecek bir tarihi yer olması dışında, tüm Girne şehrini gözler önüne seren bir muhteşem bir manzaraya sahiptir. Manastır içinde bir de restoran bulunmaktadır. Bu Restaurant’ta öğle veya akşam yemeği molası verip Kıbrıs lezzetlerini tadabilme şansınız bulunmaktadır.

APOSTOLOS MANASTIRI

Apostolos Manastırı

Kıbrıs adasının kuzeydeki en uç noktası olan Zafer Burnu’na çok yakın bir yerde bulunan Apostolos Andreas Manastırı / Kilisesi, İsa’nın havarilerinden Apostolos Andreas adına yapıldığı bilinmektedir. İnanışa göre ada su sıkıntısı çekerken Andreas gelmiş ve bastonunu vurarak şimdiki manastırın yanından su çıkarmıştır. Günümüzde o noktadan halen su akmaktadır ve dini günlerde Hristiyanlar ayin için buraya akın etmektedirler.

Girne’den 2 saatte ulaşabileceğiniz Altın Kumsal’a gidiş güzergahında Kıbrıs’ın şehir kalabalığından uzaklaştıkça, yol kenarlarına baktığınızda özgür yaban eşeklerini de görebilme şansınızda bulunmaktadır. Onları ürkütmemeniz ve aniden önünüze atladıklarında zarar vermemeniz için oldukça yavaş ilerlemeniz gerekmektedir. Karpaz yolunu bitirmek üzere olduğunuzda Altın Kumsal sizi büyüleyici manzarasıyla karşılıyor olacaktır ve Apostolos Andreas Manastırı ise Zafer Burnu’na gelmeden hemen önce yol üzerinde yer almaktadır.

Apostolos Andreas Manastırı aynı zamanda bir adak ve dilek yeri olarak Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar tarafından kutsal sayılmaktadır. 15 Ağustos ile 30 Kasım tarihlerinde ziyaret edilmektedir. Genellikle göz hastalıkları tedavi eden bir aziz olarak bilinmesine karşın, diğer hastalar ile dertlerine çare bulamayanların buraya adak adamaları halinde dileklerinin gerçekleşeceğine inanılmaktadır. Dileklerdeki gerçekleşenler ise, hastalığın türüne göre, adadıkları balmumu veya metalden yapılmış göz, kulak, el ve çocuk şeklindeki model adakları ikonun yanına bırakmaktadırlar.

Apostolos Andreas’a adanan adaklar arasında para, altın, gümüş, ve diğer ziynet eşyaları da bulunmaktadır. Manastıra gelemeyenler ise bir şişeye koydukları zeytinyağı adaklarını en yakın yerden denize atmaktadırlar. Böyle yapılması halinde, rüzgârlara hükmettiğine de inanılan Apostolos Andreas’ın denize atılan şişeleri er veya geç manastırdaki rahiplere ulaştıracağına inanılmaktadır.

Yanında su kaynağı bulunan gotik nizamdaki küçük adak yeri (şapel) manastırın en eski yapısıdır ve bu yapının M.S. XV. yüzyılda yapılmış olduğu tahmin edilmektedir. Adak yerinin batı bitişiğindeki kiliseyse 1867 yılında Dipkarpaz’ın papazı (1828-1909) Babayuannu İkonomonu tarafından inşa edilmiştir. Adak yeri ile kilisenin çevresindeki manastır odaları 1912 yılından sonra değişik tarihlerde yapılmıştır.

Hazır Karpaz’ın en kuzeyine kadar gitmişken manastıra 10-15 dakika uzaklıkta yer alan Zafer Burnu’nu ve özellikle de büyüleyici Altın Kumsal’ı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

ALTIN KUM PLAJI

Altınkum Plajı

Kuzey Kıbrıs’ın bir cennet köşesi olduğunu söyleyenler kanıt olarak Karpaz Yarımadası’nın kuzey ucunda yer alan Altın Kumsal’ı göstermektedirler. Maldivler’i ve Phuket sahillerini aratmayan bu olağanüstü güzellikteki sahil sadece Kıbrıs adasında değil, dünyada çapında denize girilebilecek en güzel yerlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de altın gibi sapsarı ve ince kumları; sıcacık ve cam gibi berrak deniz suyuyla Altın Kumsal sizi kendine hayran bırakacaktır.

Özellikle gün batımında kumsalı yukarıdan seyrettiğiniz zaman, asla unutamayacağınız bir manzaraya şahit olacaksınız.

Eğer Şansınız yaver giderse kumsala ulaştığınızda bölgenin müdavimleri olan caretta caretta kaplumbağalarını da görebilirsiniz. Hazır Karpaz’ın en kuzeyine kadar gitmişken Altın Kumsal’a 10 dakika uzaklıkta yer alan Zafer Burnu’nu da ziyaret edebilirsiniz.

DENİZ VE DALIŞ TURİZMİ

Dalış Turizmi Son Zamanlarda Büyük İlgi Görmekte

Akdeniz’in berraklığın da turkuaz bir denizde; tarihi batıklar, kırık anforolar ve taş demirlemeleri gibi keşfedebileceğiniz yeni bir Dünya’nın kapılarını Kuzey Kıbrıs size sunmaktadır. Kuzey Kıbrıs dünyadaki en güzel limanlardan birine sahip olan muhteşem bir dalış-tatili beldesidir.

Akdenizin en uzun dalış mevsimine sahip Kuzey Kıbrıs’ın  berrak, kirlenmemiş denizlerinde, çalkantı koşullarına göre, sualtı görüş mesafesinin 30 metreyi aştığı ortamda, henüz etkilenmemiş deniz yaşamanı izlemenin keyfini yaşama şansınız bulunmaktadır. Dalış tutkunlarından, ilk defa deneyeceklere kadar Kuzey Kıbrıs’ın yaklaşık 25 farklı bölgesinde dalış yapabilmek mümkündür.

HEDİYELİK EŞYA

Gidenlerin Almadan Dönmediği Hellim Peyniri

Kuzey Kıbrıs’ta çok sayıda hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır. Özellikle merkezi yerlerde bulunan pazarlar içerisinden çok sayıda hediyelik eşya satın alabilmek mümkündür.

Magnetler 5 -10 TL arası kalitesine göre..

KIBRIS GECE HAYATI

Çok Sayıda Kulüp ve Bar Mevcut

Kıbrıs tam bir öğrenci cenneti olduğundan istenilen her türde eğlenceyi size vaat etmektedir. Çok sayıda Disko, Pub, Bar, Restorant ve Kafe bulmak mümkündür.

KUZEY KIBRIS MUTFAĞI

Şeftali Kebabı

Tabiki Şeftali Kebabı Fakat Öncelikle şunu söylememiz gerek: Kıbrıs’a özgü bir kebap çeşidi olan şeftali kebabının içerisinde şeftali bulunmuyor. Doğru olup olmadığını bilemiyoruz ama rivayete göre bu kebabı bulan, “Şef Ali” olarak bilinen bir aşçıymış ve başlarda “Şef Ali Kebabı” olarak anılan kebabın ismi de zaman içinde “şeftali kebabı”na dönüşmüş. Bir başka rivayete göre yemeğin mucidi Şef Ali değil Şef Talia adında bir Rum aşçıymış. Üçüncü bir rivayete göreyse kebap pişirilirken şeftali gibi kızardığı için bu leziz yemeye şeftali kebabı ismi uygun görülmüş..

KUZEY KIBRIS’A NASIL GELİNİR?

En İyi Ulaşım Havayolu Seçeneğidir

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sadece Türkiye’den direkt uçuş imkânı vardır. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Gaziantep’den Kuzey Kıbrıs’a düzenli uçak seferleri düzenlenmektedir. Ercan Uluslararası Havalimanı sadece Türkiye tarafından yasal havaalanı olarak tanınmaktadır. 1974 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin limanlarının, tüm dünya gemilerine kapatıldığını ilan etmiştir. Türkiye bu ilanı tanımamış ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti limanlarını serbest ulaşıma açmıştır. Bu sayede Mersin, Taşucu ve Alanya limanlarından düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. 240’a yakın yolcu kapasitesi olan teknelerle (katamaran) ulaşım mümkündür. Hızlı feribotlarla, arabalı feribotlarla veya yük gemileriyle de ülkemizden adaya denizyoluyla geçmek mümkündür.

KUZEY KIBRIS’DA KAÇ GÜN KALINMALI?

Kuzey Kıbrıs’ı yorulmadan ve en etkili şekilde 5-6 tam gün kalarak gezebilirsiniz. Benim tavsiyem ise Cuma günü gelip Çarşamba günü dönülmesi yönündedir.

KUZEY KIBRIS GELMEYE DEĞER Mİ?

Evet kesinlikle en azından 5 günlüğüne gelmeye ve bu güzel adayı görmeye değerdir.

Kuzey Kıbrıs’dan sevgilerle, bir daha ki yazılarımda görüşmek üzere.

TÜM YAZILARIM İÇİN;

INSTAGRAM : gezginsailor

TWITTER : @gezginsailor

FACEBOOK : http://www.facebook.com/gezginsailor

FACEBOOK BLOG : https://www.facebook.com/gezginsailor35/

YOUTUBE : https://www.youtube.com/channel/UCXz_GAkqXTmUf20kFi9yFUw?view_as=subscriber

Aşağıda link ile Facebook SEYAHAT FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…

https://m.facebook.com/groups/257516427977291

Aşağıda link ile Facebook TUR FIRSATLARI grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz…

https://m.facebook.com/groups/781377202000619

Reklam

Yayınlayan

gezginsailor

2017 Senesinde yaklaşık 20 yıllık Denizcilik hayatıma nokta koyup Emekli oldum, Bu süre zarfında Çok sayıda ülke görme şansım oldu, Bununla sınırlı kalmak yerine kendime daha farklı ufuklar açmak için fırsat buldukça yeni yerler keşfetmeye devam ediyorum ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşmaktan büyük keyif alıyorum... Sınırlarınızı değil hep Bir adım ötesini hayal edin... SOSYAL MEDYA HESAPLARIM INSTAGRAM : gezginsailor TWITTER : @gezginsailor FACEBOOK : www.facebook.com/gezginsailor Aşağıda link ile Facebook Seyahat Fırsatları grubuna üye olabilir, Türkiye ve Tüm dünya için indirimli bilet fırsatları, Tur fırsatlarını görebilirsiniz... 
https://m.facebook.com/groups/257516427977291


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s